Yirmi beş yaşındaki Kate Kontent 1937 yılının son gecesini oda arkadaşıyla beraber Greenwich Village’daki ikinci sınıf bir caz kulübünde geçirmektedir ve ikisi, ceplerindeki toplam üç doları mümkün olduğunca idareli kullanmak zorundadırlar. Masmavi gözlere ve etkileyici bir gülüşe sahip yakışıklı bankacı Tinker Grey kulübe gelir ve yanlarındaki masaya oturur. Bu tesadüfi tanışma ve şaşırtıcı sonuçları, Katey’yi Wall Street firmasının sekreter odasından New York sosyetesinin üst basamaklarına ve Condé Nast’ın yönetici ofislerine; kıvrak zekâsı ve kendine özgü soğukkanlılığından başka dayanak bulamayacağı seçkin ortamlara taşıyan bir yıllık yolculuğun başlangıcı olur.
“Mükemmel! Zekice, nüktedan ve büyüleyici.”
David Nicholls
“Büyük Buhran döneminde Manhattan’da mücadele etmek ve hayatta kalabilmek üzerine yazılmış, ilgiyi hak eden, çok başarılı bir ilk roman…”
Wall Street Journal
“Bu hareketli dönem hikâyesiyle Towles filmlerden aşina olduğumuz siyah-beyaz Manhattan’ı, garip komiklikleri, kadın-erkek arkadaşlıkları ve romantik fesatlıklarıyla yeniden canlandırıyor. Towles’un karakterleri karışık bir dönemde yaşayan, kendilerine gerçek yaşamlar kurmaya çalışan genç Amerikalılar.”
The New York Times
“En ilginç olan, Towles’un hikâyeyi anlatma, günümüz kültüründe nadiren tasvir edilen bir yeri ve zamanı resmetme şekli. Erkek yazarın, bir kadının ağzından anlatılan öyküye bu kadar hâkim olması da etkileyici.”
USA Today
“İçinde kaybolmanın çok kolay olduğu, büyüleyici bir hikâye.”
The Observer
“Belli ki yazar, kitapta anlattığı seçkin yaşamlara sahip, hayat dolu ve bazen pervasız karakterleri çok iyi tanıyor.”
People
“Tarz sahibi.”
The Boston Globe
“Olağanüstü bir ilk kitap…”
Publishers Weekly
“Yazar zarif ve güçlü bir anlatıma sahip.”
Kirkus Reviews
“Elden bırakmanın mümkün olmadığı bir roman.”
O, The Oprah Magazine
Yirmi beş yaşındaki Kate Kontent 1937 yılının son gecesini oda arkadaşıyla beraber Greenwich Village’daki ikinci sınıf bir caz kulübünde geçirmektedir ve ikisi, ceplerindeki toplam üç doları mümkün olduğunca idareli kullanmak zorundadırlar. Masmavi gözlere ve etkileyici bir gülüşe sahip yakışıklı bankacı Tinker Grey kulübe gelir ve yanlarındaki masaya oturur. Bu tesadüfi tanışma ve şaşırtıcı sonuçları, Katey’yi Wall Street firmasının sekreter odasından New York sosyetesinin üst basamaklarına ve Condé Nast’ın yönetici ofislerine; kıvrak zekâsı ve kendine özgü soğukkanlılığından başka dayanak bulamayacağı seçkin ortamlara taşıyan bir yıllık yolculuğun başlangıcı olur.
“Mükemmel! Zekice, nüktedan ve büyüleyici.”
David Nicholls
“Büyük Buhran döneminde Manhattan’da mücadele etmek ve hayatta kalabilmek üzerine yazılmış, ilgiyi hak eden, çok başarılı bir ilk roman…”
Wall Street Journal
“Bu hareketli dönem hikâyesiyle Towles filmlerden aşina olduğumuz siyah-beyaz Manhattan’ı, garip komiklikleri, kadın-erkek arkadaşlıkları ve romantik fesatlıklarıyla yeniden canlandırıyor. Towles’un karakterleri karışık bir dönemde yaşayan, kendilerine gerçek yaşamlar kurmaya çalışan genç Amerikalılar.”
The New York Times
“En ilginç olan, Towles’un hikâyeyi anlatma, günümüz kültüründe nadiren tasvir edilen bir yeri ve zamanı resmetme şekli. Erkek yazarın, bir kadının ağzından anlatılan öyküye bu kadar hâkim olması da etkileyici.”
USA Today
“İçinde kaybolmanın çok kolay olduğu, büyü... tümünü göster
Amor Towles... Eğer yazarın erkek olduğunu bilmesem "acaba yazarın kendi hikayesi miydi?" sorusuyla okurdum kitabı. Yazarın kullandığı kelimeler, anlatımı, üslubu ve konusu bir biyografi kitabı tarzında olacak şekildeydi. Ayrıca Ephesus'a da tebrik etmek gerekir çevirmeni çok iyi bir iş çıkarmış. Kitabın ne akıcılığı bozulmuş ne de bir kusur söz konusuydu. Gerçekten kaliteli bir kitap olduğu değişmez bir gerçek.
Bu kitabı anlatmaya kelimelerin kiyafetsiz kalacağı düşünüyorum. Konusunda- okuyan diğer okuyucular ne düşünür bilmem- bana yaşanmışlıkların izini yansıttı. Kurgu dahi olsa sanki içindeki bazı olaylarda, duygularda bir yaşanmışlık vardı...
Kitaptaki yerlerin betimlemeleri insanın rahatlıkla gözünün önünde canlandıracağı şekildeydi. Adeta film izliyormuşsunuz gibi hissediyordunuz. Bir de 1930'lu yıllar olunca siyah beyaz bir filmmiş gibi... Ayrıca yazarın benzetmeleri de çok yerindeydi hele ki akrep yelkovan benzetmesini çok beğenmiştim.
Bazı kitaplar vardır güzel bir kurgu ile okutur ama alttan alttan da düşündüren cümlelerle okuyucuya farkında olmadan mesajlar verir... Bu kitapta öyleydi. Kurgunun güzelliğinin yanında dikkate değer, ne kadar doğru dedirten ve düşündüren çok mesaj vardı.
Kitabın konusunu anlatan bir yorum yapmayacağım çünkü Ephesus arka kapak yazısında ciddi anlamda kitabın içeriğini gösteren bir tanırım yapmış. Gerçi özetin özeti tarzındaydı ama kabaca konusu oydu. Her ne kadar içindeki olaylar, ilişkiler detaylandırıldığında daha farklı görünse de... Ayrıca kitap hep Kate'in dilinden anlatılıyordu ama araya giren küçük notlarda ya da mevsim sonlarındaki üçüncü ağızdan anlatılan kısımlardaki punto, yazı stili değişikliği çok ince düşünülmüş. Bu detayı çok sevdiğimi de söyleyeyim.
Kitabı mutlaka okuyun diyorum, kaçırılacak, boş verilecek veya ertelenecek bir kitap değil.
Kitap başlarda çok akıcı, ortalarda kısa bir bölüm biraz durağan ve sonrasında tekrar büyük bir heyecanla devam ediyor. Çok farklı bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Kitap size o kadar çok şey veriyordu hangisini anlatmakla başlayacağımı bilemiyorum. Kitabın her sayfasında bir mesaj gizli sanki, sizi düşünmeye iten okuduğunuzda ne kadar da doğru diyebileceğiniz çok fazla mesaj var bu da dolu dolu bir kitap olduğunu gösterir. Yazarın dili çok güzel ilk sayfalarda bunu görüyorsunuz ve kitabı elinizden bırakamaz hale geliyorsunuz. Kitabın sonunda Nezaket ve Toplum İçinde Edepli Davranış Kurallarının verilmesi de işinize yarayabilir :)
Hikaye o kadar guzel bir dille anlatilmis ki nasil bittiini anlamiyorsunuz :-) film tadinda ilerliyor kitap. Karakterler sizi oylesine sariyor ki onlari okurken gozunuzda canlandirmak cok zevkli :-) kisaca kesinlikle tavsiye bir kitap...
Son okuduğum fiyaskodan sonra, kış’tan sonra gelen bahar gibi, Beklediğim Sendin karşıma çıktı.
Son zamanlarda sık sık yorumlarını görüp, çokta umut bağlamadığım kitaptı ama şaşırtıcı şekilde kendine hayran bıraktı.
Bir aşk kitabı değil Beklediğim Sendin ve bence kitabı mükemmel yapanda bu. Eğer bir aşk romanı olsaydı vasat bir hikaye olarak yer edinebilirdi. Ama geçmiş esintileri taşıyan, capcanlı ve gerçekçi bir hayat hikayesi. A. J. Cronin, Joan Bagnel, Betty Smith ve benzeri yazarları okuyanlar, okuduktan sonra ne demek istediğimi çok iyi anlarlar.
Kitap, dört mevsime ayrılmış ve okurken Kate Kontent’in bu süreç içerisinde geçirdiği değişimleri okuyoruz. Bir yıl gibi kısa bir süre öyle bir anlatımla buluşmuş ki, hayatımızdaki bir yılın bile önemli değişikliklere gebe olabileceğini göstermiş.
Sevdiğim diğer bir yanıysa kötü karakter olmaması. Cidden kötü karakter yok ve Kate’in hayatında girmiş herkes bir şekilde, hayatında yer edinmiş ve geleceğine şekil vermesine yardımcı olmuş insanlar. Bunlar arasında Wallace ve Dicky özellikle beğendiğim kişiler oldu.
Duyan çoğu kişi gibi bende yazarın erkek olmasına şaşırmıştım ve kitap bitince iyi ki de erkekmiş dedim. Duygulara çok boğmadan, yalın bir gerçeklikle, üstelik okuyanın yadırgamayacağı bir kadın karaktere hayat vermiş.
Mükemmelliğine gölge düşüren tek şey var ki, sonu bana kısa geldi, yetmedi. Özellikle Val ile aralarında geçenlere biraz daha yer vermesini, tırmandığı basamaklara biraz daha şahit olmak isterdim.
Daha yazmak istediğim çok şey var ama kendimi tutup, ‘herkese hitap etmeyecektir muhakkak ama birçok kişinin beklediği kitaplardan biri olacağını inanıyorum’ diyor ve bir alıntıyla son veriyorum.
“Çoğu kişinin isteklerinden çok ihtiyaçları vardır. Yaşamlarını şekillendiren budur. Ama dünya, ihtiyaçlarını aşanlar tarafından yönetilir.”
Bu tarzda bir kitap okumamıştım. Ama bu kitap beni kendime getirdi. Ve en kısa zamanda yine bu tarzlarda bir kitap okumayı düşünüyorum.
Almakta kararsız olanlarınız varsa bence hiç düşünmeden alın derim :)
http://kordugumhayaller.blogspot.com/2013/01/bekledigim-sendin-rules-of-civility-by_23.html
Başlarken istekliydim ama bu tereddütlerim yok demek değildi. Bir kere kitabı bu kadar kalın beklemiyordum. Gelince bir an gözüm korktu. Üstelik kitap hakkında tanıtım, alıntılar ve ön okuma olsa da içeriğini hala çözememiştim. Bu sebeplerle zorlanarak başladım ama önsözü -ki aslında kitabın girişi diyelim buna- okuduktan sonra yazarın verdiği ipuçlarıyla konusunu hemen çaktım. Yazar kitapta bizi bazen detaya boğsa da ben oldukça sevdim.
Ama kitabın en sevdiğim tarafı, bir tahminim hariç tüm tahminlerim ve tam "şu şöyle, belliydi böyle olacağı, anlamıştım bunu ben" dediğim kısımların hepsinde yazarın işin aslını açıklaması ve bana ters köşe yapıp şaşırtması oldu. Hoş bazen öyle demesem de hiç beklemediğim bir şekilde beni şaşırtabiliyordu.
Kitabın daha önsözünden bir merak belirdi bende. Kitap boyunca evlendiği adamı merek edip durdum. Yazar önsözde öyle bir saklamış ve bilmeyelim diye de adını kısaltmış ki haliyle insan merak etmeden duramıyor. Üstelik beyefendinin kendisi de ilginç gelince benim için bir amaç oldu onu bulmak. Zaten post-itler de bunun içindi :D Peki tahminlerim tuttu mu ya da umduğumu buldum mu? Yazıda göreceksiniz.
Kitap bizi 1937 yılının son gecesi, olayların olacağı ve hayatların değişeceği 1938 yılına merhaba derken karşılıyor.
Kızımız Kate ve arkadaşı Eva yeni yılı kutlamak için dışarıda bir mekanda caz dinliyorlardır. Kapıdan da olayların odağı olan üçlüden sonuncusu Tinker'ın da girmesiyle çember kapanır ve her şey daha o geceden başlar.
Bu geceden sonra üçlü birkaç kez daha buluşsa da bir kaza aralarındaki dostluğu bozar ve kızımızın kendi kaderini çizmesi için başlangıç olur. Çünkü kazada çok kötü yaralar alan Eva'ya Tinker bakmak zorunda kalır. Bundan sonra da Eve, Tinker ile her şeye rağmen hayatını yaşar. Kızımız için hayat ise eskisi gibi değildir. Çünkü arada Eve ile Tinker'ı görse de kazadan bir süre sonra bu da Eva'nın isteğiyle kesilir. Bundan sonra kızımızın hayatı birinci dönüm noktasına girer bizim için. Artık yaşadığı pansiyondan kendi evine taşınmıştır ve yeni kişiler ve insanlarla tanıştıkça hayatı değişir. Hatta öyle bir değişir ki, çalıştığı işinden tam da terfi almışken istifa eder.
Bir keresinde Haziran'ı dolasıyla yazı çok sevdiğini söyler. Gerçekten de yaz ona iyi gelir. Çünkü hayatındaki ikinci değişiklik yaz ayında yaşanır ve kitap okumayı seven kızımız çok tanınmış bir yazarın asistanı olur. Ama bununla kalmaz, çok geçmeden Manhattan'ı yerinden oynatacak bir dergiye asistan olur. Tabi tek değişiklik bu değildir. Yeni insanlar, yeni arkadaşlar edinir ve bu da onu hem işinde hem de sosyal statüsünde yukarılara taşır. Ama en önemlisi, eşiyle tanışması için fırsat olur...
Kitap, kızımızın yaşadıklarını odak noktası yapsa da dönemin gangsterlerinden tut da mekanlarına ve olaylarına kadar birçok şeye değinir. Okurken o dönemi merak edenler için bunlar hoş bir ayrıntı oluyor :)
Peki eksileri neler derseniz; kitapta eğer baştaki ipucuyu yakalayamazsanız okurken sizi nereye varacağını ve ne anlatacağını bilmediğiniz için sıkabilir. Ama eğer siz yazarın verdiği ipucuyu yakalamışsanız, işte o zaman kitap sizin için akıp gider. Çünkü neler olacağını merak ederek sonu bulmanız mümkün.
Kitabı okurken iyi bir hafıza ve dikkat gerekiyor. Zira yazar bir olayı anlatırken size ipucuyu veriyor ve daha önce okuduklarınıdan anladığınızı kabul ediyor. Eğer gerçekten dikkat etmişseniz bunları anlayabiliyorsunuz. Ama dikkat etmemişseniz, işte o zaman yazarın o olayı neden yazdığını anlayamıyor hatta gereksiz olduğunu düşünüyorsunuz. Bu bağlamda zolayıcı bir kitaptı.
Bir de okurken dili ve anlatımı kulağa hoş geliyor ama anlamak için uğraşmak gerekenler de oluyor. Çünkü bazen detaya boğuyor bazen de fazla düşünsellerine yer veriyor. Bu kısımlar bazen okuduğu kitaplardan da bölümler içerdiği için hoş olsa da benim çokça başımı ağrıttı. Bazı kısımları ise boğdu beni.
Şimdi de tahminlerim kısmına gelelim. Val'ı okurken ilginç buldum çünkü hayat hakkında gözüme saf görünmüştü. Yani hayatta zorluk yaşamamış biri gibi. Önsöz de merak ettim ama kitabı okurken daha da merak ettim. Çünkü kızımız onunla pek uyuşacak gibi gelmedi. Özellikle yaşadıklarını düşününce. Bu yüzden her Val diye kısaltılacak kişiyi ve önsözdeki kızımızın kocası hakkındaki bir ipucusunu düşünerek adaylar belirledim. Ama daha adını ve yüzünü bilmeden sadece kızımızın görüşüyle kim olduğunu tahmin ettim. Hani olur ya, pek çok kişi iyidir tamamdır ama onu görürsün ve "diğerleri de yaşıyor muydu, onlar da insan mı" tarzında bir farkındalık yaşarsın ya. Hah! İşte benim için de öyle bir farkındalık oldu. O an göz koydum ve kocası bu olmak zorunda dedim. Kitabın sonuna resmen uçtum bundan sonra. Çünkü kitabı okuyan diğer blogger arkadaşlardan tahmin eden olmamıştı pek. Sonuna gelip de tahminim doğru olduğunu öğrenmem ise bir patlamaydı resmen. Tahminlerimde yanıltan yazarın bunda benimle aynı fikirde olup bana umduğumu vermesi dolasıyla kendisine teşekkür ediyorum.
Heyecanıma gölge düşüren ise, kocasıyla nasıl tanıştıklarını söylese de ayrıntıya inmemesi ve günümüzdeki yaşantıya çok değinmemesi oldu. Bunun için bir devam kitabı çıkarıp acilen işlese de benim de bu merakım bitse gerçekten güzel olur ;)
Kitap o kadar dolu ki yazacak çok şey var ama zaten yazının kendisi uzun oldu o yüzden burada bırakacağım. Eğer merak ederseniz alıp okumanızı öneririm.
Karakterlere değinmeme sebebim, ters köşelerin ve süprizlerin onlarda olması. Yazıp da sizin için büyüyü bozmak istemiyorum ;)
Bugün 20 Ocak 2013.
14 Ocak Pazartesi günü elime ulaşan "BEKLEDİĞİM SENİN" kitabını okumak için oldukça sabırsızdım. Ama haftanın yoğunluğu ile fırsat bulamamam bir tarafa içinde aksiyon,polisiye ve cinayetin olmadığı kitapları okuyabilmem konusunda endişelerim olduğundan 70. sayfadan sonra bayağı sürüklendi yanımda kitap. Ama dün kendime ayırdığım hiç birşey yapmadan kitap okuma zamanı sayesinde kaynaştık kitapla.
Aslında ön yargılı olduğumu ve kitabı yarısından sonra elimden bırakamadığımı keşfettim. Pazar günüde kalan son sayfaları okuyup bir an önce sonuna gelmek amacıyla fırsat yarattım sürekli kendime .
Ve bitti kitabım.
Şimdi öylece kalıverdim. Sevdiğiniz bir kitabı okuyup bitirdiğinizde kaldığınız o buruk ve tatlı boşluk anı gibi. Umarım demek istediği anlatabilmişimdir umarım benim gibi yaşayanlar vardır bittiğinde ki o haz ile öylece kalakalırsınız. Bir süre okumaz son okuduklarınızın iyice içinize sinmesini beklersiniz.
Bence öyle olacak bu gece yada yarını boş geçip yeni kitaba başlamayacağım.
Kate Kontent'in yaşadıklarını iyice düşünüp 1938 senesini,1938-40 yıllarının New York'unu, o yıllardaki bir genç kızın bir yılda değişen hayatını o yıl içinde hayatına kattığı insanlar ile geleceğinin temellerini atışını,kararlılıklarını ,ümitlerini,başarılarını tekrar düşünmeye zaman ayırmalı bence.
Bir de kendime bir ödev;kitabın içinde geçen,Kate için bütün bunların başlangıcı olan yakışıklı ve kibar ve saygın ve ve ..Tinker Grey' in el kitabı olan Genç George Washington'un yazdığı "NEZAKET VE TOPLUM İÇİNDE EDEPLİ DAVRANIŞ KURALLARI" kitabın sonunda 108 madde olarak sıralanmış. Ödevim ise bunların baştan tekrar okumak.
Ama 108. son madde ezberimde:Vicdan denen o kutsal kıvılcımın yüreğinizde yaşamaya devam etmesi için çaba gösterin.
Son olarak altını çizdiğim hayattaki kararlarımızla ilgili Kate'in sözlerini paylaşmak isterim.
Hayat size seçenek sunmak zorunda falan değildir.Rotanızı en başından belirleyip sizi zor kullanarak veya incelikle kontrol altında tutabilir.
Hayatınızın bir yılında bile önünüze seçenekler konması koşullarınızı,karakterinizi,rotanızı değiştirebilir.
Ve bununda bir bedeli vardır...
Okurken içimden geçen ise çok güzel görsellerin olduğu harika bir film olabilir bu kitap. Umarım sinemaya uyarlanır yakışıklı Tinker ile Kate'i izleme şansımızda olur.
İyi okumalar
bestemina.blogspot.com
Kitap güzeldi ama beni benden alan sayfalar en baş ve en son sayfalardı .. Yazarın kaleminden kaynaklı agır betimlemeler yada konunun agır ilerlemesi bazı zamanlar sıktı diyebilirim. Herkese uyar mı bu kitap işte orası soru işareti.. Gerçekten iyidi ama tarzı olan için.
Konu olarak harika anlatım olarak agırdı. Ephesusa diyebilcegim birşey yok kapak bir harika sadece kapagı için bir kez daha okurum. Ama işte..
Amor Towles'in ilk romanı,geçmişine eğitimine baktığımızda oldukça donanımlı olduğunu görüyoruz.Çok araştırmış teşekkür kısmından anlaşılacağı üzere büyükbabaannesinin oldukça katkısı olduğunu düşündürtüyor
New Yorklular için tam bir nostaljik süreç,Walker Evans isimli fotoğraf sanatçısının 1938-39 yıllarında, paltosunun içinde gizli bir kamera ile (google ve wikipedia dan araştırdım ) New York metrosunda ilk fotoğraflarını çektiği 1966 da Modern Sanatlar Müzesinde sergisi ile başlayan bir hikaye...
Anlatıcı karakter bir kadın adı Kate Kontent,yazarın anlatımı tasvirleri,detayları çok güzel fakat duygu eksikliği hissettiriyor..Kadın karakterin sürekli iç dünyasının betimlemeli düşünceleri,analizleri var gayret edilmiş ama çok teorikikitabi kalmış...Bunun sebebinin, erkek yazar olmasından dolayı kadın karakteri yeteri kadar içselleştirmediğini düşünüyorum.
Detayları severim ama bazı yerlerde aşırı derecede boğdu
shf.139-140 hipodrom tipleri,shf.238 atış talimi sanırım bunlar yazarın hobileri
İlk duygu hissettiğim yer ''evet şimdiden sonra açılacak herhalde''dediğim yer shf.261 Ama olmadı ...Ta ki shf.370 de umudum yeniden yeşerdi fakat kısa sürdü :/
Bunlara rağmen konu,dönem seçimi çok farklıydı beklentiyle,olaylar nasıl gelişecek diye merakla okudum çeviriyi çok beğendim! Zira yazarın ciddi anlamda uzun ve komplike cümleleri var ..
En sevdiğim karakterler Wallace ve Dicky oldu :) Ek olarak (madem karakterler mevzusuna girdim..) Eve'i sevemedim,Kate ne kadar sevse de bana çok itici geldi. Tinker hem sevdim hem de çok üzüldüm Anne Grandyn dinamo gibi bir kadın mesafeli yaklaşmak gerek
Kitabın adı ''Beklediğim Sendin'' beklediği kimdi?? Tinker mi?? Yoksa Val'mı eğer Val ise yazarın kitabın adına yakışır şekilde Val-Kate beraberliğini de en azından 15- 20 sayfa işlemesini beklerdim...
Ciltsiz, 425 sayfa
Ocak2013 tarihinde, Ephesus Yayınları tarafından yayınlandı