Herkes her kitaba aşık olamıyor demek. Beni benden almadı, belki de beklentimi epey yüksek tuttum, bilemiyorum.
üst düzey turk romancılgının şanını yükselten bir roman..her kütap sever mutlaka okumalı..
İhsan Oktay Anar bana ilk kitabıyla Eski Osmanlı Yaşamını , düşleriyle , hayalleriyle sevdiren adam diyebilirim. İyi ki okumuşumu o kadar çok hakediyoki .
Her şey düşlerlerden ibaretmidir? Yaşadığın onca şey, tanıdığın insanlar.. Hikayelerin asıl olay kurgusuyla ustaca bağlandığı osmanlı döneminin insanlarının yaşayışından kesitler bulacağınız bir çırpıda okuyacağınız bir kitap
İhsan Oktay ANAR ile ilk tanıştığım kitap. dili sizi biraz zorlasa da inanın o dil sizi büyüleyecek ve kitabın içinde büyülenmişcesine dolaşmaya başlayacaksınız.
Agir dili olmasina ragmen oldukca surukleyici bir roman.
Yazar baslangicta birbirinden bagimsiz gibi gelisen olaylari ilerleyen sayfalarda zekice toparliyor, onemli karakterlerin akibetini belirsiz birakmiyor ve okuru tatmin etmeyi basariyor.
"Yasadigini sandigin hersey , senin gordugun düşlerden mi ibaret ?" sorusu ise kitaptaki gizemli olaylarin anahtari nitelinginde.
Müthiş ve çok yoğun bir kitap.Çok ince düşünlmüş,ince elenip sık dokunulmuş.Sizde zaten kitabı ince eleyip sık okuyarak anlayabiliyorsunuz.Türk fantastiğinin nadide eserlerinden.
Hayalgücü yüksek, Red kit ve Asteriks'te bulunan mizahın benzeriyle kurgulanmış, enfes bir roman.
ihsan oktay anar okuyucuyu resmen bir peri masalının içine alıyor ve bize hiçliği, kıyameti, acıyı, esrarengizliği, özenle seçildiği belli olan hikayeleriyle mükemmel bir düş dünyasına götürüyor.
yazarında dediği gibi "düşünüyoruz öyle ise var değiliz, bizler düşündüğümüz için hepimiz varız." diyerek descartes'e göz kırpması çok hoşuma gitti.
gerçekten bitmesin diye yavaş yavaş okudum ancak dil çok güzel olduğu için durduramadık efendim.
ayrıca dil üslubu yazarın gerçekten tarihe ve türk diline hakim olduğunu gösteriyor. çok naif kelimelerle karşılaştım. konusu ise "mehdi" ile ilgili deyim başkada sır vermeyim tadı kaçmaması için. :))
İhsan Oktay Anar'ın okuduğum dört kitabı içinde (suskunlar, amat, efrasiyabın hikayeleri, puslu kıtalar atlası) en iyi kitabı.
düş nerede başlıyor, nerede gerçeğe dönüşüyor bilinmez. hangisi düş hangisi gerçek. mükemmel kurgu.
"gördüğün her şey benim düşüncemden ibaret. bunu sakın unutma. zihnimle bütün olaylara yön verebilirim. eğer ister ve düşünürsem, şu gemiyi içindekilerle birlikte yok edebilirim."
Harika bir kitap. Masalsı anlatımı, değişik olay örgüsü, abartılı betimlemeler kısacası her şey süper diyebilirim. Kesinlikle okunması ve arşivlenmesi gereken bir kitap.
fantastik sevmeyen ben, bu kitabı çokça severek okudum.bazı yerler sıkıcı gelsede genel itibariyle güzeldi..
eğer sizden dedelerinizden ve ninelerinizden hikayeler okumayı seviyorsanız bu kitabı kaçırmayın derim...
bu arada binbirbereket ablayada üzüldüm :(
En sevdiğim yazar, en beğendiğim kitap bu kitapla ilgili her şeyi hatırlıyorum.İlk sayfada gözümde canlanan sahneyi unutamam ki bunu bir daha hiç yaşamadım hiç bir kitabı böyle hatırlamam. Kısacası bu kitap müthiş, harika, mükemmel, olağanüstü...
Dili beklediğim kadar ağır değildi. Hatta bir süre akıcı olduğunu bile düşündüm. O tarihi güzel anlattı. Ancak kendini tekrar etmesi. Her bölümde alaksız bir hikayeyle başlayıp konuyu ana karaktere bağlaması. Gözüme çarpan birkaç mantık hatası aldığım tadı yonttu.
Masal masal içinde çok çok güzel..
....'macera insanoğlu için büyük bir nimetti. Çünkü dünyadaki en büyük mutluluk, bu Dünya'nın şahidi olmaktı..'
Harika bir dil harika bir kurgu ve harika bir kitap.Adamım daha çok kitap çıkar
Yazıldığı döneme göre iyi bir eser olsa da benim için bekleneni verememiş bir sona sahip.
Okulda bu dönem Türk Denizcilik tarihi aldıktan sonra okuyunca daha bi zevk aldım sanırım mezun olduğumda bir kez daha o bilgi birikimim ile okurum.
İhsan Oktay Anar ile neden bu kadar geç tanıştığım için kendime bir hayli kızdığım kitap. Konuyu işleyişi, anlatım dili gayet iyi. Her bölümün başında bahsi edilen hikayeleri devam eden konuya bağlaması çok iyi. Normalde okuduğum kitaplar hakkında uzun uzun bahsetmeyi severim ama bu kitap için diyebileceğim tek şey, -nacizane- mutlaka okumalısınız.
"tui lucent oculi
sicut solis radii
sicut splendor fulguris
lucem donat tenebris" (*)
Dörtlüğünü görünce insan farklı bir dünyaya kapak açtığını fark ediyor. Puslu kıtalar atlası gerçekten okunulası bir kitap. her karakteri geçmişteki rollerini anlatıp hikayenin işleyiş zamanına ulaştıran yazar gerçekten takdiri hak ediyor.
Hayatı okumanın, dünyaya şahit olmanın maceranın kendisinden başka bir şey olmadığını fısıldayan kitap bize eşsiz bir macera sunuyor.
(*)''gözlerin
güneşin okları gibi parlak
aydınlatıyor karanlıkları
bir şimşek gibi çakmak çakmak''