Kesinlikle fantastik bir maceradan öte bir kitap. Defalarca okunulması, üzerinde tartışmaların yapılması gereken kitap. Türk edebiyatının şaheserlerinden.
Bence zaman ve para kaybı,ne üslup,ne bilgi,nede kurgu;dilenciler isthibarat teşkilatını yok ediyor ,beynimmin hücreleri öldü,asıl sormamız gereken soru bu popüler kitapları kim belirliyor bunun üzerine bir kitap yazmalı,20-30 kelime öğrendim ve habire konstantiniye diyor.
Ardına "Şaheser" diye not düştüğüm kitaptır. Anar'ın dilinin tınısı ve akıcılığı beni benden almıştı okurken. Fantastik puslar içinde, bir gecede okuttu kendini. Türkçe'deki, zamanımızın en iyilerinden biri.
Kitabın her anında sanki hikayenin içindeymişsiniz gibi hissediyorsunuz. Farklı bir fantastik kurgu. Oldukça etkileyici ve merak uyandırıcı.
Aslında kitap hakkında hiçbir fikrim yoktu okumaya başlarken. Ne türünü biliyordum ne yazarını tanıyordum. İlk sayfayı okuyunca bir masalı andırdı bana ve hoşuma gitmeye başladı. Oldum olası sevdim farklı anlatımları. Kendimde pek düzgün tek düze cümle kuramadığımdan olsa gerek Kitap sanki eski bir Türkçeyle yazılmış gibiydi hani o pek anlamını bilmediğimiz türden kelimelerle. Bazılarının anlamlarını cümlelerde kullanılmasıyla çözdüm ve çözdükçe daha çok hoşuma gitmeye başladı.
Günlerden bir gün Uzun İhsan efendi bir atlas hazırladı. Puslu kıtalar atlasıydı bu ve bunu oğluna verdi. Daha sonra oğluyla yolları ayrı düştü ,başlarından bir çok olay geçti. tam birbirlerini bulmuşken Uzun İhsan Efendi yine bıraktı oğlunu ve gitti. Oğlu Bünyamin bir çok insan tanıdı. Dünyayı anlamaya çalışırken bir çok olayla karşılaştı ve her seferinde babasının hazırladığı bu atlası açıp kendine bir yol bulmaya çalıştı. Karşısına Ebrehe adında biri çıktı. Bu Ebrehe çok enteresan işlerle uğraşan bir adamdı ve bu işlerinde Bünyaminide kullandı. Kitabın en ilginç yeri ise bir kehanet aynasından bahsedilmesiydi. Peki bunca olay bunca karakter nasıl oluyor da onca farklı kelime ile bir araya getirilebilmiş inanın şaşırtıcı. Kitaptaki her bölüm olayın farklı bir yerinden başlıyor ve bazen içinde kayboluyorsunuz. En sonunda ise bunların hepsinin bir düşten ibaret olduğunu görüyorsunuz ve bir kez daha şaşırıyorsunuz.
Her Puslu Kıtalar Atlası okuru gibi ben de, okumayı seven herkes mutlaka İhsan Oktay Anar'ın kalemiyle tanışmalı diyorum.
http://beyazkitaplik.blogspot.com/2012/11/puslu-ktalar-atlas-ihsan-oktay-anar.html
Steampunk denilen bir tarz oluşturulmuş bu kitapta yada ben öyle sezinledim. Sayfalar ise ; rüzgarın esintisi gibi hissedilmeyecek bir ferahlık kadar arsızca ilerleyip geçti gitti. Anlamadım bitişine tanıklık edişime.
Düşünen bir adamı düşünüyorum ve onun kendisinin düşündüğünü bildiğini düşlüyorum. Ve buradaki birey düşünüyor olmasından var olduğu sonucunu çıkarıyor. Ortaya bir Descartes çıkıyor. Düşündüm de zaten görülen ve görülmeyen bütün düşler, karanlığın ta kendisi değil miydi ? :)
Öncelikle okuduğum en enteresan kitaplardan biriydi. Bunu çok net söyleyebilirim. Alışılagelmişin çok dışında zihni zorlayan ve kafa karıştıran bir yapısı var.
Kitabın başlarında olaya bir türlü dahil olamadım. Karışık bir yapısı var kitabın ne diyor ne anlatıyor bir konu bütünlüğü bir türlü oluşturamadım kafamda. Lakin okudukça o olayların birbirleriyle bağlantısı, o ilgi çekici hikayeler ve hiç akla gelmeyecek bağdaştırmalar beni içine çekti. Kitap o andan itibaren ilgimi çekmeye başladı.Yine de ilerleyen bölümlerinde de sürekli araya farklı hikayeler sokarak anlattığı için ara ara kitaptan yine kopar gibi oluyorsunuz ama İhsan Oktay Anar öyle güzel bağlamış ki bittiğinde hayran kalıyorsunuz.
Ayrıca doğma büyüme İstanbullu biri olarak o mekan betimlemelerine çok bayıldım. Ara sıra vapurla geçerken o kitapta anlatılan yerlerin tam karşında duruyor olması çok ayrı bir his.
Kitabı kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorum. Farklı yapısıyla Türk Edebiyatına farklı soluk getirmiş bir eser...
Bu kitabı anlatmak çok zor.
Birbirinden ilginç hikayeleri sürükleyici bir anlatımla okudum.Keyif aldım,bilgilendim.Bambaşka bir dünyayı tanıdım.
Osmanlı dönemi ve eski Türkçeye dair bir çok şey öğrendim.Ancak bu bir tarih romanıdır diyemem.
Gerçek olamacayak olaylarla hayalgücümü zenginleştirdim.Ancak fantastik roman olarak nitelendiremem.
Varlık,gerçek,hayal kavramları üzerinde düşündürdü.Hikayeye oldukça renk katan bu felsefik düşüncelere rağmen felsefe kitabı okudum diyemem.
Okurken sıkmayan,akıcı üslubu ile birbirinden renkli karakterleri,zengin kurgusu,bilgilendiren,düşündüren olayları ile güzel bir kitap okumuş oldum.
Akrabamın evinde kalırken kütüphanesinde rastlayıp 2 günde bitirdiğim kitap. İhsan Oktay Anar, çağdaşları arasında ayrıcalıklı bir yere sahip yazar bana kalırsa. Kitap içerisindeki olay betimlemeleri sizin kitaptan bir dakika bie kopmamanızı sağlıyor. Tavsiye ederim.
Düş, gerçek, kurgu, tarih, yergi, ilginç betimlemeler, garip karakterler...vs vs kitabın içinde yok yok. Tek düze kitaplardan sıkıldım diyenler için beyin yakan bir kitap buyurun...
"Yüzyıllık bir uykudan uyanan bekçi, yerinden doğrulup çevresine bakınca kendisini uyandıran kişiyi göremedi. Çünkü her taraf karanlıktı. Zaten görülen ve görülmeyen bütün düşler, bu karanlığın ta kendisi değil miydi?"
Yazar kafamdan geçen düşünceleri kağıda dökmüş sanki..
Hemencecik okunan bir kitap. Ama sonunda ne oldugunu anlamıyorsunuz. Belki de cok sey anlıyorsun,. Kafa karıştırıcı. Her koşulda okunur bence.
Elimde okuduğum başka kitaplarda olunca biraz okuması uzun sürdü. Baktım olmuyor Puslu Kıtalar Atlası sen özel bir kitapsın ve yalnız okunmalısın deyip elime öyle aldım kitabı. Kitabın öyle yerleri vardı ki sizi hayretten hayrete düşürüyor. Büyük Efendi'nin 'karşı hareket'i anlattığı bölüm inanılmazdı. Bu nasıl bir bilgi birikimidir. Kurgusu çok başarılı, dili akıcı bir kitap. Hala okumadiysaniz daha fazla bekletmeyin kitabı derim.😉
Çizgi roman haliyle 2.kez aynı zevkle okudum. Bu romanı kesinlikle çizgi toman olarak da deneyimleyin
Kurgusu peri masalları gibiydi , çok hoşuma gitti . Kitabın sonunda aklıma karıştıran nokta ise Bünyamın kimi uyandırdı ?
Dili kurgusu beni benden aldı. Bazı satırları dönüp dönüp okudum ve yazara hayran oldum.
Kitapta hayal gücünün sınırları zorlanarak güzel bir hikaye ortaya konulmuş. Kitaba girecek kahramanlar, yerinde, hikayesi ile birlikte olaya dahil edilmiş. Anlatım tarzı bir efsane anlatır gibi olunca da tadından yenmiyor.
Okumamış bir kişiye ne kadar anlatsanız da gerçekten anlatabilmek mümkün değildir bu kitabı. Çok farklı bir dilde yazılmış inanılmaz bir fantastik macera. Detaylı yorumumu blog yazımda okuyabilirsiniz http://bit.ly/PzRiWN
Ne olduğunu anlayamadığım karışık kurgusu ve diliyle çok sıkan bir kitaptı zor bitirmiştim.
Iste harika bir "buyuklere masallar"...Bayildim...Inanilmaz bir kelime hazinesi ve kendimi her daim icinde hissettigim gercekci tasvirler...Mitoloji, Dede Korkut Masallari, Binbir Gece Masallari, Karin Desen Jack, Oliver Twist vs gibilerinin bir karmasi ve anlatilan "bir gercek"! .... Tavsiye ederim....Onar"in ilk kitabiymis, kimbilir digerleri nasildir, hemen almali:)
bünyamin, uzun ihsan efendi, büyük efendi... karakterler oldukça ilgi çekici fakat kitabın dili karmaşık geldi. yazarın, kitabında osmanlı figürleri kullanmak istemesinden kaynaklıydı sanırım bu. anlaşılmaz kelimeler, sıfatlar, betimlemeler yüzünden kimi zaman olayı kaçırdığım oldu. aynı paragrafı defalarca okuduğum oldu.
eğer fantastik tür seviyorsanız bu kitabı da seveceksiniz. ama benim gibi fantastik türden uzak duruyorsanız bu kitap size göre değil.
gerçekten çok zekice yazılmış bir kitap dili harika bir kitaptan daha ne beklenir ki