Şilinin seçimle iş başına gelen, askeri bir darbeyle devrilip öldürülen Marksist başkanı Salvador Allendenin son saatleri nasıl geçti? Nobel ödüllü büyük şair Pablo Nerudanın cenaze töreni, faşist diktatör Pinochetnin onca baskısına karşın, nasıl bir gösteriye dönüştü? Clara del Valle neden dokuz yıl konuşmadı ve öldüğü zaman nasıl oldu da annesinin kesik başıyla birlikte gömüldü? Bunlar, Isabel Allendenin bu romanında yer verdiği ilginç olaylardan bazıları. Isabel Allende, Latin Amerikanın yetiştirdiği en büyük romancılardan biri. Ruhlar Evi adlı bu ilk romanında, bir ailenin üç kuşağını, yetmiş yıllık bir süreç içinde, Márqueze yaklaşan bir ustalıkla dile getiriyor. Romanda, yaşayan kişilerle geçmişin ruhları iç içe. Latin Amerika edebiyatının büyülü gerçekçilik geleneği, bu romanda da bütün görkemiyle hüküm sürüyor. Sınırsız bir hayal gücü ve anlatım ustalığı, Isabel Allendeyi çağımızın en başarılı romancılarından biri yapıyor.
Şilinin seçimle iş başına gelen, askeri bir darbeyle devrilip öldürülen Marksist başkanı Salvador Allendenin son saatleri nasıl geçti? Nobel ödüllü büyük şair Pablo Nerudanın cenaze töreni, faşist diktatör Pinochetnin onca baskısına karşın, nasıl bir gösteriye dönüştü? Clara del Valle neden dokuz yıl konuşmadı ve öldüğü zaman nasıl oldu da annesinin kesik başıyla birlikte gömüldü? Bunlar, Isabel Allendenin bu romanında yer verdiği ilginç olaylardan bazıları. Isabel Allende, Latin Amerikanın yetiştirdiği en büyük romancılardan biri. Ruhlar Evi adlı bu ilk romanında, bir ailenin üç kuşağını, yetmiş yıllık bir süreç içinde, Márqueze yaklaşan bir ustalıkla dile getiriyor. Romanda, yaşayan kişilerle geçmişin ruhları iç içe. Latin Amerika edebiyatının büyülü gerçekçilik geleneği, bu romanda da bütün görkemiyle hüküm sürüyor. Sınırsız bir hayal gücü ve anlatım ustalığı, Isabel Allendeyi çağımızın en başarılı romancılarından biri yapıyor.
Şili'nin yakın tarihine bir bakış. Hem eğlenceli, hem hüzünlü bir roman.
Isabel Allende'nin dili yer yer G. G. Marquez'i anımsatıyor; özellikle romanın başlangıç kısmındaki muzip fantastik olaylar ve karakterler bana fena halde Yüzyıllık Yalnızlık'ı çağrıştırdı (gerçi yazar da bu hissiyatı sezmiş olacak ki, karakterlerinden birine torunlarına farklı isimler verme ve kimsenin kafasını karıştırmamakla ilgili bir söz söyletiyor - ki, Yüzyıllık Yalnızlık'ın en büyük problemi buydu!! :) ). Ancak sonlara doğru kitap birden son derece gerçekçi (ve bizim de hiç yabancısı olmadığımız) olaylar zincirini anlatmaya başlıyor ve darbe zamanlarının dünyanın her ülkesinde birbirine ne çok benzediğini anlıyorsunuz. Şili ve Türkiye'nin birbirine benzerliği yürek burkuyor...
Kesinlikle okunası.
Büyülü kitap diye "Ruhlar Evi" ne derim.
Yazarın ilk romanı buysa bundan sonra yazmış oldukları nasıl acaba diye okur kendi kendine sorar yahu!!! "Denizin Altındaki Ada" eseri ile zaten beni büyülemişti. Bu eseriyle yazarın kalemine hayranlığım artmış oldu.
Latin Edebiyatının en iyi yazarlarından İsabel Allende'yi okumak okurun kendisine edebiyat şöleni ile ödüllendirilmesiydir.
Trueblue arkadaşımızın gibi beni de en çok etkileyen karakter Clara olmuştur.
Unutamadıklarımdan. Bitirdiğimde "neden bitti?" dediğim ve bir süre de olsa ciddi bir boşluk hissettiğim kitap. Mükemmel. Ama nedense film uyarlamasını o kadar da güzel bulamadım.
Şili'de bir ailenin üç neslinin hikayesini anlatır Ruhlar Evi. Özellikle Salvador Allende'nin devrilip yerine gelen Pinochet'nin yarattığı terörü çok güzel anlatır. Kitabın en ilginç karakteri Clara'dır. Isabel Allende'nin ilk yazdığı kitap olmasına rağmen inanılmaz akıcı ve okuyucuyu kendine bağlayan bir eserdir. Ben ilk filmini izlemiş sonrasında kitabını okumuştum ama konuyu bilmek kitabı okurken beni rahatsız etmedi. Ama kitap filmden daha etkileyici geldi bana.
Filmde Meryl Streep, Glenn Close, Jeremy Irons, Winona Ryder'ın başrolleri paylaşmıştı.
Notos tarafından geçtiğimiz aylarda en iyi on latin amerika kitabından biri seçilen Ruhlar Evi kanımca ilk 20'ye bile dahil olamayacak bir roman. Tabi ki bunun için gerekli argümanları sunmak için elimi taşın altına da sokacağım.
Gelelim Allende'nin Ruhlar Evi'ne. Büyülü gerçekçiliği alt yapıya oturtan roman bunda başarılı olmasına oluyor ama etkileyici olmuyor. Bunun nedenlerinden biri kitaptan yaklaşık 15 yıl önce yazılmış olan Marquez eseri Yüzyıllık Yalnızlık bu kitapta söylenen her şeyi zaten ifade etmekle kalmıyor, fazlasını söylüyor ve daha etkileyici oluyor. Allende'nin dünya dışı konumlandırdığı öğeler genelde ökilt mertebeden çıkamıyor. Rosa güzeller güzeli, evet fakat Rosa yeşil saçları taşıdığı deniz canlısı hüviyeti tamamlanmıyor misal. Eksik, gedik bir yapıya gelen Clara ve Esteban romanın etkileyici tek karakterleri olsa da şu bir gerçek ki asla unutulmaz karakterler olarak zihindeki boşluğa doldurulmuyorlar.
Bir roman yeni bir şey söyledikçe, edebiyatının içine yeni bir motif kattıkça güçlüdür, Allende'nin romanı darbeyi anlattığı için güçlü olamaz, allende'nin romanı zaten söylenmiş şeyleri içeriğe ancak oturtabiliyor.
Kusurları ezber söylemlerle buğulaştıran ülkemiz sözde aydınları ve edebiyat otoritesi bellenmiş insanların da aslında kalıpların dışına çıkamadığını görüyoruz. Ruhlar evi olsa olsa ortalama bir roman.
Kitap Şili' de geçse de dünyanın diğer ucundan bize benzer öykülerin anlatıldığı güzel bir roman.Üç kuşak kadın; Clara,Blanca, Alba ve onlarla birlikte değişen dünya... Keşke hiç bitmeseydi diyebilirsiniz.
Muhteşem bir kitap. Yüzyıllık yalnızlığı sevenler bayılacaklar.
Karton Cilt, 433 sayfa
Eylül2009 tarihinde, Can Yayınları tarafından yayınlandı