Katran karası bir geceyi Haziran bulutlarının arasından yırtarak, avuçlarında kıpır kıpır yıldızlarla odamın penceresini tıklattı dolunay... Sana Samanyolu getirdim dedi ve bütün gökkubbeyi yeryüzüne indirmiş gibi mağrur gülümsedi koltuğumun başucunda... Ayla yıkanmanın keyfini sürdüm bir müddet... Sonra penceremi açıp onu içeri aldım. Dolunay, Samanyolundan ışıklarla eteklerinde; Haydi diyordu penceremin dibinde; Haydi... ebedi baharın ülkesine... Lakin, dolunaya inat, öylesine bitkin ve naçar ki hayat, kopamadım akşam haberlerinden, dünyevi kederlerden... Açıp penceremi, salıverdim dolunayımı, Cahit Külebiden bir şiir fısıldayarak kulağına: Bir gün geleceğim / alıp şu başımı / bir gün geleceğim / belki de Haziran / bulacak naaşımı / belki de Haziran... Haziran, bir ozanın naaşını kaldırırken dolunay, Samanyolu boyunca efsunlu yıldızlar saçarak uzaklaştı. Bakakaldım peşinden... Ne gözümü alabildim ne göze alabildim.
Katran karası bir geceyi Haziran bulutlarının arasından yırtarak, avuçlarında kıpır kıpır yıldızlarla odamın penceresini tıklattı dolunay... Sana Samanyolu getirdim dedi ve bütün gökkubbeyi yeryüzüne indirmiş gibi mağrur gülümsedi koltuğumun başucunda... Ayla yıkanmanın keyfini sürdüm bir müddet... Sonra penceremi açıp onu içeri aldım. Dolunay, Samanyolundan ışıklarla eteklerinde; Haydi diyordu penceremin dibinde; Haydi... ebedi baharın ülkesine... Lakin, dolunaya inat, öylesine bitkin ve naçar ki hayat, kopamadım akşam haberlerinden, dünyevi kederlerden... Açıp penceremi, salıverdim dolunayımı, Cahit Külebiden bir şiir fısıldayarak kulağına: Bir gün geleceğim / alıp şu başımı / bir gün geleceğim / belki de Haziran / bulacak naaşımı / belki de Haziran... Haziran, bir ozanın naaşını kaldırırken dolunay, Samanyolu boyunca efsunlu yıldızlar saçarak uzaklaştı. Bakakaldım peşinden... Ne gözümü alabildim ne göze alabildim.
Can Dündar'ın içini yakan duygusallığına karışmak için birebir... Belgeselciliğinde başarısı mı kitapları mı... Karar vermek güç.
Yarim Haziran'da yazar siyasete pek değinmemiş. Daha çok aşk, gençlik üzerine yazılmış yazılardan oluşuyor kitap.
Kısa hikayeler, tam bir Can Dündar tarzı. Kendisi ile tanışarak, imzalı bir şekilde almıştım bu kitabı.
"Çünkü en beteridir kendisiyle savaşanların, kendine yenilmesi…
İnanmadan din adamı olarak kalamazsınız;
sevmeden aşık rolü oynayamaz, cesaretsiz savaşamazsınız;
kalbinde kanayan bir yarayla kalplere şifa taşıyamazsınız.
Bu kuşatmayı yarmak için o “zaaf”larınızı yok etmek zorundasınız;
çoğu kez kendinizden vazgeçmek pahasına…"
158 sayfa