'There was music from my neighbour's house through the summer nights. In his blue gardens men and girls came and went like moths among the whisperings and the champagne and the stars.'
Everybody who is anybody is seen at the glittering parties held in millionaire Jay Gatsby's mansion in West Egg, east of New York. The riotous throng congregates in his sumptuous garden, coolly debating Gatsby's origins and mysterious past. None of the frivolous socialites understands him and among various rumours is the conviction that 'he killed a man'. A detached onlooker, Gatsby is oblivious to the speculation he creates, but always seems to be watching and waiting, though no one knows what for.
As the tragic story unfolds, Gatsby's destructive dreams and passions are revealed, leading to disturbing consequences. A brilliant evocation of 1920s high society, The Great Gatsby peels away the layers of this glamorous world to display the coldness and cruelty at its heart.
'There was music from my neighbour's house through the summer nights. In his blue gardens men and girls came and went like moths among the whisperings and the champagne and the stars.'
Everybody who is anybody is seen at the glittering parties held in millionaire Jay Gatsby's mansion in West Egg, east of New York. The riotous throng congregates in his sumptuous garden, coolly debating Gatsby's origins and mysterious past. None of the frivolous socialites understands him and among various rumours is the conviction that 'he killed a man'. A detached onlooker, Gatsby is oblivious to the speculation he creates, but always seems to be watching and waiting, though no one knows what for.
As the tragic story unfolds, Gatsby's destructive dreams and passions are revealed, leading to disturbing consequences. A brilliant evocation of 1920s high society, The Great Gatsby peels away the layers of this glamorous world to display the coldness and cruelty at its heart.
Sağda solda bulabileceğiniz geçen yüzyılın en iyi 100 romanı, tüm zamanların en iyi 50 romanı, galaksinin en iyi zilyon romanı listelerinde hep ilk sıralarda yer alan lakin orada olmasını gerektirecek hiçbir özelliğe sahip olmayan bir roman.
Kitabın giriş cümlesi de yine en iyi giriş cümlesine sahip romanlar listelerinde sıklıkla yer alır. İşte o giriş cümlesi(Can Yücel çevirisi ile)
----alıntı----
Toy çağımda bir öğüt vermişti babam, hala küpedir kulağıma.
''Ne zaman'' demişti, ''birini tenkide davranacak olsan, hatırdan çıkarma, herkes senin imkanlarında gelmemiştir dünyaya!''
----alıntı----
Giriş cümlesi fena değil ama asıl sen çıkışa bak
---çıkış alıntısı---
Kaçırdık o vakit elimizden onu, ama ziyanı yok, yarın daha hızlı koşacak, kollarımızı daha ilerlere uzatacağız... Ve bir sabah, aydınlıklar içinde...
O ümitlerdir ki şimdi sefer etmekteyiz, biz o akıntıya karşı giden tekneler, durmadan geriye, geçmişe çarpılıp atılsak da ne gam...
---çıkış alıntısı---
Benim için bitirilişi, başlangıcından daha iyi bir kitaptır ama tabii bunda Can Yücel katkısını unutmamak gerek. Çok karışık gidiyorum toparlamaya çalışıp Can Yücel ile bitireceğim her şeyi.
Şimdi öncelikle ben kitabı çok beğenmedim, bunun sebebi ise kitabın övüle övüle bitirilememesi. Bir numara yok bu kitapta, tıpkı daha önce övülen pek çok kitapta da olduğu gibi. Bir Amerikalı için bu kitap çok özel olabilir, ama benim için değil. Hani Can Yücel çevirisi ve eski bir baskı olmasa elimden çıkarırım hiç düşünmeden. Çok kısaca özetlemek gerekirse zamanında aşkına karşılık bulamamış daha doğrusu bulmuş da imkansızlıklar yüzünden hatunu kapamamış bir adamın ''benim olacak hatun binicem üzerine vurucam kırbacı'' mottosuyla gerek şansının yardımı, gerek pragmatist tavırlarının sonunda emeline ulaştığını sanması lakin kırbacın bir tarafında patlamasının hüzünlü hikayesidir kitap.
Caz Çağı denen bir şey var, partiler, eğlence filan. Bizim ''Lale Devri'' gibi düşünün. Vur patlasın çal oynasınla birlikte ahlaki çöküş de had safhada. Kime neye göre ahlak derseniz cevabım yok ama. İşte o dönemi mükemmel şekilde yansıtığı söylenir bu kitabın, lakin dönemi bilmediğimden yansıtıp yansıtamadığı konusunda çok atıp tutamam, yine de muhtemelen yansıtıyordur; aksi halde bu kadar övülmezdi bu kitap.
Kitapta bazı simgeler varmış anlatmayacağım şimdi girin wikiden bakın ama simge isteyen gitsin Orhan Pamuk okusun. 3-5 simge için bu kitaba efsane muamelesi yapılacaksa Mahsun Kırmızıgül de Türkiye' nin Kubrick' i olur o zaman. Kitap, bir döneme ışık tutması, şık final paragrafı ve kadın karakterinin gerçekçi analizleri dışında çok övgüye değecek bir şeye sahip değil benim bakış açıma göre. Yine de pek çok büyük yazarın ilham aldığı kitaplardan biri olarak gösterilir o ayrı ama bunu da her zaman verdiğim milli örnekle açıklayabilirim. Jimi Hendrix gitarda bir çığır açmıştır lakin sonrasında gitarı onun eline verecek bir sürü gitarist çıkmıştır, tabii ergen rockerlar bunu kabul etmeyeceğinden hiç tartışmaya girmeyeceğim bu konuda. En birinci Hendrix, kafasına da jiletle kesik atıp içine ot koyuyormuş hatta. Yazıldığı dönem ilgi görmemesi, yazarın ölümünden sonra ünlenmesi, bir döneme ışık tutması, yazarın hayatına ilişkin izler taşıması vs. filan derken baya efsane bir kitap olmuş sonunda.
Gelelim Can Yücel' e. Şimdi bir kitabın Can Yücel çevirisini okuyorsanız bilmeniz gereken ilk şey şudur; Can Yücel kitabı çevirmez, kitabı yeniden yazar. İnanın abartmıyorum ve bu yorumumu destekleyen, en bilinen örneği vereyim;
Orijinal cümle: To be or not to be - Çevirisi: Olmak ya da olmamak - Can Yücel çevirisi: Bir ihtimal daha var o da ölmek mi dersin
Öyle kalırsınız işte, Can Yücel bu boru değil. Bu fazlasıyla subjektif çeviri için eleştiriler aldığında ise rivayete göre Shakespeare Türkçe bilse böyle söylerdi savunmasını yapmış bir adam. Yani Can Yücel' in hiçbir çevirisi için en iyi çeviri bu çeviridir denemez, lakin en orijinali kesinlikle odur işte. Şimdi yukarıdaki alıntılardan 2.' ye bir bakın lütfen. Bu kitabı Can Yücel çevirdiği için o kadar şiirsel bir finalle bitiyor kitap, orijinali nasıldı bilemem.
Konunun beni pek sarmayacağını fark ettimse de Can Yücel'in yüzü suyu hürmetine başladım ve lâkin Can Yücel'in zaten vasat olan kitabı iyice dibe çekiştirdiğini fark ettim. Konu, gelişmeler, anlatım Can Yücel'in çeviri tarzına hiç mi hiç uygun değil. Ki Hamlet çevirisine de dayanarak söylüyorum; Can Yücel iyi bir çevirmen değil. Türkçe söylemek dese de kendi, yine de "ben yaptım"ı çok fazla hissettiriyor Can Yücel. Olduramadım.
Bu kitabı son zamanlarda yasaklanmış kitaplar okuma merakım ile alıp okudum. Ah diyorum, can Gatsby. Muhteşem Gatsby. Bu ne güzel bir adamdır?
Sevdiğini yıllarca beklemiş. Ona yakın olmak için diğer rıhtımda ki villayı satın almış. Sabır ile tekrar karsilacaklari günü beklyior Gatsby.
Amerikanın kokoş hanımefendileri. Çay partileri. Sevginin paraya takas edildiği bir dönem.
işte bu yüzden Gatsby mutsuz. Kitabı okuduktan sonra birde filmini seyrettim. Çok güzeldi. Yine okurum, yine seyrederim ben bu Gatsby'yi.
Filmi olduğu halde kitabını okumamın tek bir nedeni var. Merak.
Neden bu kitap onca esere esin kaynağı oldu, herkesin dilinde?
Filmini zaten biliyoruz.
Kitap Birinci Dünya Savaşı buhranı sırasında yazılıyor. Amerikan partileri,sosyetesi,görmemişliği. Kısacası Amerikan Rüyası.Tarihten bildiğimiz üzere Amerikayı Amerika yapan savaşlardır. Ülke asla taraf olmaz.(başlangıçta)Sadece her iki tarafa silah satar ve zengin olur. Yoksa İngiliz kolonilerinin bir anda dünya devi olmasının açıklaması yoktur.
İşte böyle bir dönemi ve değişimi anlatır kitap.
Siz bakmayın sadece para düşkünü bir kadını seven obsesif bir adamı anlattığına. Amerika'daki değişimi anlatır aslında. Jazz müzik hayranlığı, alkolün yasaklanmasını,zengin olanın ''kesin alkol kaçakçılığı yapmıştır'' gözü ile bakılmasını,sıcak paranın ülkede sabahlara dek süren partilere meydan vermesini,zenginlerin polo partilerini anlatır.Kitaptaki yeşil ışık bile Amerikan rüyasını simgeler. Geceleri Bay Gatsby yeşil ışığa neden uzanır?
Çünkü kendisi doğuştan zengin değildir. Parayı şans eseri bulmuştur. Amerikan rüyasını sadece uzaktan yaşayacaktır.
O dönemin kadınlarını anlatır. Zengin olmayan,varlığı sağlam temele dayanmayan erkeklerin tercih edilmemelerini. İnsanlarının vefadan uzak nasıl da materyalist tercihleri olduğuna değinir. Her gece evinde partilerine katıldığınız bir adam ölürse cenazesine bile gitmeyecek kadar basitleşmiş bir topluluğu...
Dili sade ve akıcıdır. Keyifle de okunabilir.
Son bölümlere kadar gayet basit kadın erkek ilişkilerinden ibaret bir aşk hikayesi olduğunu düşünmüştüm; ama bu bir aşk hikayesi de değilmiş. Gizliden eleştiri yapan kitapları seviyorsanız beğenirsiniz. Bir de betimlemeleri ve ifadeleri ayrıntılı şekilde hayal ettiğinizde, kitabı kitabın içinden takip ediyor hissine kapılabilirsiniz. Gayet sade ve gerçekçi betimlemeler yapılmış.
Can Yücel çevirisini beğenmeyenler Füsun Elioğlu'nun çevirisini okuyabilirler.
Eseri okumak isteyenlerin Can Yücel çevirisinden katiyetle uzak durmaları şiddetle tavsiyedir. Karakterler arası diyaloglar tamamiyle Türk insanı ağzı ile aktarılmıştır. Güzeldir bizim dilimiz, her bölgemizin kendine has o şivesinin apayrı bir çekiciliği vardır, lakin; 1920' lerin Amerika'sında, bir karakterin ağzından 'yetti canıma gayrı' (?!) vb. gibi sözler duymak insanı dumura uğratmaktadır. Kitap elimde olmadığı için birebir alıntı ekleyemiyorum fakat örnek olandan daha absürd diyaloglar mevcut.
Özellikle baş kısımlarda dönüp dönüp okuyarak zorla anladığım cümleler, acaba çeviri hatası mı diye merak ederken; çeviren zatın ödüllü çevirmen olduğunu farkettiğim kitaptır kendisi. "Bunu bile çevirmiş helal olsun" diye ödül vermişler dedim de hak verdim jüriye. Neyse ki cümleler sonradan rutin anlaşılır hizaya girdi, lakin içerik olarak biraz depresif seyrederken sonunda zirve yaparak bitirdi. Kitaptaki karakterlerden de hoşlanmadım. Gatsby'ye muhteşem denebilir mi orası da çok muallakta benim kanaatimce. Okumak için okunacak bir kitap, onun dışında elzem değil bence..
Umut etmek kavramı üzerine güzel tespitler ve ifadeler barındırıyor. Fakat genel olarak olaylar ve zamanlar karışık, kurgusu zayıf gibi geldi bana.
Kitap sonunda Daisy için ah sen burada olacaktın ki! Demekten kendimi alamadım.
Kitle Pazar Karton Kapak, 208 sayfa
11Mayıs2011 tarihinde, Penguin tarafından yayınlandı