'Broch'un Vergilius'u, bugüne kadar romanın esnek ortamı bağlamında gerçekleştirilmiş en sıradışı ve en temel deneylerden biridir.'
-Thomas Mann-
'Broch, Joyce'tan bu yana Avrupa edebiyatının en büyük romancısıdır ve Vergilius'un Ölümü, Ulysses'ten günümüze kurgunun teknik olarak ne denli ilerlediğinin tek gerçek kanıtıdır.'
-George Steiner-
'Vergilius'un Ölümü'nde Broch, tıpkı Proust, Joyce ve Musil gibi, şiirden bilgilendirme amacıyla yararlanmak ve felsefeyi sanat boyutuna yükseltmek tutkusundadır. Bilgiye ulaşmak için çaba harcayan sanatçı; eylemci; öğretici; artık hiçbir görev yüklenemeyen bir çağın başlıca temsilcisi; Vergilius'un arkasında Hermann Broch vardır.'
-Walter Jens-
'Broch'un Vergilius'u, bugüne kadar romanın esnek ortamı bağlamında gerçekleştirilmiş en sıradışı ve en temel deneylerden biridir.'
-Thomas Mann-
'Broch, Joyce'tan bu yana Avrupa edebiyatının en büyük romancısıdır ve Vergilius'un Ölümü, Ulysses'ten günümüze kurgunun teknik olarak ne denli ilerlediğinin tek gerçek kanıtıdır.'
-George Steiner-
'Vergilius'un Ölümü'nde Broch, tıpkı Proust, Joyce ve Musil gibi, şiirden bilgilendirme amacıyla yararlanmak ve felsefeyi sanat boyutuna yükseltmek tutkusundadır. Bilgiye ulaşmak için çaba harcayan sanatçı; eylemci; öğretici; artık hiçbir görev yüklenemeyen bir çağın başlıca temsilcisi; Vergilius'un arkasında Hermann Broch vardır.'
-Walter Jens-
`Broch`'un Vergilius'u hakkında bir şeyler düşünebilmek için kitabın yazıldığı yıllara bakmak gerekiyor. `Vergilius`'un 18 saatine tırmandığımız bu yolculuk -bana kalırsa- `Broch`'un 2. dünya savaşı yıllarında maruz kaldığı kara yazgının yerilmesi ve bu yerginin şiddeti ile sanata, ölüme, iktidara, sanatçıya, özlemlere ve geleceğe yönelik pek çok sorgulama biçimi taşıdığını görüyoruz; ancak bu sorgulamalar iskeletinin biriktiği yığın şairin varoluşa dair soruların zemininde yer almasıyla bütüne erişiyor. Kitabın kasvetli havasının ağır akışında, özne olan Vergilius'un hem kendine hem de baskıya karşı aradığı yanıtlar ve oluşturduğu sorular göze çarpar. Fakat kitabın özellikle ilk bölümü, kurgunun Roma'sının sahip olduğu ihtişamdan, Broch'un yalın gerçeğine, 2. dünya savaşı yıllarının bir sanatçıda yarattığı korku ve öfkenin bir temsili olarak göze çarpıyor. iletişim teorisiyle az çok ilgilenenler kitle davranışlarının ne biçimlerle ifade kazanacağını bilirler. Kitlelerin derinlikten uzak ve eleştiriye tahammülsüz davranışları Vergilius'un gemiden indiğinde yaşadığı ilk ürpertileri soluğunda üretir. Kitle onulmaz biçimde her yerde oluşabiliyor, sokağı geçelim; şuan cansız nefes üflediğim yazının görünür kılınacağı bu mecrada amansız oluşumunun barınaklarından. aklı selim herkesin duyması gerektiği kitle korkusu, Broch'un savaş döneminde gerçekleştirdiği bu edebiyat ibadetinin ilk 100 sayfasında sürekli dile getiriliyor.
Vergilius'un Ölümü sanatçı ve eserinin ikili alışverişine, iktidar ve hamiyi de ekler. Etkiye girenin yeşerttiği üretimin sanat üretimi olduğu kadar konumu koruma güdüsüyle de gerçekleştirdiğini gösteriyor. İlk bölümde İmparatorluk donanmasını karşılayan halk kitlesi yırtıcılığının Vergilius'da yarattığı tahribat, yer yer Truva yangınının küllerini taşıyan rüzgarın edebi özlemine taşıyor şairi. Vergilius ölümün kışkırtıcı iklimine hastalıkla alışacaktır nitekim.
Kitabın ikinci bölümü ise şairin monologlarıyla tam anlamıyla varoluşun bütününe dokunacaktır. Şiirinin, ölüme dair bir anıştırma olduğunu hasta yatağında keşfeden Vergilius varoluşa dair yanıtsız kalan her soruya bilginin imkansızlığıyla kavuştuğunu fark eder. Bir okur için zorlayıcı olan bu uzun monolog zinciri ölüme uzanan bir adamın son yolculuğuna fiziksel ve ruhsal hazırlanışını içeriyor. Sanatın ve yaklaşan ölümün felsefi arayışında kabuğu kırılan geçmiş hayaletlerin ziyaretine böylece kucak açar şair. Nitekim bu bölümde taşradan kendine akseden tartışmalar ve akabindeki ölüm başyapıtını yaktırma isteğini uyandıracaktır Vergilius'da.
Sezar Augustus ile eseri üzerine yaşadığı tartışmalar sanatçının kendi hesabına yaşadığı çıkmazda konuşlanıyor. Şair `Aenas`adlı yapıtında aslında Romalıları anlatmadığı, onların yalnızca ruhları ve onurlarını yücelttiğini düşünürken, davranışının sebebi nihayete erdiremediği eseri üzerindeki başarısızlığı kaldıramayacak sanatçı refleksinin ötesindedir. Vergilius, arkadaşları ve Sezar Augustus ile yaşadığı tartışmalarda basitçe, yalnızca anlaşılmak istemektedir. Sanatının övgüye mazhar kılınan bulutunda Vergilius kendi varoluş anlamsızlığı ile sanatının hiç bir şeyi değiştiremeyeceğini keşfetmiştir. Sanat bir şeyleri değiştirebilmekten hep uzaktır, böyle bir iddiası olmamalıdır; sanat uçurumun kenarında size gösteri sunan o manzaradır, karşıya geçmeniz için uzatılan sırık ya da merdiven değildir. Tüm bu anlamsızlıkların yanında arkadaşları ve Sezar ile yaşadığı tartışmalar da; şiirinin Roma üzerine bir mit kimliğiyle oturması ve buradaki dizilerin artık Roma'nın gereksinim duyduğu hücrelere dönüştüğünü savunabiliriz.
Vergilius'un acısı yalnızca şiirinin kendi estetik algısından çıkıp, anlamsızlığı içerisinde başkalarının idealleri uğruna hedefi bulmasıdır.
Nitekim sanatçı ve iktidarın çatışmasının bu şekilde kusursuz uzun cümlelerle işlendiği bir fırtına bulutuydu Broch'un eseri. İki sayfayı aşan cümleleri okumaktan hiç bu kadar tat almamıştım. Kuşkusuz Vergilius'u ürküten ölümlülüğe hiç sokmadan bir defa daha ölümsüz kılmış Broch; bu şaheserle kendisini de.
http://20binfersah.blogspot.com/2012/12/vergiliusun-olumu.html
Kitabı okuyacağım, başladım da ama kesinlikle yorgun bir zihinle okunmamalı ,çok derin ifadeler var.Ancak kafanız doluyken okursanız cümlenin sonuna geldiğinizde başını unutuyorsunuz..
1.Bölüm: Su-Varış, 2. Bölüm: Ateş-Çöküş, 3.Bölüm: Toprak Bekleyiş, 4.Bölüm: Hava-Eve Dönüş. İzmir'de Dramatik Yazarlık bölümünde okuyan bir arkadaşımızın tavsiyesiyle aldığım bu başyapıtı bitirmenin mutluluğunu ve hüznünü aynı anda yaşamaktayım. Çünkü yıllardır, bilmeyipte beklediğim ve özlemini duyduğum bir sanat-felsefe romanı ancak böyle şaheser niteliğinde bir roman olabilirdi. Baştan aşağı şiirsel bir dille beraber, olağanüstü tasvirler, yerli yerinde kullanılan leitmotifler, kontrastlar, şiirler ve muazzam bir imgelem gücüyle bitmeyen cümleler…Şunu itiraf etmeliyim ki, Vergilius'un Ölümü aslında hiçbir zaman bitmeyecek bir eser. Ahmet Cemal üstadın, eseri bir nevi kendi yaşamıyla özdeşleştirerek, çevirisini bilinçli bir şekilde kırk yıl kadar upuzun bir süreye yayması da şüphesiz bu düşünceye güzel ve çarpıcı bir örnek teşkil etmekte ki kitabın önsözünde "Bir Çevirinin Hikayesi" başlığı altında, ana hatlarıyla başından geçen olayları , durumları ve romanın kendi yaşamının nasıl parçası haline geldiğini bizlere içtenlikle aktarmış.
Romanda, en genel anlamda İ.Ö 70-19 yılları arasında yaşamış Roma’lı ünlü şair Publius Vergilius Maro’nun yaşamının son gününde kendi sanatını, şiirini ve bu eksende tüm yaşamını ve zamanın değerlerini sorgulaması, 20. yüzyıl , hatta “evrensel manada” günümüz felsefe, sanat, toplum, siyaset gibi olgulara ve yaşamsal değerlere göndermelerle, o dönem ile günümüz yakın tarihinin arasında bir bağ, bir köprü kurularak ele alınmıştır.
Broch, yapıtında felsefeyi, sanatsal boyutlara ulaştırmış ve bunu varoluşçu bir düzlemde en baştan en sona edebi ve şiirsel bir şölene dönüştürmüştür.
Yazar, Zaman kapsamında; yaşam-ölümlülük-ölümsüzlük, Evren,Kainat kapsamında; sonluluk-sonsuzluk-ruhani dünya-maddi dünya, İnanç kapsamında; tanrılar-mitolojik unsurlar-ritüeller-kurban etme, Estetik,Sanat (şiir), Bilgi, Toplum ve Siyaset kapsamında; kölelik-halklar-yığınlar-iktidarlar-ayak takımı olarak tabir edilen sanatçılar güruhu, hakiki sanata giden yol - "güzel" olan şeyin sorgulanması- bilgiye ve hakikate ulaşma ideali, Psikoloji ve Bilinç kapsamında; sıla özlemi-aşk-rüyalar-simgeler-imgelem-sezgi gücü ve Dil sorunsalı gibi evrensel olguları, kimi zaman sarmal kimi zaman hiyerarşik ilişkiler düzeninde, dilin sınırlarını zorlayan, uçlarda ve derinlerde gezinen bir zıtlıklar labirentinde işlemiş, aynı zamanda yazınsal üslupta, deneysel anlamda farklı biçimsel ve tekniksel girişimlerde bulunarak tüm bu unsurları gerçekleştirmeyi başarmıştır.
Bu bakımdan Vergilius’un Ölümü sadece 20. yüzyıl edebiyatının değil tüm zamanların en önemli edebi değerlerinden biridir.
Karton Cilt, 504 sayfa
Ekim2012 tarihinde, İthaki Yayınları tarafından yayınlandı