Eduardo Galeano imzalı bir kitabın kapağını çevirmek üzereyseniz, bilmeniz gereken bir gerçek var: bu kitap alıştığınız kitaplara hiç benzemez. İster öykü, ister deneme, ister anlatı, türü ne olursa olsun, Galeano anlattıkları kadar anlatma biçimini de önemseyen, muhalif bir edebiyatçı.
"İnsanların, özellikle de Latin Amerika halkının mustarip olduğu unutkanlıkla savaşmak için" yazdığını belirten Eduardo Galeano, geçtiğimiz mayıs ayında Chavez, Obama'ya Latin Amerika'nın Kesik Damarları kitabını hediye etmeden önce de çok tanınan, çok okunan bir yazardı. Ama bu olay, onun tüm dünyada çoksatanlar listelerine girmesine yol açtı.
Eduardo Galeano'nun son kitabı Aynalar, eski çağlardan günümüze uzanan dünya tarihini kısa öyküler, denemelerle anlatan, şimdiye dek alıştıklarınızdan çok farklı, çok renkli, çok muhalif bir tarih kitabı.
Eduardo Galeno Aynalar'la dünyaya bakışınızı değiştirmeyi vaat ediyor.
Eduardo Galeano imzalı bir kitabın kapağını çevirmek üzereyseniz, bilmeniz gereken bir gerçek var: bu kitap alıştığınız kitaplara hiç benzemez. İster öykü, ister deneme, ister anlatı, türü ne olursa olsun, Galeano anlattıkları kadar anlatma biçimini de önemseyen, muhalif bir edebiyatçı.
"İnsanların, özellikle de Latin Amerika halkının mustarip olduğu unutkanlıkla savaşmak için" yazdığını belirten Eduardo Galeano, geçtiğimiz mayıs ayında Chavez, Obama'ya Latin Amerika'nın Kesik Damarları kitabını hediye etmeden önce de çok tanınan, çok okunan bir yazardı. Ama bu olay, onun tüm dünyada çoksatanlar listelerine girmesine yol açtı.
Eduardo Galeano'nun son kitabı Aynalar, eski çağlardan günümüze uzanan dünya tarihini kısa öyküler, denemelerle anlatan, şimdiye dek alıştıklarınızdan çok farklı, çok renkli, çok muhalif bir tarih kitabı.
Eduardo Galeno Aynalar'la dünyaya bakışınızı değiştirmeyi vaat ediyor.
Kitabın geneli fena değil saçmalıkla dolu olan yerlerde var tabi... Kitapsız kaldığım bir dönemde elime aldığım bir kitap...
İşte o yorumlardan biri de yoksulluğa dair. Bütün dünyayı kapsamına alan yorumunda Galeano, “Şeytan yoksul” başlığıyla ağır bir söylemde bulunuyor. Diyor ki;
“Korkunun esirlerinin kapatıldığı devasa hapishaneler olan günümüzün kentlerinde kalelerin ismi ev olurken, giyilen zırhlara da kıyafet deniyor.
Bir olağanüstü hal durumu. Gevşeme, önlemini al, kimseye güvenme. Dünyanın efendileri alarm zilini çalıyorlar. Cezadan muaf bir şekilde doğanın ırzına geçen, ülkeleri esir alan, maaşlardan çalan ve insanları öldüren bu güçler bizi uyarıyorlar: Dikkat edin! Sefil varoşlarda siper almış tehlikeli kalabalıklar kıskançlıklarını kemirerek ve hınçlarını yudumlayarak fırsat kolluyorlar.
Yoksullar: Adam yerine konmayanlar, savaşta ölenler, hapishaneleri dolduranlar, her zaman çalışmaya hazır kollar, kullan-at kollar.
Sessizleştirerek öldüren açlık, sesini çıkarmayanları öldürüyor. Uzmanlar, yoksulluk uzmanları onlardan bahsediyor: Onların çalışmadıkları işleri, yemedikleri yemekleri, olmayan kilolarını, olmayan boylarını, sahip olmadıkları, düşünmedikleri, oylamadıkları, inanmadıkları şeyleri anlatıyorlar.
Oysaki bizim tek bilmek istediğimiz yoksulların neden yoksul oldukları. Sakın onların açlığı bizi doyuruyor ve çıplaklığı giydiriyor olmasın?”
***
Cevap bu işte!
Bizim inşaatçıların temele attıkları harç bu!
Galeano'yu tanıdığım kitaptır. Oldukça da memnun kaldım. Kitap bitirmek için değil hazmederek büyük bir konsantrasyonla okunması gereken türlerden. bilgi dolu bu tarz kitapları gerçekten çok severim. Aldığım diğer iki kitabını da bir an önce okuma arzusu yarattı bende. Tarihin görünmez kıldığı (ırksal olsun cinsiyet eşitsizliği olsun ulus açısından olsun vb) kişiliklerden, tarihi önemli ve görünürden çıkarılmış küçük ama önemli detaylardan yalın ve keyifli bir üslupla bahsetmiş Keyifli bir üslup insan gerçeğinin sertliğini ne yazık ki kıramıyor. Kırmamalı da zaten. İnsanı düşündürten, sorgulatan bir eser. Kesinlikle defalarca açıp açıp okunması gereken bir kitap. birbirlerinden bağımsız da okunabilecek bölümlerle oluşturulduğu için dilediğiniz yerden açıp okuyabilirsiniz. Yunan ve Mısır mitolojisinden, dini efsanelere,tarihi bilgilere bolca yer veren ufuk açıcı bir yapıt. Kitabı okurken aklıma lisansta bize okuttukları "Barbarları Beklerken" makalesi gelmişti. ve Tartıştığımız uygarlık nedir barbarlık nedir sorusu tekrar canlandı kafamda. Kendine uygar diyen düzenden de primitif olarak adlandırılan düzenden de bu tanımlamaları kimin neye göre yaptığına yönelik sorgulamalardan da çıkan sonuç: İnsanın her dönem her yerde, her coğrafyada her millette ırkta cinsiyette, ne olursa olsun tarihi şimdiyi ve belki de geleceği yıkımla, yok edişle, güç iktidar otoritenin güçlü afrodizyak etkisiyle üstünlüğünü kurmak, kendini kendine dair olanı dayatmak uğruna insanı, bireyi silme çabası. Galeano'nun dediği gibi gerçekten de farklı harita ama tarih hep aynı. İnsan hep aynı. yıkım döküm, talan, imha etme, çıkar ve iktidar hırsının körelttiği vicdanlar. Evet Resmi tarihi bir kenara bırakırsak bu anlamda gerçekten de Evrensel bir tarihe sahip insanlar hangi kıtada hangi düzen biçiminde olursa olsun...
Kısa notlar şeklinde yazarın yorumu da eklenerek oluşturulan kısa bir dünya tarihi.
386 sayfa