Son yıllarda okuduğum en güzel en dolu kitap. Ölmeden önce okunması gereken listesine kesinlikle ilk 5'e girer çünkü hepimizin yaşamını bir şekilde ilgilendiren yönetim sistemlerine gerçekçi ve uyandırıcı bir bakış. İnsan nasıl yönetilir, dil neden önemlidir, düşünce hangi duygularla etkileşime geçer gibi çok bir çok konuda harika bakış açıları var. Okuduktan sonra siyaste bakış açınızda bir değişiklik olacak muhtemel çoğunlukta olumsuz yönde olacak. Elinize alın ve yanınıza içecek depolamayı sakın unutmayın.
kitabın son kısmını daha farklı bekliyordum ama olsun böyle bir kitabı okumak güzeldi.
Bu kitabı ilk okuduğumda George Orwell'ın çizdiği dünyanın içinde yaşadığımız topluma ne kadar benzediğini görüp ürktüm. İnsanların tüm değerlerinin yok edilip 'parti'nin her şeyden önde olması, 'birey' olmanın yasak olması.
Okunması gereken kitaplardan biri. Biz, Cesur Yeni Dünya ve Fahrenheit 451 de diğer okunması gereken distopya örnekleri.
Kitabi ilk satin aldigimda yil 2002 falandi heralde sonradan 3 defa daha satin almak zorunda kaldim son okumakta en son alişima nasip oldu. Eger ilk aldigimda okuyabilseydim 10 puan alirdi benden ama equalubrium neon flux heleki V for Vandetayi izledikten sonra degisik olan bir şey yok izlenimine kapiliyorsunuz... ama 1984 de ilk baskisini yapan bir kitap icin yinede caginin cok ama cok otesinde olmus...
Başlı başına bir başyapıt.
Onu anlatmanın en iyi yolu ise mutlaka ama mutlaka okunması gerekenler listesinde olması gerektiğinin söylenmesi.
Sovyetlerin eleştirildiği iki kitabından biri olsa da günümüz devletleri ve medyası adına da birçok şeyler bulabileceğiniz bir kitap.
Fantastik , etkileyici , düşündrücü, yaşadığın hayatı sorgulamana yardımcı.İnandığın değerleri gözden geçirmedende yardımcı.Geşmişi kontrol eden geleceği kontrol eder.Şu anı kontrol eden geçmişide kontrol eder.
1984 bilim kurgu romanında ki teknolojilerle olmasa bile
günümüzde insanları izleme ve kontrol altına alabilme benzerliklerini gördükçe George Orwell romanına bir kez daha hayran kalmamak elde değil.
Yıllar sonra öğrendiğim gizli bir cemiyetin varlığı ile anlamına kavuşmuş bir eser. Hayır, bu bir ütopya değil , gizli gerçeklerin kendisi. Aytunç Altındal eserleriyle takviye yapılabilir ve izlenecek birtakım belgesellerle ütopik dünya tasviri gerçeklik temeline kavuşabilir.
Belki bu kitabı okumakta geç kaldım, ama yine de müthişti. Değerlendirmelerim blogda..
http://evdeyazar.blogspot.com.tr/2014/08/george-orwell-1984-kitab-ile-mide.html
''Yalnızca yarına değil,bugüne de ilişkin bir uyarı çığlığı.''Kitap için söylenmiş en etkileyici söz.Fazlasına lüzum yok kanısındayım.Puanım 8/10
Distopik dediğin zaman sayacağım ilk üç kitaptan biridir Bin Dokuz Yüz Seksen Dört. Çevirisi gayet başarılı. Orwell'in kurgusu ve anlatımı alabildiğine başarılı. Zihin yoran, yeri geldiğinde üzen; mutlaka okunması gereken kitaplardan.
Haddinden fazla başarılı.
Bu kitap üzerine 2 uyarlama film çevrildi. Çok iyilerdendir.
Ek bilgi olarak, sosyoloji bölümlerinde ödev üzerine okutulan kitaplardan birisidir.
Muhteşem bir eser.. Totaliter toplum düzeninin neliğini fantastik bir yolla bir yolla anlatan ve de bu tip topluluklarda en son kertede "ben"in yeri olmadığının tespiti ile sonlanan kemal seviyesinde bir eser..
Romanya'da Çavuşesku'nun yaptıklarını dinlediğimde aklıma direk gelen kitaptı Bin Dokuz Yüz Seksen Dört.
Bin dokuz Yüz Seksen Dört // Siyasi otoritenin iktidarını daimi kılmak amacı ile dünya iktidarları ile kurduğu savaş düzeni içinde düşünme yetileri yok edilmiş insanların tek düze yaşayışını anlatan bir kitap iktidarın ( iç partinin ) dediği herşeyin doğru kabul edildiği Büyük Biraderin Ölümsüz bir lider olarak kabul edildiği bölümleri başlı başına dünya da hüküm süren her türlü politik siyasi düzeni anlamak için yeterli kalıyor gelecek öngörüsü ve gerçeğe çok yakın bir kurgu yakın zamanda televizyon sadece verici değil alıcı görevi de görecek kurduğunuz her cümle takip edilecek davranışlarınız TV ekranından gelen komutlarla yönetilecek hayal değil basılmamış kitaplara ceza verilebiliyorsa Düşünmek şu vakitte bile suçsa gelecek şimdiden belli
Biz ve Cesur Yeni Dünya'yı okuduktan sonra 1984 okumak bana keyif vermedi. Neden derseniz, özellikle "Biz"in etkisini çok gördüm, yeniden çekilmiş filmler gibi oldu gözümde bu kitap. Herkese bu üç kitabı kronolojik sırayla okumalarını tavsiye ediyorum, sırasıyla; Biz (1920), Cesur Yeni Dünya (1931), Bin Dokuz Yüz Seksen Dört (1948).
muhteşem bir kitap, okumayanlar tarafından bir an önce okunması gerekenler listesinin en başına yazılması gerekir kanısındayım.
1949 yılında yayınlanan kitap yazarın hayal gücünün ne kadar güçlü olduğunu gözler önüne seriyor.Zaman ve mekana adeta başkaldırmış.Yazarın 47 yaşında hayata veda etmesi Sabahattin Ali'yi anımsatıyor.Aramızdan erken yaşta ayrılmış.
Bin dokuz yüz seksen dört ilk başlarda biraz sıkılabilirsiniz fakat ilerleyince yazar sizi kendi yarattığı dünyaya alıp götürüyor.Zamanı için ütopik gibi görünse de bir nevi günümüze ışık tutmuş .Kurgusuyla insanı hayrete düşürecek bir roman.Son zamanlarda okuduğum en etkileyici romanlardan biri.Kanımca maalesef dünya düzeni yazarın anlatmaya çalıştığı yönde ilerliyor.Kitap ütopyadan ziyade distopik.
İnsanı düşündüren,toplumun gidişatına dair bilgiler sunan,belki biraz korkutan zaman zaman bizi duygulandıran yer yer sinirlendiren karmaşık duygular içinde okuyacağınız ve bitirince etkisinde kalacağınız bir klasik.
Kısaca bin dokuz yüz seksen dört özel bir eser fırsatını bulursanız okumanızı öneririm.Son olarak harika çeviriden ötürü çevirmen Celal Üster'e binlerce teşekkür.
en sevdiğim ve okuduğum en iyi roman. yakın geleceğe yakın en iyi distopya romanı bence.
spoiler vermek istemiyorum içerikle ilgili ama 1 yıl önce okumuştum, okuduktan sonra gündeme daha farklı bakmaya itiyor kitap ve türkiye'de olan bir çok olayın aslında kitaba bir benzerin gerçekleştiğini görüyorsun. herkesin okuması gereken 3 5 kitaptan birisidir bana göre.
1984 romanı,George Orwel'ın içinde bulunduğu yönetim ve yöneticilere isyanıdır. Roman Günümüzde Dünyanın en gelişmiş ülkelerinden biri olan İngiltere'yi konu almıştır. Bundan da anlaşılıyor ki bu dünyada hiçbir ülke demokrasiye kolay bir şekilde geçmemiştir. maalesef her ülke demokratik rejimleri kurmak için ağır bedeller ödemiştir. Devletleri, insanlara benzetirsek nasıl ki her insan doğar, yaşar ve ölüyorsa her devlette doğar,yaşar ve ölür. Ama yine aynı şekilde her insan aynı şekilde aynı şartları da doğup, yaşayıp ölmediği için her devleti'nde doğuşu yaşayışı ve ölümü farklı oluyor. Bu romandan anladığım devletlerin demokrasiye geçmesi için baskının, öldürmenin, savaşın bu sürecin içinde yer alan en önemli unsurlar olduğunu anladım. Halbuki bu üzücü olaylar yaşanmadan da devletlerin demokratik rejimleri kurmaları mümkündür. Ama hiçbir diktatör hiçbir baskıcı yönetim tarih boyunca saltanatını,tahtını savaş olmadan baskı olmadan terk etmemiş ve gelecekte de böyle bir şeyin olmayacağı kesindir. Demokratik olmayan her rejimin demokrasiye geçmesi için bu savaş ve baskı süreçlerini yaşayacaktır. Ama bu süreçler aynı uzunlukta ve aynı şekilde olmazsa da bu süreçler yaşanacaktır.
O kadar gerçekçi bir anlatıma sahip ki kitabın son satırlarını da okuduğumda Winston'ın umutsuzluğuna ve umarsızlığına kapılmıştım. İki kere ikinin beş edebileceğine inanmış, ruhumda o acıları hissetmiştim. Kurgulanan dünya fazlasıyla ürkütücü. Bir an için Winston'ın gerçekten de bir şeyleri başarabileceğine, aslında her yerin izlendiği bir dünyada gizli kaçamak işler yapabileceğine hepimizi inandırıyor yazar. Fazlasıyla merak uyandırıcı ve her dönemde okuyucunun kendi iktidarından bir şeyler bulabileceği bir kitap.
Kurgu ne kadar muhteşem olsa da kapitalist bir düşüncenin sosyalizmi bir canavar gösterme çabasından başka bir şey değil. Dönemin antikominizm propagandası.
Uzun çok uzun sürdü bu ince kitabı bitirmem.
Görünen o ki ilerleyen zamanlarda e-kitap haline sık sık dönüş yapacağım da.
Yaşanan bireysel, sosyal olayları farklı bir pencereden bakarak anlamlandırma aşamasında adeta bir kaynakça gibi başvurulacak bu tür kitapları çok seviyorum ben.
Düşünülmesi mümkün olanı düşünmüş ve yazmış Goore Qwell. Winston'un düşündüğü gibi; dağınık düşüncelerini toparlayabilseydi,birinci dünya savaşından itibaren düşünen her kişi bu kitabı yazabilirdi.
Ancak salt ideolojilere, kişilere yöneltilmiş bir eleştiri gözüyle bakarsak kitabı küçümsemiş oluruz. Bu sebepten belkide kitabı okumak için en uygun dönem içinde bulunduğumuz dönem.
Mutlaka okumanız gereken bir kitap.
Bir büyüğüm kitabı okumak için geç kaldığımı ifade etmiş ti ama bitirince anladım ki çok geç kalmış sayılmam.