Türk filmi tadında bir aşk hikayesi..Aşkla aranız iyiyse üstüne birde yaralarınız varsa bir yerinden yakalıyor insanı. Ben altını çize çize okudum işte çizdiklerim :
Karşındakine benzemek değildir uyum kendini kaybetmeden karşındaki olmaktı...r
Aldatılan terkedilen birinin önce acısı mı yoksa yalnızlığı mı fark edilir?
Gözyaşı bilmez neden aktığını ama göz bilir neye ağladığını.
Beni sevmeyi unutma.
Ellerini tuttuğunda duyduğu huzuru, ona yeryüzünde verecek başka hiçbir insan yoktu.
İnsan kalbinden kaç kişinin gelip geçtiği değil, kimin hangi derinlikte iz bıraktığı önemlidir.
Gidende değişir kalanda. O yüzden kaldığı yerden başlamaz hiçbir ilişki değiştiği yerden başlar ve değişen hiçbir şey eskisi gibi olmaz.
Ne kötüydü bir bütün olarak yaşarken parça parça ölmek.
Birbirinin içine yerleşip , birbirinden haberi olmadan yaşayan, ancak ayrıldıktan sonra birbirine ne kadar bağlandıklarını fark eden insanların yalnızlığıydı aslında onlarınki.
İnsan kendinden çok fazla vererek sevince, kendinde sevilecek bir şey bırakmıyor muydu yoksa?
Sevdikleri gidince en çok neye alışır insan. Yok olmalarına mı; yokluklarına rağmen ayakta kalabilmelerine mi?
Hissedeceğim kadar yakın dokunamayacağım kadar uzaksın.
Öldür beni yaralı kalırsam özlerim.
Geçmiş iyi bir şey olsaydı geçmezdi.
Yaşamıyorsun sen bir başkasının hayatında ölmüşsün.
Ama bil ki her yerde değilsin, benim için her yer sensin.
Geçmişindekini unutamayan, en çok şimdisindekini aldatır.
Anı yaşamak la anda yaşamak aynı değildir.
Hayatın verdiği herşey için bizden bir şey aldığını öğrendim
Yaşıyor gibi değilde hayatta kakmaya çalışıyor gibiydim.
Senin hiç kalbine saplanan ama acısını ruhunun çektiği bir ağrın oldu mu?
Kitap gayet güzel. Evet kabul ediyorum fazla edebi cümleler var o beğenmeyenlerin sebebi tarzı olmaması. Ayrıca evet ortasından direk sona atlamış, çok bozuldum ona ama sonu her şeyi telafi etti. Bence 1 kez de olsa okunmayı hakedecek bir kitaptır.
Beğenilmeyecek kadar kötü kitap değil . Baştan az çok anlaşılıyor . Bukre ile başladım Kahraman Tazeoğlu'nu okumaya ve şuanda neredeyse bütün kitapları bitti .. Güzel ötesi :)
Okuduğum en gereksiz kitaplardan biriydi.İlk olarak yazar hayatında hiç kitap okumuş mu sorusu aklına geliyor insanın.Cümleler hiç profesyonelce kurulmamış(profesyonel olmasına da gerek yok ama en azından akıcı olabilirdi.).Hikayede çok basitti hiç bir farklı yanı yoktu.sanki kitabı 15 yaşında ergen birisi yazmış diye düşündürmüyor da değil.Kitabın sonuysa zaten hiç merak ettirmiyor.5.sayfada çözdüm sonunu.Yazarın araya aşkla ilgili felsefi sözler sıkıştırması da katlanılır gibi değildi.açıkçası hiç ama hiç beğenmedim.Okumamın tek sebebi de meraktı.Bu kadar çok övülmesini hala anlayabilmiş değilim.
KENDİNİZE BİR ŞEYLER KATMAK İSTİYORSANIZ YADA EN AZINDAN EDEBİ DEĞERİ OLAN BİR KİTAP OKUYAYIM DİYORSANIZ BU KİTABI KESİNLİKLE OKUMAYIN.SADECE BİR TAVSİYE...
Türk filmi tadında bir aşk hikayesi..Aşkla aranız iyiyse üstüne birde yaralarınız varsa bir yerinden yakalıyor insanı. Ben altını çize çize okudum işte çizdiklerim :
Karşındakine benzemek değildir uyum kendini kaybetmeden karşındaki olmaktı...r
Aldatılan terkedilen birinin önce acısı mı yoksa yalnızlığı mı fark edilir?
Gözyaşı bilmez neden aktığını ama göz bilir neye ağladığını.
Beni sevmeyi unutma.
Ellerini tuttuğunda duyduğu huzuru, ona yeryüzünde verecek başka hiçbir insan yoktu.
İnsan kalbinden kaç kişinin gelip geçtiği değil, kimin hangi derinlikte iz bıraktığı önemlidir.
Gidende değişir kalanda. O yüzden kaldığı yerden başlamaz hiçbir ilişki değiştiği yerden başlar ve değişen hiçbir şey eskisi gibi olmaz.
Ne kötüydü bir bütün olarak yaşarken parça parça ölmek.
Birbirinin içine yerleşip , birbirinden haberi olmadan yaşayan, ancak ayrıldıktan sonra birbirine ne kadar bağlandıklarını fark eden insanların yalnızlığıydı aslında onlarınki.
İnsan kendinden çok fazla vererek sevince, kendinde sevilecek bir şey bırakmıyor muydu yoksa?
Sevdikleri gidince en çok neye alışır insan. Yok olmalarına mı; yokluklarına rağmen ayakta kalabilmelerine mi?
Hissedeceğim kadar yakın dokunamayacağım kadar uzaksın.
Öldür beni yaralı kalırsam özlerim.
Geçmiş iyi bir şey olsaydı geçmezdi.
Yaşamıyorsun sen bir başkasının hayatında ölmüşsün.
Ama bil ki her yerde değilsin, benim için her yer sensin.
Geçmişindekini unutamayan, en çok şimdisindekini aldatır.
Anı yaşamak la anda yaşamak aynı değildir.
Hayatın verdiği herşey için bizden bir şey aldığını öğrendim
Yaşıyor gibi değilde hayatta kakmaya çalışıyor gibiydim.
Senin hiç kalbine saplanan ama acısını ruhunun çektiği bir ağrın oldu mu?
Tazeoğlu'nun okuduğum ilk kitabı. Keşke son olsaymış. Başarıyı bu kitapta yakalayıp diğer kitaplarda batırmış. Eğer Tazeoğlu'nu güzel hatırlamak istiyorsanız sadece bu kitabi okumalısınız...
Vasat altı bir olay örgüsü,havada kalmış bir son,ucuz kelime oyunları.. Aşktan yakınıp aşka koşan Bukre,Bukre'yi seven (!) ama aldatan Cem,Merve'nin fotoğrafını ayraç yapacak kadar ona aşık ama hikayenin sonunda dostu Bukre'yle büyük aşkla evlenen Selim.. Edebiyatın geldiği nokta bu olmamalı.Asıl üzüldüğüm nokta çok satanlar listesinde bunca zaman kalmış olması.Yazık,gerçekten zaman kaybı,hayal kırıklığı.sanırım Kahraman Tazeoğlu böylece bitmiştir benim için.
yavru kuş ve kuzu laflarından nefret ettim.
bir de selim çok itici geldi.
zaman ve para kaybı. ödünç almış olduğuma sevindim.
Olasılıksız adlı kitabın ardından okuduğum için mi bilmiyorum acayip sıktı çok basit geldi
Kahraman Tazeoğlu nun okuduğum ilk kitabıydı.Çok satan bir kitap olduğunu biliyorum ve buna şaşıyorum çünkü kitabın tamamen zaman kaybı olduğunu düşünüyorum.Ticari başarısı dışında hiç bir özelliği olmayan bir kitap. Ben beğenmedim...
Gerçekten hayal kırıklığına uğradım.. Öncelikle kurgusu çocuk masalı misali basitti.. Yazar her cümleyi 'çok çok çok güzel' yazmak için fazla çabalamıştı sanki..
Bukre'nin Selim'e kuzu, Selim'in Bukre'ye yavru kuşum demesi olsun, Selim'in sık sık ortaya çıkan filozof tavırları olsun o kadar canımı sıktı ki gözlerimi devire devire bir hal oldum..
Kısacası, yazara saygısızlık etmek istemem ama, kitabı hiç beğenmedim :( son sayfaya kadar okumamın tek nedeni yarım kalmamasını istememdi.
Hikayenin başından zaten sonunda ne olabileceğini kestirebiliyorsunuz ancak yine de okumak için kendimi zorladım. Zorladım diyorum çünkü liseli öğrencilerin aşk hakkında edebiyat parçalamaları oldukça yavan ve sıkıcıydı. Yani o kadar çok aşk hakkında kitap okudum ancak hiç böyle uzun uzun, pek bir anlam ifade etmeyen cümleleri okumamıştım...
Devamı:http://blogumabandim.blogspot.com/2014/02/bukre-kahraman-tazeoglu.html
popüler edebiyata yeni yazarlara olan ön yargı duvarımı yükselten bi yazar daha.. bu edebiyatsa klasikler dostolar viktor hugolar peyami safalar ne yapıyor.. :/ facebookta paylaşacak sözler daha ötesi yok.. edebiyat bu değil yazarlık bu değil kitap böyle olmamalı :/