17. yüzyılda Türk korsanlarınca tutsak edilen bir Venedikli, İstanbul'a getirilir. Astronomiden, fizikten ve resimden anladığına inanan bu köle, aynı ilgileri paylaşan bir Türk tarafından satın alınır. Garip bir benzerlik vardır bu iki insan arasında. Köle sahibi, kölesinden, Venedik'i ve 'Batı' bilimini öğrenmek ister. Bu iki kişi, efendi ile köle, birbirlerini tanımak, anlamak ve anlatmak için, Haliç'e bakan karanlık ve boş bir evde, aynı masanın iki ucuna geçip oturur ve konuşurlar. Hikâyeleri ve serüvenleri, onları, veba salgınının kol gezdiği İstanbul sokaklarına; Çocuk Sultan'ın düşsel bahçelerine ve hayvanlarına; inanılmaz bir silahın yapımına; 'ben neden benim' sorusuna götürecektir.
Hikâyelerin günden geceye doğru ilermesiyle, gölgeler yavaş yavaş yer değiştirirler. Cevdet Bey ve Oğulları ve Sessiz Ev adlı romanlarının yazarı Orhan Pamuk'un ince ayrıntılarla örülmüş Beyaz Kale adlı bu üçüncü romanı, aslında bir tarihi romandan çok, 'her şeyi birbiriyle ilgili görmek hastalığına yakalanmış' çağdaş okur için bir gölge hikayesidir
17. yüzyılda Türk korsanlarınca tutsak edilen bir Venedikli, İstanbul'a getirilir. Astronomiden, fizikten ve resimden anladığına inanan bu köle, aynı ilgileri paylaşan bir Türk tarafından satın alınır. Garip bir benzerlik vardır bu iki insan arasında. Köle sahibi, kölesinden, Venedik'i ve 'Batı' bilimini öğrenmek ister. Bu iki kişi, efendi ile köle, birbirlerini tanımak, anlamak ve anlatmak için, Haliç'e bakan karanlık ve boş bir evde, aynı masanın iki ucuna geçip oturur ve konuşurlar. Hikâyeleri ve serüvenleri, onları, veba salgınının kol gezdiği İstanbul sokaklarına; Çocuk Sultan'ın düşsel bahçelerine ve hayvanlarına; inanılmaz bir silahın yapımına; 'ben neden benim' sorusuna götürecektir.
Hikâyelerin günden geceye doğru ilermesiyle, gölgeler yavaş yavaş yer değiştirirler. Cevdet Bey ve Oğulları ve Sessiz Ev adlı romanlarının yazarı Orhan Pamuk'un ince ayrıntılarla örülmüş Beyaz Kale adlı bu üçüncü romanı, aslında bir tarihi romandan çok, 'her şeyi birbiriyle ilgili görmek hastalığına yakalanmış' çağdaş okur için bir gölge hikayesidir
Açıkçası 17. yüzyılda geçen bir Osmanlı hikayesinin ağır ve sıkıcı olabileceğini düşünüyordum fakat gerek bir önceki roman "Sessiz Ev"e atıfta bulunarak da günümüz dilinde anlatılan kurgunun akıcılığı, gerek de benim bilgisayarda Assassin's Creed 2'yi yeni bitirmem, kaygılarımı boşa çıkardı. Bir çırpıda okudum diyebilirim. Dostoyevski'nin "Öteki" romanındaki karakterin durumunu bana hatırlatan öğelere roman sonunda Orhan Pamuk'un yazdığı sonsözde de değinilmesi ayrıca keyif verdi.
Azmim sayesinde bitirdi. Kış gökyüzünde alabildiğine bulutlu bir günde nefes almaya çalışmak gibiydi kitap. Bitince rahatladım. Ama bittiğine deüzüldüm. Gizliden gizliye beni kitaba bağlayan bir bağ vardı. Ben çözemedim. Belkisiz çözersiniz.
okurken şiştim! tarihi roman olayını ihsan oktay anar çözmüş
Okuduğum "cevdet bey ve oğuları" gibi ne ağır bir dili var ne dekarmaşık bir konusu.venedikli bir kölenin 17.yy osmanlı döneminde başından geçenleri konu alıyor.
Anlatıcının çok tuhaf bir tınısı var. sanki okurken" kulaklarınız tırmalanıyor" , ya da "dişleriniz gıcırdıyor" gibi çok tuhaf hisselere kapılıyor insan.kurulan cümleler ahenkli ve ritmik değil.okurken zorluk çekiyorsunuz ve kitaba bağlanmakta sıkıntı yaşıyorsunuz.
"Beyaz kale" ,umduğum gibi değildİ, romanda karakterler yok, iki kişi üzerine kurgulanmış ve tarihi romanın hiçbir öğeleri barındırmıyor ,mekan,o dönemin yapısı, ve padişahın bilumum hayatından neredeyse hiç söz edilmemiş, varsa yoksa "venededikli kölenin terennümleri" , "orhan pamuk" garibim ne yapsın, adam da bir "batı hayatına duyulan sonsuz aşk var" , sormayın gitsin! nobel ödülü falan alması hep bundandır! kitabın sonuna birde açıklama eklemiş,,,
Hah dedim kendi kendime, "bu da sıvama bölümü herhal"
Yazarın çoğu kitabını okumuş ve sevmiş biri olarak bu kitabında sıkıldım. Dili diğer kitaplara göre daha akıcı olsa da anlatmak istedikleri nedense fazla örtülüydü. Bitirmiş olmak için okudum diyebilirim.
Çok sıkıldığım bir kitaptı.Okumuş olmak için okudum.Orhan Pamuk bana hitap etmiyor.
Orhan Pamuk'a ne kadar hayran olsam da okumakta oldukça zorlandığım bir kitap oldu. İnce olduğu halde 3 haftada bitirdiğim, akıcılıktan uzak, yorucu bir kitap.
Beklediğim gibi bir roman değildi. Tarihi unsurların olması kitaba uzun süreli molalar vermeme neden oldu. Orhan Pamuk'u severim ama bu kitabını Sessiz Ev kadar çok sevmedim.
Orhan pamuk'un nadir sevdiğim romanlarından biridir
192 sayfa
Can Yayınları tarafından yayınlandı