Ben Peyami'nin bu son romanını üç defa okudum, otuz defa daha okuyabilirim ve okuyacağım. Bu kitabın karşısında ben, yıldızlı göklerin sonsuzluğuna bakan ve o layetenahi (sonsuz) âlemde yeni pırıltılar, o zamana kadar hiçbir gözün görmediği acayip, fakat hakiki âlemler keş/eden müneccimin hayranlığını duymaktayım. Eğer ıstırabı, azabı ve neşeyi coşkun bir ciddiyetle duyan öz ve halis halk kitleleri okuma yazma bilselerdi, bu romanın, on bin, yüz bin, hatta bir milyon satması işten bile değildir.
Nâzım Hikmet
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu ile Peyami Safa, sanatın olgunluk dönemine giriyor. Bugünkü Peyami Safa'yı bize işaret eden ilk kusursuz, yetkin, bütünüyle insancıl ve her satırı göğüsten kopmuş bir damar gibi taze ve hayat fışkıran bir kitap.
Cahit Sıtkı Tarancı
Ben Peyami'nin bu son romanını üç defa okudum, otuz defa daha okuyabilirim ve okuyacağım. Bu kitabın karşısında ben, yıldızlı göklerin sonsuzluğuna bakan ve o layetenahi (sonsuz) âlemde yeni pırıltılar, o zamana kadar hiçbir gözün görmediği acayip, fakat hakiki âlemler keş/eden müneccimin hayranlığını duymaktayım. Eğer ıstırabı, azabı ve neşeyi coşkun bir ciddiyetle duyan öz ve halis halk kitleleri okuma yazma bilselerdi, bu romanın, on bin, yüz bin, hatta bir milyon satması işten bile değildir.
Nâzım Hikmet
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu ile Peyami Safa, sanatın olgunluk dönemine giriyor. Bugünkü Peyami Safa'yı bize işaret eden ilk kusursuz, yetkin, bütünüyle insancıl ve her satırı göğüsten kopmuş bir damar gibi taze ve hayat fışkıran bir kitap.
Cahit Sıtkı Tarancı
"Ağaçların bile sıhhatine imrenerek yürürdüm..."
Sıkıcı olmayan psikolojik bir roman. Kısa ve anlaşılır olmakla birlikte beni tatmin etti.
Çok samimi bulduğum bir Peyami Safa kitabı; okunmalı, okutulmalı.
"Hasta insan" ın psikolojisini inanılmaz bir şekilde anlatıyor. Kitabı okuduğum zaman ciddi bir diz rahatsızlığım vardı, ameliyat olmayı bekliyordum. Ciddi hastalığı olan herkesin yaptığı gibi ben de sürekli sorgulama içindeydim. Kitapta bulduğum şeyler kendi düşüncelerimden farksızdı. Benim için bu kitabı okumak kendim gibi biriyle sohbet etmek gibiydi, bu nedenle çok etkili oldu.
Çocuklar Hastanesi:
''Beklemesini onlar kadar bilen yoktur.''
Yalnız Çocuğun Azabı:
''Ağaçların bile sıhhatine imrenerek yürüdüm.''
Bir Düstur: GOETHE:
''Az ümit edip çok elde etmek hayatın hakiki bir sırrıdır.''
''Kendimi, kitapların kahramanlarından daha mühim
bulduğum için,okumaktan sıkılıyorum.
Istırabımın verdiği bencillik mani oluyor.''
''Dünyanın hiç bir Nüzhet'i yalan söylememelidir''
Gerçekten tekrar tekrar okumaktan zevk aldığım. Psikoloji romanlarından genelde hoşlanmasam da beni nasıl bu kadar etkilediğine şaşırdığım çok iyi bir kitaptı.
Kitap psikolojik tahlil ağırlıklı bir roman olduğundan ve roman kişileri psikolojik yönden ele alındığından, olguların tam manasıyla anlaşılması biraz güç oluyor. Eski kelimeler bir hayli fazla (kitabın sonuna bir sözlük konulması akıllıca bir iş). Dili birazcık ağır(mış) gibi geldi bana. Ancak Peyami Safa'nın biçime dayalı kullandığı dil etkileyici; kesik cümleler, olaylara ve içe bakışa olan yorumu, şiir gibi benzetmeler Safa'nın edebi yönünün güçlü olduğunu gösteriyor. Bir hastalık ve bu hastalığa tutulmuş çocuğun iç dünyasını -hissettirecek tarzda- çok iyi yansıtmış Safa.
Kitapta, "Dünyanın hiçbir Nüzhet'i yalan söylememelidir", "Ağaçların sıhhatine bile imrenerek-bakarak yürüdüm", "Aşkta musiki, sevgilinin vesika fotoğrafını kainat ebadında bir agrandismana çıkaran muhayyilenin objektifini bir anda açıyor" gibi beni etkileyen pek çok cümle var, ve onlardan bazıları: Büyük bir hastalık geçirmeyenler, her şeyi anladıklarını iddia edemezler... İki hasta kadar birbirine yakın hiç kimse yoktur... Hasta olmayanlar bizi ne kadar az anlayacaklar!... Istırabın ilacı ıstıraptır. İkisinin hasılı zarbı: sevinç!... Halbuki mesele basit. İnsan hastalanır ve ölür... Annelere anlatılan kederler taksim değil, zarbedilmiş olur...
Karton Cilt, 128 sayfa
2005 tarihinde, Alkım Yayınevi tarafından yayınlandı