Hikayede Büyük Boşluklar Var

Gözlerimi açtığımda yataktaydım. Ancak bu benim yatağım değildi. Yumuşacık, açık renk yorganın ortasına gömülmüştüm. Tepemde bembeyaz ışıklar vardı. Gözlerim acıyla kamaştı. Bakışlarımı spotların kör edici beyazlığından kurtarıp sağıma baktım. Alışveriş yapan müşteriler... Soluma baktım. Yine alışveriş yapanlar... Büyük bir mağazanın orta yerindeydim. Teşhir amaçlı sergilenen iki kişilik yataklardan birinin üzerinde... Ürün kataloğuna sızıp karşıma çıkan ilk mobilyaya uzanıvermişim gibi. Sahipsiz, satılık bir döşekteydim.

Hakan Bıçakcı, gezinen, bir görünüp bir kaybolan insanları anlatıyor, fısıl fısıl konuşuyorlar. Küçük takıntıları, manasız paniklemeleri, yenilgileri, gelip geçenleri resmediyor.Tuhaf suçlulukları, belki de Sartre okuyan kızı, genişleyen gökyüzünü, köprü trafiğini, beyaz masa örtülerini, baş ağrısını, tesadüfleri, uğultuları, İstanbul'u, metroyu…

Hikâyede Büyük Boşluklar Var, kafa karıştırıcı, hatıra didikleyen Bıçakcı hikâyeleri… Hayaller Paris, Gerçekler Eminönü…
(Tanıtım Bülteninden)

Gözlerimi açtığımda yataktaydım. Ancak bu benim yatağım değildi. Yumuşacık, açık renk yorganın ortasına gömülmüştüm. Tepemde bembeyaz ışıklar vardı. Gözlerim acıyla kamaştı. Bakışlarımı spotların kör edici beyazlığından kurtarıp sağıma baktım. Alışveriş yapan müşteriler... Soluma baktım. Yine alışveriş yapanlar... Büyük bir mağazanın orta yerindeydim. Teşhir amaçlı sergilenen iki kişilik yataklardan birinin üzerinde... Ürün kataloğuna sızıp karşıma çıkan ilk mobilyaya uzanıvermişim gibi. Sahipsiz, satılık bir döşekteydim.

Hakan Bıçakcı, gezinen, bir görünüp bir kaybolan insanları anlatıyor, fısıl fısıl konuşuyorlar. Küçük takıntıları, manasız paniklemeleri, yenilgileri, gelip geçenleri resmediyor.Tuhaf suçlulukları, belki de Sartre okuyan kızı, genişleyen gökyüzünü, köprü trafiğini, beyaz masa örtülerini, baş ağrısını, tesadüfleri, uğultuları, İstanbul'u, metroyu…

Hikâyede Büyük Boşluklar Var, kafa karıştırıcı, hatıra didikleyen Bıçakcı hikâyeleri… Hayaller Paris, Gerçekler Eminönü…
(Tanıtım Bülteninden)


Değerlendirmeler

değerlendirme
8 puan

Her zamanki lezzetine büyüleyen öyküler. Hakan Bıçakçı, ilk sayfasına başladığınız an bir solukta kendisini size tükettiren bir dille yazıyor. Bir film şeridi gibi geçiyor gözünüzün önünden her şey, dokunabileceğiniz kadar yakın, neredeyse kokusu gelecek kadar gerçek. Ama bir yandan da bir okuma terbiyesi istiyor, bir bakış değiştirme alışkanlığı. Elinizden tutup sizi sürüklerken önünüzdeki çalı çırpıya takılmayasınız diye.
Picasso'nun, "sen beceriksiz bir adamsın o yüzden böyle abuk sabuk şeyler çiziyorsun" diyen eleştirmene, o anda yere çizdiği buğday tanelerine gelen tavukları gösterken söylediği gibi.
-Peki bu kadar iyi çizebiliyorsun, neden böyle çizmiyorsun?
-Çünkü ben tavuklara resim yapmıyorum.


Baskı Bilgileri

Ciltsiz, 179 sayfa
2015 tarihinde, İletişim Yayıncılık / Türkçe Edebiyat Dizisi tarafından yayınlandı


ISBN
9789750518201
Dil
Türkiye Türkçesi

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

kirmizibirat Atanamayanlar
2 kişi

Okumuşlar

eldanar Burak Uzun Gubikon cmkoroglu Y
20 kişi

Okumak İsteyenler

Ecavuslu İlay neslişahb xtina seymasaglam
7 kişi

Takas Verenler

patlican oturtma
1 kişi
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski