ben çok zevk alamadım açıkçası...kitaptan beklentilerim daha yüksekti sanırım, herkes tavsiye edince...tamam akıcı bir kitap, bir arkadaşını dinliyormuşsun gibi hissediyorsun ama "eeeee yani" dedim bitince..
bu kitabın neden bu kadar büyütüldüğünü hiç anlamadım, ben şahsen okurken zevk almadım.
Rezil,Manyak,Lanet,Tip,Kıyak kelimelerinin;Vay canına,Tanrı aşkına,bittim buna ünlemlerinin sıkça tekrarlandığı başı sonu olayan bir kitap.Bir nevi zengin velet travması.Türkiye'de işler böyle yürümez.Okumayan çocuk yazın bir kaportacı yanına verilir zaten çocuğun aklı başına gelir.
Tabi çocuk gözünden bakması,büyüklerin olmak istediği gibi değil onlara dayatıldığı gibi yaşaması küçük kahramanın sık sık midesinin bulanmasına neden oluyor.
Bu kitabı okumak istememin nedeni,kitabın ismi aslında.Neden Çavdar Tarlası?
Bunu kitabın 162. sayfasında anlayabiliyorsunuz.
"Her neyse, hep, büyük bir çavdar tarlasında oyun oynayan çocuklar getiriyorum gözümün önüne. Binlerce çocuk, başka kimse yok ortalıkta- yetişkin hiç kimse, yani- benden başka. Ve çılgın bir uçurumun kenarında durmuşum. Ne yapıyorum, uçuruma yaklaşan herkesi yakalıyorum; nereye gittiklerine hiç bakmadan koşarlarken, ben bir yerlerden çıkıyor, onları yakalıyorum. Bütün gün yalnızca bu işi yapıyorum. Ben, çavdar tarlasında çocukları yakalayan biri olmak isterdim. Çılgın bir şey bu, biliyorum, ama ben yalnızca böyle biri olmak isterdim. Biliyorum, bu çılgın bir şey."
Kısaca küçük kahraman babası gibi avukat abisi gibi yazar olmak yerine Çavdar tarlasında çocuk yakalayıcısı olmak istiyormuş.
Kitabın sonunda "eee? Ne anlatti ki şimdi bu yazar?" Dedim. Bir ergenin hayat felsefesi pek de sarmadı beni.
Rahat okunabilen sıcak samimi bir kitap bu arada salingerin numarasını bilen var mı
Kitaptan şöyle bir alıntı yaparak ne düşündüğümü anlatayım;
"Bir kitabı okuyup bitirdiğiniz zaman, bunu yazan keşke çok yakın arkadaşım olsaydı da, canım her istediğinde onu telefonla arayıp konuşabilseydim diyorsanız, o kitap bence gerçekten iyidir."
Ve ben Çavdar tarlasında Çocuklar kitabını okuduğum sıralarda ah keşke Mr. Salinger ile konuşma fırsatım olsaydı felaket kıyak bir insandır kesin dedim :)
Açıkcası hiç elime alıp okumak istemediğim bir kitap oldu benim için. Kitabın genel olarak dili bana hitap etmedi.
Üslübüna hayranım öyle ki daha ilk birkaç cümlede ''budur be'' dedirtmişti bana.
Yatılı okuldan atılan -muhtemelen zengin- bir veletin eve dönüş hikayesi bu. Hikayede çok bir numara yok zaten, ama üslup bambaşka. Bir ergenin -ki rocker ergen kızlar(17-20 arası) hep favorim olmuştur- hayatı, insanları yorumlayışını okuyorsunuz.
Tabii sanmayın ki ergen diyerek karakteri aşağılıyorum. Aksine Holden fazlasıyla övgüye değer bir karakter. Bu adamı ergen bunalımı bunlar ya diye yorumlayan ebeveynler gördükçe o ergenlerin nasıl olup da birer seri katile dönüşmediklerine gerçekten şaşıyorum. Bir ailenin çocuğunu anlayamadığı dönem normal bir dönemdir ama anlamadığı halde anladığını sandığı dönem, işte tehlikeli olan odur. Holden' ın söyleyecek bir şeyleri var, ve söyleyecek şeyi olduğunu iddia eden, bu yüzden dinlenilmeyi bekleyen onca 'olgun' insandan çok daha ciddi şeyler söylüyor Holden. Ve bunu Salinger' ın benzersiz sıradışı üslubuyla yapıyor/yaşıyor.
Salinger benim dürüst yazarlar kategorime dahil bir adam. Vıcık vıcık, içi boş sevgi cümlelerine, edebi bir kriter sanılan anlamsız benzetmelere zerre yer yok Salinger' da; sorgulama var, çırılçıplak bir gerçeklik var... haliyle mecburen de sert oluyor böyle olunca. Sert bir yazar Salinger ve sert bir kitap bu kitap ama aynı zamanda da komik. Hani neden bu kadar önemli bu kitap diye düşündüğümde bu üç unsuru veriyorum kendime cevap olarak; çok gerçek, çok sert ama aynı zamanda komik.
Kitabın ana kahramanı Holden' dır ama bence asıl kahraman Phoebe isimli küçük kız kardeştir.
--spoiler--
hayvanat bahçesine gitmelerini anlatan pasajı tekrar tekrar okuyabilirim.
--spoiler--
John Lennon' u öldüren Mark David Chapman' ın cebinden bu kitabın çıktığı rivayet olunur. Şu ana adını hatırlayamadığım bir Mel Gibson filminde de geçer bu kitap. Eğer ''tüh sana o diziyi mi izliyorsun'' demeyecekseniz, Güneşi Beklerken isimli dizinin de bir sahnesinde elemanın bir bu kitabı okuyordu.
Dip Not: Vallahi annem izliyor, denk geldi de baktım. :)
Öyle güzel tespitler, öyle tatlı göndermeler vardı ki cidden çok güzeldi...
Tavsiye ederim...
http://morayrac.blogspot.com.tr/2012/06/j-d-salinger-cavdar-tarlasinda-cocuklar.html
Bu kadar çok merak edip de okuduğumda beni bu kadar çok hayal kırıklığına uğratan bir kitap olmamıştı..
mel gibson ve julia roberts ın oynadığı ünlü komplo teorisi filminde çokça geçen (gönülçelen) kitap gerçekten okunmaya değer