Gogol bu romanı Puşkin´in ona ön bilgiler vermesi üzerine yazmıştır. Bu destan-roman amacıyla yazmaya başladığı eserini Dante´nin İlahi Komedya´sına benzeten Gogol, sağlığında yayımlayabildiği ilk bölümüyle dünya edebiyatına eserini benzettiği "İlahi Komedya" gibi bir başyapıt bırakmıştır. Ölü Canlar, kahramanı Çiçikov´un dolandırıcı kişilği ve onun ilişki kurduğu toprak sahibi ve bürokrat çevresiyel olan ilişkilerini anlatır. Eseri hakkında Gogol, "Kaleminden öyle canavarlar fırlıyor ki, ben de şaşıyorum. Bunu kim görse korkudan titrer" demiştir.
Gogol bu romanı Puşkin´in ona ön bilgiler vermesi üzerine yazmıştır. Bu destan-roman amacıyla yazmaya başladığı eserini Dante´nin İlahi Komedya´sına benzeten Gogol, sağlığında yayımlayabildiği ilk bölümüyle dünya edebiyatına eserini benzettiği "İlahi Komedya" gibi bir başyapıt bırakmıştır. Ölü Canlar, kahramanı Çiçikov´un dolandırıcı kişilği ve onun ilişki kurduğu toprak sahibi ve bürokrat çevresiyel olan ilişkilerini anlatır. Eseri hakkında Gogol, "Kaleminden öyle canavarlar fırlıyor ki, ben de şaşıyorum. Bunu kim görse korkudan titrer" demiştir.
Tek kelime ile Mükemmel
Üzücü olan şu ki ikinci kitabının yakılması ki devamını okuyamamak
Dosteyevski nin gogoldan esinlendiği bariz bir şekilde belli.Zaten bu kadar güzel bir yazardan etkilenmemek mümkün değil doğrusu.
içerisinde hem biraz mizah hemde çeşitli mesajlara barındıran bu jitabın bir solukta okunacağına inanıyorum.
sıkılarak okudum bazı kısımlarını ama sonlara doğru yazarın ne yapmak istediğini, ne anlatmak istediğini anladım. oğuz atay'ın türk toplumuna tuttuğu aynayı, gogol 19.yüzyılda rus toplumuna tutmuş. çok iyi işlenmiş karakterler var. piluşkin(çöpçü) ve tientietnikov bunlardan bazılarıydı. yalnız kitap ismindeki iki anlamlılığa dikkat edin derim. çok zekice
Romanın örnek alınamayacak baş kahramanı Çiçikov’un hidayete erişini göremeyişimiz eserin belki de yazarın buhrana kapılmadan önce planladığından bile daha sert bir feodal sistem eleştirisi olarak kalmasına sebep olmuş. Sadece yozlaşmış devlet mekanizmasına değil, Rus halkına hatta okuyucuya bile (yazar burada dar görüşlülük yaparak sadece Rusya’da okunacağını düşünse de) ayar üstüne ayar veren aslında çağının oldukça ilerisinde olan bu eser Çarlık Rusyası'nın nasıl çöktüğünü de gözler önüne seriyor. Barındırdığı birbirinden cins karakterleriyle ince bir mizaha da sahip olan kitapta alttan alta büyük bir umutsuzluk da seziliyor.
Kitabı okuduktan sonra Türkiye ile Rusya benzerliğine bir kez daha kanaat getirdim.
415 sayfa
Kum Saati Yayınları tarafından yayınlandı