Bir solukta okumustum,, sonra filmini izlemek istemis yarida biraktim ,,, o guzel kitabi o goruntulerle kotulestirmek istemedim hafizamda!!
Bu kitaptan sonra okuduğum bütün aşk romanları yavan gelmeye başladı. Üstat döktürmüş.
Sayfa sayfa duygu durum değişikliği yaşıyorsunuz umut veriyor size devam etmek ya da orda öyle bitirmek için.
Bir yazarın bir kitabının çok büyük ün kazanması bazen yazar için ve yazarın diğer kitapları için dezavantaj olabiliyor.Böylesi durumlarda belki de okur kendisini,normal şartlarda beğenmeyeceği bir kitabı yaratılan algılar ve çevrenin beğenme baskısı yüzünden kitabı beğenmeye şartlandırıyor.Okur yine benzer nedenlerden dolayı popüler kitabın yazarının diğer kitaplarını okurken bu sefer aynı tadı almamaya şartlanıyor.Gabriel Marquez,Yüzyıllık Yalnızlık kitabı ve diğer kitapları arasında yine böyle bir ilişki söz konusu.Eğer Marquez Yüzyıllık Yalnızlık'ı yazmamış olsaydı bu kitap Yüzyıllık Yalnızlık kadar ün kazanmış olurdu.Kırmızı Pazartesi de yine aynı şansızlığı yaşayan bir başka Marquez kitabı.Her zaman Yüzyıllık Yalnızlık'ın gölgesinde kalacaklar ve her zamanda haksız ve yersiz değerlendirmelere maruz kalacaklar.Yorumları okurken üzülmemek elde değil.
Yarım asır boyunca sevdiği kadını takip eden bir aşık. Hayal ile gerçeğin grift bir şekilde önümüze serildiği bir şaheser. Yüzyıllık Yalnızlık ' ın gölgesinde kalmış ama bir o kadar okunası bir başyapıt
Her şeyin en ince ayrıntısına kadar anlatıldığı, diyaloğun neredeyse hiç olmadığı bir kitap; başlamadan önce bunu bilseniz yeter diye düşünüyorum.
benim nazarımda yazarın “yüzyıllık yalnızlık” romanın gölgesinde kalmış kitaptır. ne onun kadar ışıltılı ve yoğun ne de sürükleyici bir kitaptır kolera günlerinde aşk. aksine romanda bahsedilen her şey, her insan haddinden fazla ayrıntılı ve gerçekçi anlatılmıştır. hatta yer yer beni buhranlara bile sürüklemiştir bu durum. zira ne yaşıyorlarsa karakterler siz de onlarla beraber kıyıda köşede yaşıyorsunuz her duyguyu ve onlarla beraber yaşlanıyorsunuz kitabi okurken.
bu yüzden yüzyıllık yalnızlıkta yoğun ve neredeyse her sayfada hissedilen düş gücüne çok az rastladım bu kitapta. belki de haddinden fazla sevdiğim için yüzyıllık yalnızlığı onun tadında bir roman beklerken, bulduğum hayal kırıklığına uğrattı beni bilemiyorum.
yüzyıllık yalnızlıktan ayrı olarak düşünüp yorumlarsam eğer kolera günlerinde aşk’ı ki sanırım bi zahmet, sizi sıkmadan okuyabileceğiniz en iyi birkaç aşk romanı arasına rahatlıkla girer. aşk romanı demek de aslında haksızlık oluyor çünkü insana dair ne varsa, güzeliyle çirkiniyle hepsine yer vermiştir kitapta marquez. yazarın takıntıları olan yalnızlık ve yaşlılık yine bu kitapta da kendini fazlasıyla hissettiren öğeler. hatta dedim ya sizi de yaşlandırıyor okurken. neyse bunların dışında bir takıntısı daha var marquez’in bu kitapta o da sayılar. neredeyse her şeyi sayılarla anlatma huyu benim gibi sayılara takılan bir insan için gerçekten rahatlatıcı bir ayrıntıydı ve tabi her seferinde gülümseten bir ayrıntı.
Benim ilk Marquez kitabımdır. Hatta okurken baya sıkılmıştım ve kitap akıcı gelmemişti. Bana kalırsa akıcı olmamasının en büyük nedeni çevrilmiş bir eser olmasıdır. Yani çevirmen cümleleri uzadıkça uzatmasından kaynaklanmıştır. Ayrıca gerçekten de filmi kitabın yanında bir hiçtir. Film eserdeki betimlemelerden yoksun kalmış ve bazı olaylar yüzeysel anlatılmıştır. Bu yüzden de aklınızdaki karakterlerle filmdekiler uyuşmamaktadır. Ama okumanızı tavsiye ederim. Hatta yazarın Yüzyıllık Yalnızlık, Benim Hüzünlü Orospularım, Albaya Mektup Yok ve Kırmızı Pazartesi kitaplarını da okumanızı tavsiye ederim. İşte o zaman Marquez'in eserlerine ilham olan hayat kesitlerini bulabilirsiniz. İyi okumalar!
çoktandır okumak istediğim kitaptı, uzun zamandır aşk romanları okumayan birisi olarak bana iyi geldi açıkçası. aşk acısının, bir sevgiliyi bir ömür beklemenin ne kadar acı bir şey olduğunu anlattı bana. aşk acısını yaşamayan bilemez. kitapta fermina daza'ya ve babasına çok fena sinir oldum! kendisini bir ömür seven florentina'yı bırakıp, ona uygun eş olmadığı halde juvenal urbino'yu seçmesi sinirden öldürmeye yetti! dr. urbino fermina'yı aldatınca içimden "oh olsun sana!" çektim. teselliyi başka kadınlarda aradığı için florentina'ya kızamadım. sonuçta bunalımdaydı. kitap sonuna doğru daha da güzelleşti, fermina'nın hakaret dolu mektubuna bile kızamayan florentina'ya bir kez daha hayran oldum.
bu kitap gerçekten de okunası...
Marquez yine muhteşem bir dille okuru hayat, evlilik, aşk, bağlılık, sadakat ekseninde bir yolculuğa çıkarıyor...
Marquez 'in ilk okuduğum kitabı ve yanlış bir kitapla yazarla tanıştığımı düşünüyorum. Evet kitaptaki Ariza ve Daza arasındaki aşk güzel fakat kavuşana kadar arada geçen olayları çok beğenemedim. Kitabın adının neden bu ismi koyduğunu ise kitabın sonuna doğru anlayabildim. Yüzyıllık Yalnızlık 'ı okusam yazarla tanışmam daha iyi olacağı kanısındayım.
Yazarın Yüzyıllık Yalnızlık efsanesinin ardından bir hevesle başladığım ama aynı şiirselliği,tutkuyu, baş dönmesini göremediğim, kendi dünyasında, kendi kurallarıyla, ama aynı dik duruş ve tutarlılıkla, birazda eyvallahsız farklı bir öykü ve tarz. okumak isteyen sabrını hazırlayıp, yazarın eyvallahsızlığını hesaba katarak okumaya başlasın : )
Nerdeyse klasikler arasında yer alacak kadar ünlü bi kitap kolera günlerinde aşk. Kitap okurken benim için olmazsa olmaz dilidir. Gerçekten edebi yönden harika bir iş çıkarmış marquez. Ama konusuna gelince aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. İçindeki erotik anlatım tarzı, cinsel tasvirlerin çokluğu beni zaten irite etmişti. Sanırım yazarın tarzı bu çünkü yüzyıllık yalnızlıkta da bu şekilde bir anlatım tarzı vardı. Ama kitabın sonlarına doğru yaşlı bir adamın 14 yaşındaki bir kızla olan pedofilik ilişkisi beni iğrendirdi. Siz ne düşünüyorsunuz bilmiyorum ama ister edebiyat alanında ister dizi film sektöründe böyle olayların anlatılmasını aşırı yanlış buluyorum amacı ne olursa olsun. Kitapta bu durum öyle yanlış bir şeymiş gibi de anlatılmamış. Kitabın filmi çekilirken bunun iğrençliği farkedilmiş olacak ki kız üniversite öğrencisi şeklinde anlatılmış ama kitapta daha liseye yeni giden 14 yaşında bir kızı kendisi için büyüttüğünden bahsediyor karakter. Benim için bir sayfa da olsa kitabın bütün edebiliğini bitiren bir şey belki sizin için de öyledir. Kitaplarımı almadan önce bir çok siteden okuyucu yorumlarına bakıyorum. Bu konuyla alakalı hiç bir yorum göremedim ben görseydim de almazdım. Günümüzde çıkan herhangi bir kitap olsa arş-ı alaya duyrulurdu ama konu marquez olunca değişiyor sanırım:) neyse kendi bile isteye okuyana bir şey diyemem ama bence özellikle de lise çağındaki çocukların kesinlikle okumaması gereken bir kitap. Ben de kitap yarıda bırakmayı sevmediğim için bitirdim.