Mahşerde Çamakkalede gazi olup İstanbula büyük ümitlerle dönen bir gencin, karşılaştığı olayların etkisiyle hayal kırıklığına uğraması hikaye edilir.Eserde doğu-batı, eski-yeni hayat tarzlarının yarattığı sıkıntı ve sancılar bu çerçevede ele alınır.
Mahşerde Çamakkalede gazi olup İstanbula büyük ümitlerle dönen bir gencin, karşılaştığı olayların etkisiyle hayal kırıklığına uğraması hikaye edilir.Eserde doğu-batı, eski-yeni hayat tarzlarının yarattığı sıkıntı ve sancılar bu çerçevede ele alınır.
Peyami Safa'nın okuduğum üçüncü romanı. 100 yıl geçse de bazı şeylerin hiç değişmediğini gösteren ibretlik bir eser. Anlatım olarak tartışmasız bir akıcılık var. Tavsiye ederim.
Kitabın ilk baskısı 1924 yılında yapılmış.Toplum ve düzen üzerine ince ve gerçekçi tahliller büyülüyor insanı.Sanki günümüzde yazılmış hiç birşey değişmemiş dedirtiyor insana.Çanakkale Savaşı'ndan dönen bir gazinin İstanbul'da yaşadığı sıkıntılar,duyarsızlıklar Peyami Safa kalemi'nin ustalığıyla işlenmiş.Dildeki eski Türkçe zaman zaman okuma hızınızı sekteye uğratsa da akıcı ve anlaşılır.Daha önce yazarın Dokuzuncu Hariciye Koğuşu,Yalnızız,Fatih-Harbiye romanlarını okumuştum .Bu kitap beni derinden etkiledi.Mutlaka okumalısınız..
Alıntı
"Ah !...Birisi onun kulağına bir mahşere girdiğini niçin fısıldamadı.Niçin söylemedi ki Bir Türk'ün en bedbaht olduğu yer Türkiye'dir;Harp cepheleri şehirlerden daha güzeldir,daima namuslu Türkler,ölümü Türkiye'de hayata tercih etmişlerdir.Niçin ona haber verilmedi ki cepheden dönerek memleketine girenler sürüneceklerdir,Niçin demediler ki Türkiye bir mahşerdir,orada masumlar,temizler,alicenaplar,faziletkârlar,hasbiler,iyi niyet sahipleri ve büyük kalbli insanlarla,reziller ,çalıp çırpanlar,imansızlar,türediler,sonradan görmeler,seviyesizler,sütü bozuklar,hainler ve kaatiller omuz omuza yürür,gezer,sevilir,yaşar,karışık korkunç bir kütle gibi kımıldarlar.Ve niçin haber vermediler ki buranın bu toprağın hakiki sahipleri bu türediler,bu rezillerdir.Kanun ve mahkeme nüfuz ve zabıta,devair onlarındır.Onlar ki bir türedi nesildirler,yalnız kendi ömürlerini iyi sürmek için memlekete kahraman görünerek toprağı satarlar."
Peyami Safa, bu eserinde de yine dönemin toplumsal resmini öyle başarıyla çizmiş ki bugünden geriye bakınca ülkenin nereden nereye geldiği ve aynı zamanda hangi konularda yerinde saydığı gayet net ortaya çıkıyor. Psikolojik tahlillerde ustalığını bilsem de Nihad karakterinin buhranlarının özellikle de intihar fikri tasvirlerinin kuvvetine şok oldum desem yeridir. Yazarın Türk Tiyatrosunun başlangıç dönemlerine dair gözlemleri de ayrıca ilgi çekici.
400 sayfa