Kahperengi
Hande Altaylı
En Son Değerlendirmeler
Yazarın okuduğum ilk kitabı. Açıkçası ön yargı ile başlamıştım ancak okudukça ne kadar yanıldığımı anladım. Bence de arka kapak açıklaması yetersiz kalıyor. Sizi etkisi altına alacak ve bir çırpıda bitireceğiniz bir kitap. Şahsen ben 2 günde bitirdim :)
Sürükleyiciydi ama okudum ve bitti yani üzerine düşünülüp insana çok birşey katan kitaplardan değil.
Kurgusu çok başarılı diğer iki kitabı (maraz ve aşka şeytan karışırdan )sonra harika
Romanın arka kapağının yeterli olmadıgını düşünüyorum sıradan bir kitap olarak aldıgım ''kahperengi'nin''
beni bu kadar etkileyebilecegi aklımın ucundan geçmezdi... Kitap beni o kadar çok etkiledi ki kendimi olayın içinde yaşananları sanki kendim yaşamış hissettim.Karakteri hayatınızdaki insanlarla o kadar bagdaştırıyorsunuz ki dönüp birde onlara bakma gereksinimi hissediyorsunuz...
Akıcı bir dil ,sürükleyici bir konu o kadar gerçek o kadar heycanlı ki bir oturuşta sıkılmadan bitirebileceginiz ve bir sonra ki sayfayı çevirdiginiz de nolucak dediginiz bir kitap..
Basit gibi görünen kitap belli bir dönemin iki farklı zamanını kullarak yazılmıştı her bölüm öyle bir yerde kesiliyor ki kitaba devam etmeden duramıyorsunuz..
Her sayfasında ayrı bir heycan ,üzüntü yaşadım okulda ,otobüste ,ders aralarında elimden düşüremedim soluk soluga okudugum 'KAHPERENGİ '' adlı kitabı gerçekten çok başarı buldum Hande Altaylı'nın okudugum ilk kitabıydı fakat digerlerini en kısa sürede temin edip okuyacagım benim yazar listemde 1.sıraya yükseldi okuyan herkesin zevk alıcagını düşünüyorum...
Konusuna deginicek olursak ;
Narin'in yaşadıklarına o kadar üzüldüm ki kendimi onun yerine koydugumda ben nasıl dayanabilir diye düşünmeden edemedim..Narin'in yaptıklarını ayakta alkışladım Şişko Necati ah ah o olmasa naparlardı ..
Narin'in gidişi yeni bir hayatın başlayıcı ...
Kitabı kapattıgınızda göz yaşlarınıza hakim olamayacaksınız İyi okumalar dilerim : )
aşka şeytan karısır'dan sonra bu kıtap bana saheser gıbı geldı ne yalan soyleyeyım..hande altaylı bu kıtapta dılını,tasvırlerını,kelımelerını bıle gelıştırmıs bence.hala vasatın bı ustu yınede..ama ben bıkac gunde bıtırıverdım kıtabı.bırde kafamı yormadıgı,benı rahatlattıgı ıcın sevıyorum boyle kıtapları..
Beklediğimden güzel çıktı. Kısa bölümler halinde yazılmıştı ve sürükleyiciydi. Yaslıhan bölümleri İstanbul'da geçen sahnelere göre daha sahici ve etkileyiciydi. Kurgudaki vahim hatalar ve finalin zayıflığı kitabın en olumsuz taraflarıydı...Kurgudaki hataları ve diğer şeyleri şurada yazdım: http://kitapnot.blogspot.com/2012/06/kahperenginden-tonlar.html
Bir solukta okudum, Merhamet dizisini kitabın uyarlaması olduğunu da, ben okurken kitabı inceleyen bir arkadaşımdan öğrendim. Dizinin de bir kaç bölümünü izledim. Şimdi ne olacak, sonunda ne olacak, Narin ne yapacak diye diye heyecanla hemen bitireceğinizin garantisini veriyorum.
Hande Altaylı tam bir metropol hikâyesi anlatıyor bize. Tabii küçük kasaba sıkıntısının izleri de var bu hikâyede… Geçmişten de gelse, o izler de seziliyor hikâyede. Ve büyük bir aşk var. Karşı konulmaya çalışılan, direnilen ama vazgeçilemeyen. Okuru kendine sımsıkı bağlayan, ustaca kurgulanmış, günümüze ait bir roman Kahperengi.
Aklımda kalıcılık kazandırıyordu. Sevdim Tavsiye ederim
Bu kitabı bu kadar geç okuduğum için açıkçası kendıme kızdım..
Beni bu kadar etkileyici hiç düsünmedim bu kitabın.
Akıcı bir dil,sürükleyici bir konu.Farklı dönemlerde yazılan bu kitapta hiç bir şekilde kopukluk yaşamıyorsunuz.
Narin,karakteriyle kitap boyunce birlikte yaşıyorsunuz.Bazen düşünüyorsunuz ''Acaba ben bu şekilde yapabilir miyim ya da bu şekilde göğüs gerer miyim diye.
Sevgisiz bir ortamda dayak yiyen Narinin başından geçen olaylar sillesinde kendinizi kaybediyorsunuz.Kitap boyunca bir taraftan anneye bir taraftan babaya kızacaksınız.Oh be babadan kurtuldular dediğiniz an abi çıkıyor karşınıza bu sefer ona sinir olmaya başlıyorsunuz..Ama herşey inat Narin hayallerinin peşinden koşmaya devam ederken kardeş olmak için illaki karındaş olmamamın gerektiğine inandıgınız bir karakter dahil oluyor kitaba Deniz.Bence herkes Deniz gibi bir arkadaşa sahip olmalı diye düşünüyorum..
Kitabı bitirince şunu düşünüyorsunuz.Aslında hepimize ait bir bölümün yazıldığını fark ediyorsunuz....
Kahverengi gözleri olan bir kadın ve bir erkeğin göz rengini tanımlamak için kullanılmış Kahperengi.
Konu çok bildik ve tanıdık. Okuması çok kolay bir kitap iki akşamda bitti. Kenar mahallelerin kavgalı dövüşlü aile kavgalarından İstanbul'un zengin gençlerinin gece hayatına uzanıyor. Kitap uzun ve karmaşık değil.
Kitabı okurken sinir oldum bu kitabın adı Kadının Haysiyeti Yok olmalıymış. Ben aşığım çok aşığım diye sünepe olan Narin'in durumu sadece genetik ve görerek öğrenme durumu... Fırat karakteri tek kelimeyle mahallenin köşebaşlarında duran adi mahalle delikanlılarından.
Kitaptaki en güzel karakterler acısına merhem olan Narin'e sahip çıkan Deniz karakteri ile sarhoş bir zengin bebesi iken olayların ortasında kendini bulan ve toparlanan Atıf karakteri.
Öncelikle okuduktan sonra bunu yazacağım şöyle yazacağım dediğim her şeyi unuttum. Kalıbımı basarım ki hödö zöt isimli bir ingiliz bu kitabı yazsaydı gerek ülkede gerek dünyada daha büyük bir etki yaratırdı. Hani bazen canınız sıkılır çok uzun zaman önce aldığınız kitap size kitaplığınızdan göz kırpar sonra hiç bitmemesini istersiniz, ne hikmetse kendinizden, ailenizden, arkadaş çevrenizden birşeyler bulursunuz o sizi çeker, içine içine çeker ve bırakmaz Karakterlere küfredersiniz, acırsınız ağlarsınız. Aslında küfürleriniz o karaktere değil, o karaktere çok benzeyen hayatınızda ki figüranadır. Recep mi suçludur, kara hatice mi narin mi ? insanlar nasıl sapıtır, neden doğar nasıl ölür ? Neden en büyük kazıkları çevremizden yeriz ? bu soruların çevresinde o kadar güzel bir olay örgüsü kurulmuş ki. ''sığ'' anlatımı, aşırı gerçekçi kahramanları, böylesi oluyormuş mu ? yuh artık diyeceğiniz olaylar, aslında karşı komşunuzun bile yaşamış olabileceği olaylar. Ayrıca ''merhamet'' dizisinin kitabıymış ya izlememe karşılık ordan burdan görmemle narini özgü namal fıratı zatı şahsın adı neyse o herkesi o karakterlerle canlandırdım yani bunu ister istemez beynim kendi kendine yaptı ve noldu biliyormusunuz. kitap ÖLDÜ.
http://kitapasigi.blogspot.com/2013/04/kahprengi-hande-altayl.html
Beni çok şaşırtan bir kitap oldu. İyi olmasını bekliyordum ama harika bir kitap beklemiyordum açıkcası. Beklediğimin çok çok üstündeydi. Ayrıca ilk defa bir Türk yazarın kitabını çok beğenmenin mutluluğunu yaşıyorum :D
Kahperengi problemli bir ailede büyüyen Narin'in o aileden, aşkından sıyrılıp yeni bir hayata başlamasını ve yeni hayatında kaçtığı eski hayatıyla yüzleşmesini anlatıyor.Diziyi izlemeye daha önce başladığım için kitabı okurken de sürekli kıyaslama yaptım. Kitap diziye göre çok daha güzel.Çünkü dizinin uzaması için birçok değişiklik yapılmış ve bu dizinin basit bir konuya sahip olmasına neden olmuş.
Karakterlerin kitaptaki ve dizideki halleri çok farklı. Narin kitapta mavi gözlü ve biraz daha pasif biri. Fırat ise serserinin teki. Dizide ise kahraman gibi gösterilmiş. Gerçi böyle yapmalarını anlıyorum. Çünkü izleyici karşısında kahraman birini bekliyor.
Anlayacağınız kitabı okuduğuma pişman değilim.Keşke daha önce alsaymışım.
Beğenerek okuduğum ve tabiki yazarın okuyucuyu yönlendirmesi olmasa kitabın daha da ilgi çekici olacağına inandığım eserlerden biridir. Sade, basit okunulabilir diliyle ve güzel bir hikayesiyle dikkatimi çeken bir kitap oldu. Birçok yerinde hüzne yer veren Altaylı , bazı yerlerinde okuyucuyu etkilemeyi de kesinlikle başarmış.
Dikkat çekici demişken ,beğendiğim ve bu kitap için ; "yeter de artar bile" dediğim 2 cümleyi paylaşmak isterim ;
"Yalnızlık tek başına kalmak değil, tek başına kalmaktan kaçmaya çalışmaktır."
"Görmek için ölüyordu,ölmemek için görmüyordu''
açıkcası pekte edebi değere sahip bir kitap olarak düşünmüyorum. okunsa da olur okunmasa da. Okunmaması kayıp değil.
Hande Altaylı'nın en keyifle okuduğum romanıdır. Narin karakterinin başarı hikayesi okuyanı mutlu ediyor. 'Merhamet' dizisiyle beraber magazinsel bir değer kazanmıştır. Ara ara diziye göz gezdirdiğimde aaaa bunlar da kim kitap çoktan bitti üstüne senaryo yazmışlar demekten kendimi alamıyorum...
Dizisinin hayranı olarak kitabı da çok beğendim ama diziyle tutarsız yerleri hayal kırıklığına uğratmadı değil mesela Babür ama o da devede kulak kaldı tabi ki.Hele ki dizide olup kitapta da yer alan o ufak ayrıntılar gülümsetti sonu basit kalmış sadece ama yine de harikaydı öğlen başlayıp akşam bitirdim.
Tavsiye edilir.
Çok güzel, çok ilginç, çok sıradışı diyemem ama okumaya değerdi. Oldukça akıcı bir kitaptı. Zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz bir bakmışsınız kitap bitmiş. Dili de iyiydi.
Hande Altaylı'nın kitaplarını çok seviyorum. Kahperengi de bir çırpıda okunan, çok da güzel kurgulanmış bir roman...
Kitap bir günde bitti. Sürükleyici, akıcı, insanı merak ettiriyor ama çok dolu bir kitap değil. Hatta dizinin duyguları ve ilişkileri yansıtmada daha başarılı olduğunu düşünüyorum. Kitapta insanlar sürekli bir yerlere gidiyor, bir kararlar alıyor ama neden-sonuç ilişkisi zayıf.
Yazarın diğer kitaplarını gözü kapalı bile alabilirim.Başarılı ve sürükleyici bir romandı.
Bu kitapla ilgili söyleyeceğim o kadar çok şey var ki aslında... Nereden başlasam bilemiyorum...
Öncelikle belirteyim yazarın okuduğum ilk kitabıydı ve çok beğendim.
Dili oldukça sade, arada öyle cümleler var ki kendinizden satırlar okuyorsunuz...
ve yazarın bakış açısı çok gerçekçi; bir şeyleri romantizm maskesi altına gizlememiş, aşkı arkasına saklanılan bir mabet haline getirmemiş. Gerçi kitaptan aklımda son kalan şeylerden biriydi aşk... Çok daha başka sorgulamalara itiyor kitap insanı.
'Ne gibi' dediğinizi duyar gibiyim, şöyle ki:
Aile olmak ne demek diye durup düşündürüyor...
Aynı çatı altında yaşayıp, aynı çaresizliği paylaşmak aile olmaya yeter mi...
Kitaptaki geçmişe dönüşler en çok etkilendiğim bölümlerdi.
Moskof Recep'le Kara Hatice'nin mutsuz evliliği, aile içi şiddet, yoksulluk, kenar mahallelerin tanıdık çaresizliği...
Belki çok bilindik şeyler ama gerçek şeyler de aynı zaman da...
Mehmet, Narin ve Şadiye... Üç kardeş... Üç farklı karakter...
Büyüdükçe babasına benzeyen Mehmet; gözyaşı hep hazırda bekleyen kendi gölgesinden bile korkan Şadiye ve etrafındaki tüm olumsuzluklara rağmen kendi gerçeği için savaşan Narin...
Bir de lacivert montlu çocuk var ki, yıllar sonra bir hayalet gibi geçmişin sancısını sürüklüyor ardından.
Ve Deniz... Kardeş olmanın kan bağını şart koşmadığının en güzel örneği...
Kitabı kapattığınızda ya Deniz gibi olan dostunuz gelecek aklınıza, öyle bir dostunuz yoksa da olmasını dileyeceksiniz canı gönülden.
Geçmiş ayağımızda sürüdüğümüz paslı bir prangadan farksız aslında... Bunu bir kez daha anımsattı bu kitap bana. Ardında bıraktığını sandıkça aynı acının kollarında bulman kendini, bu yüzden belki de. Geçmiş takılı kalıyor bazen, bir yerde; geçemiyor...
<<< Hayat engebeli olmaktan çıkıp engebenin kendisine dönüştüğünde, dönebilmek için dünyayı dolaşmanız gerekir >>>
Ben dizisini izledikten sonra kitabı okumuştum, tabi bu büyük bi hata oldu çünkü yavan geldi. Oynandığı kanal herkesin biliceği gibi , her uyarladığı dizide asıl kaynağından aşırı sapıyor, uyarlamakta değişim mübah tabi ama mesela cep telefonu olmayan dönemi anlatan bi romanın dizisinde gırla telefon vardı...
Yani illaki, ilk kaynağı okuyup diziyi filmi öyle seyretmeli bence. Sezen aksu' nun kavaklar şarkısını o dizide öğrenmiştim hala dinlerim. Genelde kitap diziden-filmden güzel olur, bu sefer dizi kitaptan güzel olmuş
Normalde okumayacağım bir türde olmasına rağmen arkadaşımın ısrarlarına rağmen okudum ve kesinlikle pişman olmadım. Çoğu okuyucu gibi Türk yazarlara karşı önyargılarım var fakat Hande Altaylı'nın kalemini çok başarılı bulmamamın yanı sıra konu biraz eski Türk filmlerinden alınmışa benzese de tahminler konusunda yanıldığım zamanlar da oldu. Kitaba beş de verebilirdim pekala fakat o kadar güçlü bir karakterin bir erkeğe karşı koyamaması bana oldukça komik ve saçma geldi. Kitabın bu kısmını atarsak oldukça güzeldi fakat dediğim gibi, kızın kendisinden beklenmedik bu zayıf davranışı ve erkeğin aşkına inanmayışım bu kitabın eksi yönlerinden.