"[Sait Faik'e] geceleri sinemalarda rastlardım. Tanışmazdık.
Sinemanın ön sıralarına oturur, koltuğuna iyice gömülürdü.
Koyu yeşil bir pardösüsü, çok dar kenarlı, kafasının biraz üstünde kalan kahverengi bir şapkası vardı. Sinema dönüşü dalgın, Beyoğlu'nun gece yarısı kalabalığına dalar, çeker giderdi. Sinemada bulunanlar arasında bu gedikli birinci mevki müşterisinin yazısını okuyan var mıdır acaba, diye çok düşünmüşümdür. Kuşkusuz, yoktu. Sait Faik, edebiyattan hoşlanacak bir okur topluluğunu hazır bulan talihli yazarlardan değildi. Okurunu yetiştiren, eğiten, okuruyla birlikte oluşan bir yazardı. Gerçek talihinin de bu olduğu söylenemez miydi?"
Sabahattin Kudret Aksal (Doğu ve Batı Dergisi, Haziran 1954, Yeni Seri: 5/4)
(tanıtım bülteninden)
"[Sait Faik'e] geceleri sinemalarda rastlardım. Tanışmazdık.
Sinemanın ön sıralarına oturur, koltuğuna iyice gömülürdü.
Koyu yeşil bir pardösüsü, çok dar kenarlı, kafasının biraz üstünde kalan kahverengi bir şapkası vardı. Sinema dönüşü dalgın, Beyoğlu'nun gece yarısı kalabalığına dalar, çeker giderdi. Sinemada bulunanlar arasında bu gedikli birinci mevki müşterisinin yazısını okuyan var mıdır acaba, diye çok düşünmüşümdür. Kuşkusuz, yoktu. Sait Faik, edebiyattan hoşlanacak bir okur topluluğunu hazır bulan talihli yazarlardan değildi. Okurunu yetiştiren, eğiten, okuruyla birlikte oluşan bir yazardı. Gerçek talihinin de bu olduğu söylenemez miydi?"
Sabahattin Kudret Aksal (Doğu ve Batı Dergisi, Haziran 1954, Yeni Seri: 5/4)
(tanıtım bülteninden)
oldukça doğal, güzel öyküler ve yeni bir dost edinmişsin gibi karakterler.
hayatın içinden, o saflığı hissedilen sıcak öyküler..
Sait amca yine sıradan hikayeleri, doğal anlatımının gücüyle yüceltmiş. Öykülerinin hiçbir çarpıcı yanı olmamasına rağmen, okuma hazı epey yüksek oluyor nedense. Yine keyifle okuttu kendini.
uzun zamandır okuduğum en leziz kitap.
"kimdir bu sokakları dolduran adamlar? bu koca şehir, ne kadar birbirine yabancı insanlarla dolu. sevişmeyecek olduktan sonra neden insanlar böyle birbirlerine giren şehirler yapmışlar? aklım ermiyor. birbirini küçük görmeye, boğazlaşmaya, kandırmaya mı? nasıl birbirinden bu kadar ayrı, birbirini bu kadar tanımayan insanlar bir şehide yaşıyor?"
Yazarın gerçeküstücülük tarzını denediği ilk eseri. Geleceğin büyük yalnızlığının ayak seslerinin daha kuvvetli duyulmaya başladığı öykülerde, genel olarak kent yaşamı ele alınmış. Fakat olay ya da durumlardan ziyade iç dünyalara, düşüncelere değinmiş. Daha fazla konuşma tarzına yönelerek hikayeciliğinde biçim değişikliğine giderken aynı zamanda ilk dönem eserlerinin aksine ciddi bir karamsarlık göze çarpıyor. Sanırım yazarın yazım tarzını belirleyen kırılma noktasının bu kitap olduğunu söyleyebiliriz.
Belki çok büyük beklentiyle okuduğumdan, belki de ülkenin yaşadığı kaos ortamından... Sait Faik'in kitaba adını veren Lüzumsuz Adam dışındaki hikayeleri okumakta zorlandım.
Öykü severler için güzel olabilir, ancak yazılar hep yarım kalmış. Ben ısınamadım. Farklı zamanlarda farklı gazete ve dergilerde yayımlanmış yazılar olduğu için birbiri ile ilgisi olmayan konular var.
Ciltsiz, 108 sayfa
2013 tarihinde, İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayınlandı