Haytimizin gercekleri ve kadin olmanin zorluklariiii.....bildigimizi guzelce yansitilmis...son zamanlardaki gerecklerede kucuk dokunuslar.
okuduğum ilk yekta kopan kitabı. parçalı anlatımıyla romandan çok öyküye yakın. kısa, kolay okunuyor, çabuk bitiyor. çok da satıyor herhalde. o kadar.
Yekta Kopan..hayatın içinden..akıp giden bir anlatım..
zorlanmadan okuyabileceğiniz kimi yerde tebessüm edip kimi yerde gözlerinizin dolmasına mani olamayacağınız sinir harbi yaşarken içinizi ısıtmayı başarabilen kısa bir roman..
Son zamanlarda okuduğum en iyi romanlardan biriydi.
Yekta Kopan'ın üslubuna bayıldım. Müzeyyen karakterini çok sevdim. Filmi çekilse on numara olur.
Müzeyyen ve O'nun noktalardan oluşan hayatı.Saniye kolu zamanı öğretmiyor. Yüzleşmemiz gerektiğini bildiğimiz halde yine birşey yapmıyoruz.
Uzun süreden beridir aglatmamisti okudugum hicbir kitap beni. Kendimden fazlasiyla izler buldugum, edebi doyum yasadigim, hos bir roman okudum bence.
Bir aile ve kadın hikayesi. Çok çarpıcı, çok sarsıcı bir hikaye değil. Ama beni etkileyen iki şey oldu; birincisi bir erkeğin bir kadının ağzından kadınların hayatını anlatması, ikincisi insanların kendinden/tanıdık bir şeyler bulabileceği bir hikaye olması. Bu benim demesem de, Müzeyyen'le hayatımız bambaşka olsa da detaylarda, o beklentilerde, kırgınlıklarda, kıskançlıklarda, umursamazlıkta tanıdık şeyler bulmak mümkün. İnsan bir paragraf okuyor ve evet bunun nasıl bir şey olduğunu biliyorum diyor. Kitabı bu yönünü sevenlerin Barış Bıçakçı'yı da seveceklerini düşünüyorum.
Kitabın kurgusu o kadar güzel ki... Sonunu göz yaşları içinde getirdim..tavsiyedir...okuyun..
Cerez niyetine, evde kaldigim gunde okuyup bitirdigim bi kitap. Tam dozun da ne cok bayik, ne cok agir. Baba-kiz, aile, kardeslik. Belki de en onemlisi ic catismalar. Bazen kenara kacmak, bazen mertce savunabilmek. Her seyden onemlisi sonun ben de yarattigi sok etkisi...
Yekta Kopan'ın ilk okuduğum kitabı.Basit bir aile dramını okuyucuya aktarışındaki ustalığı hayranlık uyandırıcı. İki kız kardeş Müzeyyen ve Çiğdem'in anne ve babalarının evlenmelerinden başlayarak , babaanneleriyle ilişkileri oldukça içten bir dille aktarılmış.Her satırı içinizde hissediyorsunuz.Müzeyyen ve Çiğdem'in birbirlerine bakış açılarını gayet başarılı bir şekilde okuyucuya yansıtmış yazar.Bazı bölümlerde kadın karakterler yerine erkek karakterlerin muhabbetine geçmiş yazar diye düşündüm açıkçası
Başladıktan sonra nasıl bittiğini anlamıyorsunuz. Cümlelerin uzun olmasına rağmen kelimeleri bir o kadar yalın. Oldukça akıcı bir üslupla yazılmış... Hiç sıkmadan okutuyor kitap kendini...
İçimi acıttı. Kendi dertlerimizle meşgulken diğerlerini görmek ne kadar zor oluyormuş. Allah kimseyi ailesiz bırakmasın temennileriyle okudum bu kitabı. Tavsiye ederim. Hem çok akıcı hemen bitiyor. Yazarın üslubu da çok hoşuma gitti. Diğer kitaplarını da merak ettirdi aile çay bahçesi bana.
Üstelik kitabın adı içeriğiyle inanılmaz örtüşmüş. İsimsiz olarak yazılmış olsaydı bu kitap ve ismini ne koymak istersin diye sorsalardı bana "aile çay bahçesi" derdim. Tek beğenmediğim yer kitabın sonuydu. Okumayanlar için bahsetmeyeceğim ama muallakta bırakılan şeyler hoşuma gitmiyor. Genel itibarıyla beğendim.
O tadına doyum olmaz bir şiirdi, ben taslak halinde bir roman...
Bir solukta okunacak uzun hikaye...
Müzeyyen, Çiğdem ,Özlem ...Her karakterde kendinizden bir parça bulabileceğiniz ender rastlanan güzel kitaplardan. Üslubu harikaydı; akıcı ,kolay ,insanı bunaltmayan türden. En çok Müzeyyen'i sevdim üzüldüm sevgisizliğine. Çiğdem'e nefret duyması , nefret duygusunun aşktan daha güçlü bir duygu olduğuna inanması sarstı beni. Kısacası güzeldi..
Kitabın isminden dolayı daha naif bir hikaye bekliyordum. Müzeyyen karakteri Hakan Günday karakterlerinden neredeyse farksız. Hatta kadın karakter için fazla sert tepkileri var. Daha anaç olmasını bekledim.
İnsanlarda ve kendimde nefret ettiğim şeyleri Yekta Kopan'dan duymak çok ilginçti, hem de yazarın Yekta Kopan olduğunu unutarak. Karakter tasvirleri ve tespitleri gerçekten çok çarpıcıydı. Anlatıcıyı konuştururken durduğu nokta ayrıca çok hoşuma gitti.
Müzeyyen'de de Çiğdem'de de kurulan karakter, bunalımları, seçtiği kelimeler her şey çok doğal geldi ve geçti okurken.
sevgisizliğin sürüklediği bir yerlere kaçan müzeyyenin hikayesi, ismi güzelliklerle bezeli demek... ve iki gergedanın öpüşebilmesinin imkansızlığında kardeşlik.
Kitabın ana karakteri Müzeyyen'e bir türlü ısınamadım. İçimi daralttı okurken. Konu anlatımı da bölük pörçük olunca zor bitirdim.
Beklentimin kesinlikle altında bir romandı sanki karmakarışık bir olayı özetlemek ister gibi ama pekde başarılı olamamış gibi daha fazla beklenti içinde olunmaması dahilinde bir yolculuk esnasında okunabilecek türden bir roman.