Bir kitap mı, film mi bu? İkisinin arası mı?... Bir şey gözden kayboluyor burada, görünüyor burada, ama gözden kaybolma ile belirme arasında karar veremiyoruz, ne de korku ile umut, arzu ile ölüm, zamanın sonu ile başlangıcı, dönüşün hakikati ile dönüşün deliliği arasında. Kendini yıkım ve yine de yeniden doğum olarak haber veren yalnızca müzik (güzellik) değil: müzik olarak yıkım'a ancak daha gizemli biçimde tanık oluyor ve katılıyoruz?
Maurice Blanchot
Ormanın kenarında bir otel. Birbirlerini tanımayan üç müşteri, sessiz, yalnız. Elisabeth Alione, onu izleyen Max Thor ve Thor'u izleyen Stein. Sonradan aralarına katılan Alissa Thor ve Bernard Alione. Aşk gibi parıltılı, ölüm gibi sessiz, delilik gibi ağır, devrim gibi buruk, kutsal bir oyun gibi sihirli, ince alay gibi esrarlı... hiçbir şeye benzemeyen Yıkmak Diyor Kadın'ı Duras 1969 Nisan'ında yazdı ve bu yapıt aynı yıl onun bütünüyle kendisinin çektiği ilk film de oldu. Ritüelini tanımadığımız bir seremoniye benzeyen bu sıra dışı roman-senaryonun akışını yine de büyülenerek izlemekten alamıyoruz kendimizi.
Bir kitap mı, film mi bu? İkisinin arası mı?... Bir şey gözden kayboluyor burada, görünüyor burada, ama gözden kaybolma ile belirme arasında karar veremiyoruz, ne de korku ile umut, arzu ile ölüm, zamanın sonu ile başlangıcı, dönüşün hakikati ile dönüşün deliliği arasında. Kendini yıkım ve yine de yeniden doğum olarak haber veren yalnızca müzik (güzellik) değil: müzik olarak yıkım'a ancak daha gizemli biçimde tanık oluyor ve katılıyoruz?
Maurice Blanchot
Ormanın kenarında bir otel. Birbirlerini tanımayan üç müşteri, sessiz, yalnız. Elisabeth Alione, onu izleyen Max Thor ve Thor'u izleyen Stein. Sonradan aralarına katılan Alissa Thor ve Bernard Alione. Aşk gibi parıltılı, ölüm gibi sessiz, delilik gibi ağır, devrim gibi buruk, kutsal bir oyun gibi sihirli, ince alay gibi esrarlı... hiçbir şeye benzemeyen Yıkmak Diyor Kadın'ı Duras 1969 Nisan'ında yazdı ve bu yapıt aynı yıl onun bütünüyle kendisinin çektiği ilk film de oldu. Ritüelini tanımadığımız bir seremoniye benzeyen bu sıra dışı roman-senaryonun akışını yine de büyülenerek izlemekten alamıyoruz kendimizi.
134 sayfa
Kasım2011 tarihinde, MonoKL tarafından yayınlandı