Sokak lambasının aydınlattığı girişte, gemi tarifesinin yanında asılı olan semt haritası dikkatimi çekti. Kırmızı bir noktanın yanında “Buradasınız” yazılıydı. Ağır ceza reisinin titreyen parmaklarıyla bu kırmızı noktaya dokunduğunu, “Buradayım ama burası neresi?” diye mırıldandığını duyar gibi oldum.
Mevsimlerin hızla değiştiği, hayatın akıp geçtiği bir kış gecesi kaybolan yaşlı komşusunu aramaya çıkan bir adam, yaşadığı mahallenin bildik sokaklarında tekinsiz bir yolculuğa sürüklenir. “78 Nova”nın kadife koltuklarından üniversitenin gizli dehlizlerine, zifirî karanlıktaki bir heykel sergisinden kendi filmini çekenlerin açık hava sinemasına, eski bir sarayın bahçesinden bağlar arasındaki hayal evine ve nihayet yeraltındaki metro inşaatından ölüm kuyularına uzanan bu yolculukta kahramanımız hem yol boyunca karşılaştığı insanların hikâyelerinin bir parçası olacak hem de yaşlı komşusunun kim olduğunu öğrenecektir.
Murat Gülsoy, sıradan hayatların ardına gizlenen karanlığı, on yıllarca saklanan derin korkuları, yaşlı kalplere gömülmüş hüzünlü aşkları, başkalarının aynasında kendi benliğiyle yüzleşmeyi fantastik, yer yer grotesk bir arayış hikâyesine sığdırırken sırlarla dolu geçmişin kapısını cesaretle aralıyor.
Ve Ateş Bizi Tüketiyor… Gecenin içinde dolananların, gecede kaybolanların romanı…
(Tanıtım Bülteninden)
Sokak lambasının aydınlattığı girişte, gemi tarifesinin yanında asılı olan semt haritası dikkatimi çekti. Kırmızı bir noktanın yanında “Buradasınız” yazılıydı. Ağır ceza reisinin titreyen parmaklarıyla bu kırmızı noktaya dokunduğunu, “Buradayım ama burası neresi?” diye mırıldandığını duyar gibi oldum.
Mevsimlerin hızla değiştiği, hayatın akıp geçtiği bir kış gecesi kaybolan yaşlı komşusunu aramaya çıkan bir adam, yaşadığı mahallenin bildik sokaklarında tekinsiz bir yolculuğa sürüklenir. “78 Nova”nın kadife koltuklarından üniversitenin gizli dehlizlerine, zifirî karanlıktaki bir heykel sergisinden kendi filmini çekenlerin açık hava sinemasına, eski bir sarayın bahçesinden bağlar arasındaki hayal evine ve nihayet yeraltındaki metro inşaatından ölüm kuyularına uzanan bu yolculukta kahramanımız hem yol boyunca karşılaştığı insanların hikâyelerinin bir parçası olacak hem de yaşlı komşusunun kim olduğunu öğrenecektir.
Murat Gülsoy, sıradan hayatların ardına gizlenen karanlığı, on yıllarca saklanan derin korkuları, yaşlı kalplere gömülmüş hüzünlü aşkları, başkalarının aynasında kendi benliğiyle yüzleşmeyi fantastik, yer yer grotesk bir arayış hikâyesine sığdırırken sırlarla dolu geçmişin kapısını cesaretle aralıyor.
Ve Ateş Bizi Tüketiyor… Gecenin içinde dolananların, gecede kaybolanların romanı…
(Tanıtım Bülteninden)
Hareket eden, yürüyen, arayan romanları seviyorum.
Adamımızın, bir akşam tam da çay keyfine başlayacakken kapısı çalınıyor. Komşusu yaşlı hanımefendi eşinin kaybolduğunu söyleyip yardımcı olmasını istiyor ve o andan sonra gecenin içinde, -ya da daha açık olalım- bir belleğin içinde, kaybolan adamın gençliğinden kalma yırtık pırtık kimliğiyle birlikte uzun bir yürüyüşe çıkıyor.
Ve Ateş Bizi Tüketiyor'un ilk çeyreğinden itibaren sonunu tahmin edebiliyorsunuz. Genellikle bu okurun merakını öldürür ama Gülsoy'un kurgusu/anlatımı, o tahmin edilir sona "acaba nasıl ulaşacak, daha neler olacak kim bilir" merakını tetikliyor. Bunda polisiye tınısının etkisi de büyük.
Bu yıl okuduğum en iyi romanlardan biri olduğunu iddia edebilirdim ama bununla yetinmeyeceğim, Murat Gülsoy'un beni en çok etkileyen romanı diye abartacağım.
Bilirsiniz, doya doya abartmak da okurluğun şanındandır.
280 sayfa
Can Yayınları tarafından yayınlandı