Dostoyevski'nin ölüm cezası Çar tarafından son anda bağışlanmış ve hafifletilerek dört yıllık kürek mahkûmiyetiyle başlayan bir askerlik hizmetine çevrilmiştir. Büyük yazarın cezası süresince yaşadıkları, tanıştığı insanlar ve biriktirdiği hikâyeler Ölüler Evinden Anılar isimli bu otobiyografik romana temel şeklini verecektir. Diri diri mezara gömülmüş hayatların, yalnızca ayaklarındakilerden değil ruhlarındaki prangalardan kurtulmaya çalışan mahkûmların hikâyeleri; ezilmişliğin, mücadelenin, bencilliğin, dışlanmışlığın, yalnızlığın ve onları ayakta tutan en önemli şeyin, umudun kanıtıdır adeta.
Leyla Şener’in Rusça orijinalinden eksiksiz çevirisiyle…
“Dostoyevski hiçbir zaman Ölüler Evinden Anılar’ın sadece kendi hikâyesi olmadığına ikna edememiştir insanları. 1876 yılında, şöyle yakınır bu durumdan: ‘Ölüler Evinden Anılar’ı on beş yıl önce, kurgusal bir karakterin, karısını öldürmekle suçlanan bir adamın adına yazdım. Bir ayrıntı olarak eklemeliyim ki, o zamandan bu yana -bugün bile- insanlar karımı öldürmek suçuyla sürgün edildiğimi düşünüyorlar.’
[…] Ölüler Evinden Anılar’ı geleneksel bir kurgusal metin olarak değerlendirmek mümkün değildir. Dostoyevski daha çok Suç ve Ceza, Karamazov Kardeşler gibi son dönem işleriyle tanınmasına rağmen, Tolstoy bu eseri onun en büyük başarısı olarak kabul eder.”
The New York Times
Dostoyevski'nin ölüm cezası Çar tarafından son anda bağışlanmış ve hafifletilerek dört yıllık kürek mahkûmiyetiyle başlayan bir askerlik hizmetine çevrilmiştir. Büyük yazarın cezası süresince yaşadıkları, tanıştığı insanlar ve biriktirdiği hikâyeler Ölüler Evinden Anılar isimli bu otobiyografik romana temel şeklini verecektir. Diri diri mezara gömülmüş hayatların, yalnızca ayaklarındakilerden değil ruhlarındaki prangalardan kurtulmaya çalışan mahkûmların hikâyeleri; ezilmişliğin, mücadelenin, bencilliğin, dışlanmışlığın, yalnızlığın ve onları ayakta tutan en önemli şeyin, umudun kanıtıdır adeta.
Leyla Şener’in Rusça orijinalinden eksiksiz çevirisiyle…
“Dostoyevski hiçbir zaman Ölüler Evinden Anılar’ın sadece kendi hikâyesi olmadığına ikna edememiştir insanları. 1876 yılında, şöyle yakınır bu durumdan: ‘Ölüler Evinden Anılar’ı on beş yıl önce, kurgusal bir karakterin, karısını öldürmekle suçlanan bir adamın adına yazdım. Bir ayrıntı olarak eklemeliyim ki, o zamandan bu yana -bugün bile- insanlar karımı öldürmek suçuyla sürgün edildiğimi düşünüyorlar.’
[…] Ölüler Evinden Anılar’ı geleneksel bir kurgusal metin olarak değerlendirmek mümkün değildir. Dostoyevski daha çok Suç ve Ceza, Karamazov Kardeşler gibi son dönem işleriyle tanınmasına rağmen, Tolstoy bu eseri onun en büyük başarısı olarak kabul eder.”
The New York Times
Yazarı yaratan koşullar bağlamında okunması gereken bir kitap.
sanki oradaymışım ben de yazarın yanında olan biteni izliyormuşum gibiydi...klasik olması galiba bu demek
dostoyevsky'nin Sibirya'da ki 4 yıllık sürgün ve hapis yaşantısından biriktirdikleri
Bu kitapta mahpuslarla birlikte yaşadım resmen...Onlarla birlikte yaşadım, onlarla kavga edip onlarla eğlendim ve onlarla birlikte dayak yedim...
Mahkumların tıpkı özgür insanlar gibi at satın aldıkları bölüm çok hoşuma gitti...
özellikle hapishane hayvanları bölümü muhteşemdi.Mahpusların Besledikleri Kartalı özgürlüğüne kavuşturduktan sonra arkalarından yaptığı sohbet insanın icini acıtıyor
Rusya'da 19. yy daki hapis hayatını anlatan bir kitap. farklı karakter analizlerini yazıya dökmesi gerçekten çok iyi. rus isimlerinin benzerliği okumamı zorlaştırdı ama o kadar da sorun değildi. o benim sorunum galiba
http://moonlightcat13.blogspot.com/2014/09/oluler-evinden-anlar-dostoyevski-yaz.html
dostoyevski hapishane hayatını çok iyi yansıtmış yaşadığı duyguları mükemmel aktarmış.
Karton Cilt, 304 sayfa
13Mart2015 tarihinde, TİMAŞ YAYINLARI tarafından yayınlandı