Arthur Schopenhauer (1788-1860): Felsefe tarihinin, Batı kadar Doğuya da en açık, hayatın temel soru(n)ları hakkında en iyi ve en gerçekçi biçimde yazan filozoflarından biridir. Felsefe sistemini ortaya koyan ve başyapıtı sayılan İstenç ve Tasarım Olarak Dünyayı (1818) yayımlandığında henüz otuz yaşında olan filozofun bu yapıtı koyu bir sessizlikle karşılanmış; değeriyse, 1851de, altmış üç yaşındayken yayımladığı denemeler ve aforizmalar toplamı Parerga ve Paralipomena (Yan Ürünler ve Toplamı) Parerga ve Paralipomena (Yan Ürünler ve Geri Kalanlar) ile anlaşılmaya başlanmıştır. Bu kitapsa, bu kapsamlı toplamın aforizmalar bölümünü oluşturmaktadır.
Arthur Schopenhauer (1788-1860): Felsefe tarihinin, Batı kadar Doğuya da en açık, hayatın temel soru(n)ları hakkında en iyi ve en gerçekçi biçimde yazan filozoflarından biridir. Felsefe sistemini ortaya koyan ve başyapıtı sayılan İstenç ve Tasarım Olarak Dünyayı (1818) yayımlandığında henüz otuz yaşında olan filozofun bu yapıtı koyu bir sessizlikle karşılanmış; değeriyse, 1851de, altmış üç yaşındayken yayımladığı denemeler ve aforizmalar toplamı Parerga ve Paralipomena (Yan Ürünler ve Toplamı) Parerga ve Paralipomena (Yan Ürünler ve Geri Kalanlar) ile anlaşılmaya başlanmıştır. Bu kitapsa, bu kapsamlı toplamın aforizmalar bölümünü oluşturmaktadır.
Çok fazla felsefi kitap okumam okumak isterim ama çoğu ağır gelir. Fakat bu kitap çevirmenin sadeleştirme etkisinden midir yoksa Schopenhaur'un doğal yalın anlatımından mıdır bilinmez, gayet anlaşılır ve hakikaten de yaşam bilgeliği üzerine bizim bakamadığımız bakış açıları sunuyor. Şövalyelik şerefi ve düello olayı dışında kitaptan alınacak pek çok şey var.
Hayat üzerine ciddi anlamda aslında bilip de söyleyemediğiniz veya dilinizin ucunda olan her şeyi bulacaksınız.
Bazı bölümlerinde zenciler hakkında ırkçı söylemlerini okuyunca çok şaşırmıştım. Sayfalar ilerledikçe kadınları aşağılayan, cinsiyetçi iddiaları da tuzu biberi oldu.. Ama en güzeli mahkumlara şiddet uygulanmasını salık veren kısımlar.
Son derece mutsuz, hastalık derecesinde kıskanç ve yalnızlıktan beyni bulanmış bir adamcağız bu. Yazık!
Altı çizilesi , bir kenara alınıp da tekrar tekrar bakılası o kadar çok düşünce var ki.
"Bu benim olsaydı nasıl olurdu ? " sorusu yerine "Bu benim olmasaydı ne olurdu?" sorusunu sorsak nasıl bir insan olurduk ?
Mutluluk ve mutsuzluk kavramları ile yaşlılık ve ergenlik dönemlerine dair o kadar anlamlı , düşündürücü cümleleri var ki ; her biri üzerinde saatler boyunca düşünüp tartışılabilinir. Beni çok etkiledi , umarım aynı etkiyi diğer okuyan arkadaşlar üzerinde de sağlayabilir.
Çok güzel önerilerde bulunan bir kitap.soyledikleriyle hayata dair düşüncelerim paralel olduğundan uzun zamandır okumadigim için pişman oldum.yalniz kitabı iş bankası yayınlarında elime alıp incelediğimde sanki"en faydalı para çaldırmis olduğumuz paradır bu yüzden bir daha o parayı Çaldıracak aynı hataya düşmeyiz" diye bir aforizma okuduğumu hatırlıyordum ama Kabalcı yayın evinden okuduğumda kitabı böyle bir cümleye rastlamadım.acaba bu söylemiş olduğum cümle bu yayın evinde mı yok,yoksa ben bir başka kitapla mı karıştırdım emin olamadım.
Müthiş, müthiş, müthiş... Bu kitabı peyderpey, sindire sindire okuyun. Ufkunuzu açacağı kesin.
Karton Cilt, 222 sayfa
2011 tarihinde, İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayınlandı