Hemingway, bazı kritikler tarafından
çok övülmesine rağmen çoğunlukla,
tenkit edilen Nehrin Ötesinde romanının mükemmel olduğunu, fakat değerinin anlaşılamadığını
söylemiştir. Yazar, ikinci büyük aşk romanı
olarak nitelendirilen Nehrin Ötesinde çıkar
çıkmaz Yaşlı Adam ve Deniz'i kaleme almıştır.Bunun, Hemingway'in en kuvvetli eseri olduğunda birleşilmiştir. 1953'te Pulitzer armağanını kazandığı bu eser, 1954 Nobel Edebiyat ödülünü almasında da başrolü oynamıştır.
(Daha önce İhtiyar Balıkçı adıyla dilimize çevrilmiş olan Yaşlı Adam ve Deniz filme de
alınmıştır).
Hemingway, bazı kritikler tarafından
çok övülmesine rağmen çoğunlukla,
tenkit edilen Nehrin Ötesinde romanının mükemmel olduğunu, fakat değerinin anlaşılamadığını
söylemiştir. Yazar, ikinci büyük aşk romanı
olarak nitelendirilen Nehrin Ötesinde çıkar
çıkmaz Yaşlı Adam ve Deniz'i kaleme almıştır.Bunun, Hemingway'in en kuvvetli eseri olduğunda birleşilmiştir. 1953'te Pulitzer armağanını kazandığı bu eser, 1954 Nobel Edebiyat ödülünü almasında da başrolü oynamıştır.
(Daha önce İhtiyar Balıkçı adıyla dilimize çevrilmiş olan Yaşlı Adam ve Deniz filme de
alınmıştır).
Tamamen sembolik bir kitap ama önce biraz konusuna değinirsek;
Santiago isimli bir balıkçı vardır. Yaşlı bir adamdır ve günlerdir balık avlamaya çıktığı halde hiç balık tutamaz.Yanındaki küçük yardımcının bile (yaşlı adamın talihsizliğinden) ailesi artık onunla çalışmasını istemez.
Tabi birgün tek başına denize açıldığında oltasına çok büyük bir balık gelir balıkla olan mücadelesini onu kaybetmemek için yaşadıklarını anlatır Hemingway.
Yalnız bu sadece bir balık yakalama ve denizci hikayesi değildir. Metafor anlatım tercih edilmiştir. Mesela;
Hemingway sıkı bir dindar olmasına rağmen hikayedeki denizcinin dini inançları kendisinin de itirafı ile azdır. İnatçı bir umut taşır balıkçı; ''Yenilmedim aslında belki biraz fazla açıldım o kadar.''
Yaşlı adamı İsa ile özdeşleştirenler de olmuştur. Ne de olsa bir yelken direğini sırtına alıp İsa'nın çarmıhı gibi sırtında taşımak,uyurken çarmıhtan indiriliş sonrası yatış pozisyonu almak gibi...
Bu arada yeni öğrendiğim üzere Santiago İspanyolca'da Aziz Yakup'a verilen isimdir ve çile çekişin sembolüdür.
Tabi benim gibi eline olta dahi almamış insanlara başta çok sıkıcı gelebilir hikaye ama bir süre sonra bunun bir balıkçı romanı olmadığını anladığınızda kitaba odaklanabilirsiniz.
Bu arada bu Kübalı balıkçı da gerçektir. 2004 yılında 104 yaşında ölmüş bir balıkçıdır.
Hayatı boyunca bu kitabı okumamış insan biraz eksiktir aslında...
"Yenilmedim aslında, belki biraz fazla açıldım, o kadar..."
İhtiyar balıkçı, 88 gün olta sallar ve eve eli boş döner,ama vazgeçmez: "Balık nasıl balık olmak için yaratılıyorsa sen de balıkçı olmak için yaratılmışsın" Aslında bu çocuk hikayesi gibi görünse de esasında hepimizin hikayesi,Aslında hepimiz için hayat böyledir: hepimiz "büyük balığı" ararız.
Yaşlı bir balıkçının açık denizde dev bir kılıç balığıyla olan heyecanlı mücadelesi anlatılıyor. Kitap kısacık 130 sayfa ve yalın, sade anlatımıyla sizi etkisi altına alıyor.
Aslında yaşamımın güzel bir dönemine denk geldi bu kitap. Çünkü ben de kpss sürecinde çoğu zaman kendimi boşa kürek çekiyormuşum gibi hissediyorum ama bu kitapta mücadele ruhunu, direnmeyi, pes etmemeyi çok güzel anlatmış yazar. Ve tabii yalnızlığı da...
Anlatım tarzı çok güzeldi. Balıklarla ve yalnızlıkla mücadele eden benmişim gibi hissettim okurken. Klasiklerden diye gözünüz korkmasın sade anlatımı var. Bir de kitapta balıkçının yanında çok tatlı küçük bir çocuk vardı insana resmen yaşama sevinci ve umut aşılayan. Keşke herkesin hayatında olsa böyle bir çocuk ya da o çocuk biz olsak..
Huzur ve umut verici bir kitaptı. Deniz aşığı biriyseniz kesinlikle okumalısınız. Zaten denizleri kim sevmez ki...
Bunca sene sonra bile bende bıraktığı etkiyi hatırlıyorum. Mutlaka okunmalı bence..
Muhteşem... Kendinize pek çok soru sorduğunuz ve hayatı sorguladğınız bir öykü. Pulitzer ödülünü fazlasıyla hak etmiş bir kitap.
Balıkçı ve balık birer sembol aslında bu noktada. İnsanı anlatırken, iç hesaplaşmaları, gururu anlatırken arka planda kullanılan metaforlar. Bu açıdan büyük resme baktığımızda olağanüstü etkileyici anlar hissediyorsunuz okurken.
Şu nasıl etkileyici bir cümledir: "Yenilmedim aslında, belki biraz fazla açıldım, o kadar..."
Bir solukta okunuyor Ernest Hemingway'in "Yaşlı Adam ve Deniz"i...
İhtiyar bir balıkçının , oltasına yakalanan bir kılıç balığını zaptetmeye çalışırken pekçok engele karşı verdiği amansız mücadeleyi anlatmış Ernest Hemingway bu eserinde.
Yaşlı adamın şahsında sanki tipik bir yaşam mücadelesini de okuyoruz adeta. İnsanoğlunun yaşam serüveninde; bazı hedeflere yönelmişken, hesapta olan ya da olmayan engellerle de karşılaşılabileceğinin tipik bir hikayesi.
Belki de kendi hayat mücadelesini anlatmış yazar; saf, yalın, duru biçimde.
Ve bir hayat felsefesi sunuyor okuyucuya:
"Ben her işimi hesapla yaparım. Ne var ki kısmetim yok. Ama kimbilir, belki bugün. Günün her doğuşu yepyeni ayrı bir gün getirir. Talihim bugün yaver gidiverir bakarsın. Ben işimi eksiksiz yapayım da kısmet geldiğinde beni aradığı yerde bulsun." diyerek...
Bazen de bir yaşlı adamın gözünden zamanı okuyoruz satır aralarında:
"İnsan kocayınca çalar saat gibi oluyor" diye güldü adam. "İhtiyarlar niye öyle şafakta uyanırlar bilmem. Günü azıcık daha uzun yaşayabilmek için mi acep?"
Huzurlu, dingin bir ortamda tadını çıkarta çıkarta okunabilecek güzel bir eser...
Keyifli okumalar dileğiyle...
Yaşlı Adam ve Deniz, Ernest Hemingway'in Nobel Edebiyat Ödüllü eseri. Eser aynı zamanda birçok ödül de kazanmıştır. Hemingway bu hikâyeyi Küba'da yazmıştır ve hikâyenin başkahramanı Kübalı bir balıkçı olan Santiago'dur. Hikâye yaşlı Santiago'nun Gulf Stream'in açıklarında büyük bir yelken balığı (bazı çevirilerde yanlışlıkla kılıç balığı olarak geçer) ile karşılaşması ve onunla 5 gün süren mücadelesini anlatır.
Karton Cilt, 326 sayfa
1965 tarihinde, Nobel Yayınları tarafından yayınlandı