Kitap açıklaması henüz eklenmemiş.
Ilginc ismi arka kapagini begenerek almistim.yarim saat icinde bitti.peki ne anladim? Hic bir sey...gunumuz yazarlarinin klasik dili, konusma tarzi..
Aslında bir tam'dır. Ikiyle bütün olmaz. Fakat Müzeyyen! Aşkın en keskin boyutudur tutku. Binlerce kağıt kesiği bırakır ardında. Keşke'siz, samimi bir ah'la. .
Bitirdiğimde ilk defa bir kitap için "Bu ne ya?" dedim. Bir kitap bu kadar mı sıkıcı olur. İyi ki kısa kitap yoksa kendini bıraktırabilirdi yarıda falan. Bazıları demiş Müzeyyenle ayrılışını anlatıyor. Adam Müzeyyenle hiç birlikte olmadı ki ayrılsın. Platonik bir şeyler olabilir belki. Neyse sonuç olarak beni sıkan bıktıran bir kitap oldu. Konuşma diliyle samimi yazmış ama bir kitap için özensiz bir dil olmuş. Ben beğenmedim ama denemek isteyene de mani olmam.
duyguları aktarırken kullanılan referanslar hoştu ama anlatımda o kadar "bütün"den uzak bir yapı var ki içine giremiyorsunuz.
Adı ve ilk paragrafıyla beni fazlasıyla heyacanlandırdı fakat devamı olmadı. Hikayede bir bütün oluşturamadım parçalar eksik geldi. şu noldu bu noldu diye sorularım var çok. çizimler güzeldi. neyse okuduk bitti işte.
Olaylar o kadar biz ki aslında...Klasik Türk insanı ikilemlerini yaşadım kesinlikle...İç hesaplaşmaların bitmediği bir lokmalık keyifli bir kitaptı.Yeşilçam Filmlerini seviyorsanız bunu da seversiniz.Zira insanın damağında bıraktığı tad aynı...
Başlangıcıyla sonu arasında geçen bir öykü..
Başta hissedilmeyen ama acısı sonradan çıkan güneş yanığı tadında bir anlatım.
Etkileyiciydi.
Saray uyur, burnu uyur, şehir uyur, martılar uyumaz.Bir de karşı apartmanı arka pencerelerinde biri.O ışık bana iyi gelirdi.Nedenini bilmezdim.