hulyami, 742 adet değerlendirme yapmış.  (46/106)
Bizans'ta Bir Güzel
Bizans'ta Bir Güzel

7

Bu ay ki Harlequin Historical sayısının yazarı Carol Townend'in Bizansta Bir Güzel Orjinal adı Bound to the Barbarian'ın Goodreads puanı 5/3,33 benim puanım 5/3 Güzel bir romandı yazarın kalemini sevdim..Araştırdığımda üç kitaplık bir seri olduğunu gördüm..Bizans'ta Bir Güzel serinin ilk kitabıydı.. Birde İstanbul'da geçmesi kitap ile daha çok ilgilenmeme neden oldu.. Konusu oldukça ilginçti..1069 yıllarında yani orta çağ da geçmekte hikayemiz..Giritli bir çömlekçinin kızı Katerina ülkesini Normanların istilası yüzünden terk etmiş olan Saksonyalı bir askerin hikayesi idi.. O çağlardaki kadınların haklarının olmayışı mal gibi alınıp satılabiliniyordu ki..Prenseste olsa durum değişmiyordu..Bizans İmparatoru'nun yeğeni olan Prenses Thedora'ya çok sevdiği nişanlısı öldükten sonra Larissa Dükü Nikolaos ile nişanlandırılmıştı..Onun yanına götürlmek üzere Ashfirth Saxon görevlendirilmişti.Prensesin sığındığı manastırdan almak üzere mansatırun kapısına asakerleriyle birlikte gelmişti..Fakat Theodara'nın bu evlilikte hiç gönlü olmasa da amcasının isteiğini yerine getirecekti ama yeni doğurduğu bebeğini bırakmaya kıyamıyordu..Onunla olabildiğince çok vakit geçirmek istiyordu.. Birden aklına azat ettiği Giritli kölesi Katerina geldi.Onu yerine geçirebilirdi..Prenses olarak bir süreliğine yerine Katerina geçerse o da çocouğ ile ilgilenebilirdi..Ama hesaba katmadığı kumandan Ashfirth vardı..İmparotorun paralı askerlerinin kumandanı idi Ashfierth..Ülkesini terk ettikten sonra Bizans İmparatorluğunun emrine girmişti..Kendine yeni bir yaşam kurmuştu.. Katherina ise babası tarafından köle tüccarlarına satılmış Giritli bir genç kadındı..Ona ilk ihanet eden babası yzüzünde erkeklere hiç güvenmiyordu..Köle tüccarlarının eline geçtikten sonra ayakta dırması kolay olmamamıştı..Ta ki Prenses oTheodora onu satın alıp özgürlüğüne verene kadar..İşte bu yüzden Katherina prensese vefa borcunu ödemek istiyordu ama Ashfirth'in dikkatini çekmemeliydi.. Hesaba katmadığı kumandan ile arasında oluşan o muazzam çekimdi..Kumandan kendisinden çok etkilenmişti ve oda ona karşı boş değildi..Yolculuğu olaysız bir şekilde tamamlamak istiyordu..Ama bu o kadar kolay olmayacaktı.. Bu seriyi sevdim..Tavsiye ederim..

Sonsuza Kadar (Sequel, #1)
Sonsuza Kadar (Sequel, #1)

10

Sonsuza Kadar Judith McNaught, Orjinal adı Once and Always Gopdreads puanı 5/4.16 Bence puanı 5/5 hatta daha yüksek olmalı..Ne söylesem ne yazsam az gelir bu unutulmaz hikaye ile ilgili. Çocukluğun da inanılmaz şekilde kötü geçen normal bir insanın çekemeyeceği acıları çocukken çekmek zorunda kalan bir Dükün gayrimeşru oğlu olan Lord Jason Fielding..Kötü bir çocukluktan sonra başından geçirdiği kötü evlilik..Tek varlığı olan oğlu uğruna sürdürdüğü evlilikten sonra ,oğlunu kaybetmesi..Jason Fileding'i hayata bağlayan pek de bir şey kalmamış gibiydi..Yaşıyordu ama ruhu ve kalbi ölmüştü.. Onu ve hayatını kökünden sarsacak olan Sevgi dolu bir yuva da büyüyen özgür ruhlu güzel Victoria Seton hayatına bir domuz yavrusu ile kapısında belirene girip karıştırması ile Jason üstüne serili olan ölü toprağı ile yaşaması son buluyordu..Ah tabii ki Kara Panterimiz buna en başından itibaren karşı çıkıp direnecekti.. Bu hikaye de ikilinin kaderini belirlemede Charles Fielding'in yani Atherton Dükünün de büyük bir rolü vardı.. Onun hikayesi de çok anlamlı idi..Mazide mutluluğu elinin tersi ile tepip sevdiği kadının da hayatını sevgisizliğe mahkum etmişti..Sevdiği kadını para uğruna terkedince o da İrlandalı bir doktor olan Patrick Seaton ile evlenerek Amerika'ya göç etmişti..Bu sonsuz ayrılıktan çok ama çok pişman olmuştu....Katherine'nın mutsuzluğuna sebep olmaktan hep vicdan azabı duymuştu..İşte bunu bir parça olsun telafi etmek istiyordu..Bu da gayri meşru olan oğlu Jason Fielding'in hayatına sevgi katarak olabileceğine inanıyordu..Victoria ile tabii ki. Victoria'yı kendi kızı gibi bağrına basmıştı..Hem çok sevdiği yegane kadının kızı le oğlu evlenmesi omun geçmişte birleşemediği sevgilisi ile bir anlamda birleşmesi sayılırdı.. Bunun için her şeyi yapabilirdi...Yaptı da..Victoria'nın aşık olduğu ve beklemeye söz verdiği nişanlısının mektuplarına el koydu..Hasta rolü yaptı..Sonunda canı kadar sevdiği oğlu ve sevdiği kadının kızını evlendirmeyi başardı.. Geçmişte cesur olup elini tutamadığı kadının kızıydı Victoria Seton anne ve babası kazada öldükten Londra'da olan akrabalarının yanında kalmak için Amerika'dan kız kardeşi Dorothy ile birlikte gelmişlerdi..Annesi son nefesinde Atherton Dükü Charles Fielding ve Claremont Düşesi olan büyük annesinin ismini vermişti.Ama büyük annesi onu annesine çok benzediği için kabul etmeyince Charles Fielding'in evinde kalmak Victoria'ya düşmüştü.. Jason ilk başlarda ne kadar karşı çıkarsa çıksın bu yüreği büyük genç kızın evine geldikten sonra saçtığı ışık ile yaşamı aydınlanmaya başladığını görüyordu..Ne yaptısa ondan vazgeçemedi..onu bırakamadı...Aslında ilk kapısına kucağında domuz ile geldiğinden beri onu seviyordu..Bu sevgiyi kabul etmek iki taraf için zor da olsa ömür boyu sürecek unutulmaz bir aşka kavuşmak o kadar da kolay değildi... Her satırı duygu yüklüydü..Özellikle Victoria'nın babası tarafından aşılanan hayat felsefesi anlam yüklüydü ki bu Jason'ın o sertliği,duygusuzluğu ardındaki maskelediği sevgi dolu ruhunu görmesinde etkili olmuştu...Bunu görebilmek Victoria'ya sevdiği adamı kazanmasında büyük bir etken olmuştu..Gördüğünü değil ardındakine bak demişti babası..Başka bi erkeğe aşık olan karını ölünceye kadar sevmekten vazgeçemeyen Patrick Seaton..Belkide kendisi mutlulukla tanışamamıştı ama kızının mutluluğundaki ana zemini oluşturmuştu..Çünkü Jason'ın kabuğunu kırdıktan sonra gelen mutluluk sanırım herkese nasip olabilecek bir mutluluk değildi... Daha yazmak istiyorum yazabilirim de..Historical romanlarının kraliçesi Judith McNaught'un kalem gücü işte burada okudukça her satırda tekrar keşfediyorsunuz..Her okumamda sanki ilk defa okuyormuşçasına başka bir tat alıyorum romanlarında.. Hala okumayan varmıdır? Ama varsa çok şey kaçırıyorsunuz derim..Tavsiyemdir..Bir kez ve daima....

	Balayı
Balayı

8

Balayı Susan Elizebth Philips Orjinal adı Honey Moon Goodreads puanı 5/3,66 Benim puanım 5/4 Samimi olarak söylemek gerekirse beni bu kadar ters köşeye yatıran kitap okumamıştım..Daha önceki kitapları gibi yumuşak bir romans okuyacağımı tahmin ediyordum.Ama karşıma ufak tefek güçlü bir kız çocuğunun hikayesi çıktı.Onun başlarda çocuk halini kitap ilerledikçe de genç kızlığa geçişini izledim..Kesinlikle sıra dışı bir hikaye idi..Başlarda sıkıldığımı itiraf etmeliyim..Ama bazen okumanın o muhteşem hazzını hissetmek için sabretmek gerekir.İyi ki sabretmişim... Honey Moon kendisi yetim bir genç kız idi sevgiye o kadar açtı ki..Annesini kaybettikten sonra aradığı sevgiyi bulmak çok zor olsa da kendi küçücük kalbi çok büyük bir genç kızdı..Kuzeni için düşündüğü oyunculuk küçücük yaşta ona nasip oldu.Küçük yaştan beri omuzlarında olan aileyi bir araya getirme yükü oyunculuğa başiladıktan sonra daha da arttı..Aile olabilmek ve sevilmek için her şeye katlandı..Sevdiklerini şımarttı..Bazen dayanılmaz biri oldu..Ama çok yalnızdı sevmek sevilmek istiyordu..Onu seven insana canını bile verebilirdi..Ve karşısına çıkan iki erkeği de çok etkiledi..İkisi ile çok zorlu ilişkisi oldu..İkisini de çok sevdi ve sevildi..Kurgunun bütünlüğü çok güzeldi..Derinliği olan bir hikayedi.. Kitabın ismi Balayı'nın hikaye ile yakından uzaktan alakası yoktu..Honey hikayenin kadın kahramanını ismi idi..Yine de başarılı bir kitaptı bana göre.Susan Elizabeth Philips bu yazarı sakın es geçmeyin derim..Romans kitaplarının en güçlü kalemlerinden...Keşke eserlerini daha sık okuyabilsem..Tavsiyemdir...

Gabriel'in Cehennemi (Gabriel's Inferno #1)
Gabriel'in Cehennemi (Gabriel's Inferno #1)

8

İki kitaplık bir seri sanıyordum ama araştırmalarıma göre üçüncüsü de yoldamış..Goodreads Puanı 5/4,09 Benim puanım 5/4 Bu kitaptaki aşka ba-yıl-dım.... Başarılı kitaptı bana göre..Unutulmaz Dante Aligheri'den esinlenen alıntılarla taçlandırılmış bir eserdi..Çünkü romanımızın baş kahramanı bir Dante profesörü idi.. Gabriel Emerson küçük yaşta Richard ve Gracie tarafından evlat edinilmiştir..Çünkü o annesinin evli bir adamdan olan çocuğudur..Aile olarak ise Gracie ve Richard'ı görmüştür..Daha sonra gerçek babası ölünce ona çok yüklü bir miras bırakmış o ise geçmişten yaptığı hatalardan dolayı ailesine yardımcı olabilmek adına bu mirası kabul etmiştir.. Kitaptaki Dante Aligheri ise 13 yüzyıl ve on dördüncü yüzyıl başlarında yaşamış İtalyan Ozan,politikacı.. Diğer kahraman ise Dante ile ilgili öğrenim görmesi gereken bir öğrenci Dante ile ilgili yüksek lisans yapması gereken Julie Mitchell..İlk tercihi Harward Üniversitesi ama terslik ve imkansızlıklar Toronto Üniversitesine gitmek zorunda kalıyor..Yani Beatrice .. Yazar Gabriel Emerson'u Dante Ögrenci Julia Mitchell'i ise Dante'nin unutulmaz aşkı Beatrice ile özdeşleştirmişti.. Romanda Gabrel şeytanı Julia ise meleği temsil ediyor..Erkek kahramanımız geceleri sınırsız zevkler peşinde koşarken gündüzleri bir Kanada Torronto'da Dante profesörü...Çok yakışıklı ve karizmatik bir erkek..Julia ise bir melek kadar masum güzellikte bir genç kız..İkili birbirini adeta mıknatıs gibi çekiyor... İkilinin ilk karşılaşmaları Julia on yedi yaşında iken oluyor...Julia ve Gabriel'i yetiştirilmesine katkıda bulunan karı koca gerçek ana baba gibi benimsemişlerdir..Çünkü özellikle Gabriel'in geçmişte yaşadığı problemleri aşmasında gerçek bir anne ve baba gibi bir tutum göstermiş onlara sevgilerini vermişlerdir.. Gerçekte ikisinin de iki çocuğu daha vardır Scooth ve Rachel .... Rachel ile Julia çok iyi arkadaştırlar..Scooth ise geçmişte Gabrielle ile çok büyük çatışmaları olmuştur..Gabriel'in hatalarını onun davranışları yüzünden ailenin çektiği sıkıntıları hoş görememektedir.. Julia'nın çok mutsuz geçen çocukluğu neticesinde rachel sayesinde ona annelik yapan Gracie'yi tanıması büyük bir şanstır..Fakat Gabrelle ve Julia O elma ağacının altında geçen unutulmaz zamana kadar hiç karşılaşmamışlardır.. O unutulmaz karşılaşmada ikisi de . O yakınlığı ve sohbeti yıllar geçtikten sonra unutamamıştır..Julia ilk öpücüğünü o gece almış Gabriel'in kollarında uyuyakalmıştır..Ve O gecede Julia Gabriel'e umutsuzca aşık olur.Yıllarca onu bekler hatta bir gönül ilişkisi olur ama sonucu hüsran olmuştur... Aradan yıllar geçer ve ikinci karşılaşmaları ise çok çetin olur..Julia'nın öğrencilik kaderi Profesör Gabriele Emerson'un elinde dir..Julia çok kısıtlı bir olan maddi imkansızlıkları nedeni ile bir yılını nerdeyse kaybetme tehlikesi altında olur..Ayrıca Gabriel onu hatırlamamışsa da..Julia'dan etkilenir..Onunla karşılaşaya kadar hissetmediği bilmediği duyguları tadacaktır...Aşklarının her evresini okumak müthiş güzeldi.. Başlarda Gabrel'in tavırları beni çileden çıkarsa da sonradan Julia'nın kimliğini öğrenip ondan gittikçe daha fazla etkilenmeye başladıkça olan tavırları çok güzeldi..Ama bu yakınlaşmadan önce unutulmaz kavga sahnesine tutkunun catırtıları bariz şekilde hissediliyordu... Yazarın kalemini çok ama çok beğendim..Alın okuyun,yoğun duygular ile harmanlanmış bu kitabın kalınlığı gözünüzde incecik gelecek..Bundan eminim... Yine de çeviride bir takım problemler hissediliyordu.. Yine de bence okunmaya değer bir kitap tavsiye ederim...Okuyun ve bu güzel aşkı hissedin...Aşkın nasıl da yüceleştiğini görün...Evrelerini hissedin..

Savaşçı
Savaşçı

10

Orjinal adı Once A Warrior olan Karyn MOnk'in Savaşçı kitabının Goodreads Puanı :5/3,71 Benim puanım 5/4 Güzel ve dokunaklı bir hikaye idi. Baştan sona kadar severek okudum. Karşımızda yaralı bir erkek karakter vardı..Malcolm Macfane diğer adı ile Kara Kurt bir zamanlar binlerce kişiden oluşan orduyu yöneten efsanevi klan reisi.. Ama eski günlerini tabiri caiz ise mum ile aramaktadır.. Klanındakı kadın ve cocukların ölümünden sorumlu Malcolm Macfane vücudundaki savaştan kalma yaralar yüzünden cok aci cekiyordu. İste bu acilarinı alkolle boğmaya calismasi yuzunden klan reisliğinden kovulan bir savasci idi. Ondan yardim isteyen Arielle caresiz durumda tutunacak dal arıyordu... Babasından kalan efsanevi kılıca sahip olan hem onunla evlenme hakkına hem de klanın resi olacaktı..Daha önce Kara Kurt lakaplı Malcolm'dan yardım ve onunla evlenmesini istemiş olan Ariella için red edildikten sonra tekrar yardım istemek kolay değildi..Ama babasının ölümünden sonra kendi arzu ve çıkarlarını geriye atmak zorundaydı.. Babasını öldüren Roderick'ten kurtulmak ve kılıcı vermememk için kendini öldü diye göstererek onüç yaşındaki oğlan çocuğu kılığına girmişti..İşte tam da bu kılıkla Malcolm Macfane'den yardım istemeye tekrar gitti.. Malcolm'u reislikten atan ve klandan kovan Harold MacFane'den öğrendi nerede olduğunu..Efsanevi Kara Kurt izbe bir kulube de buldu onu..Malcolm eski savaş yaraları yüzünden acı içindeydi..Bu acılara katlanması pek de kolay değildi..İşte o yüzden alkol ile acısını boğmaya çalışıyordu..Ama bu alkol ile tedavi ona klanındaki kadın ve çocukların öldürülmesine sebep olmuş ve bu yüzden de klanından kovularak reislikten atılmıştı..Bu gözden düşmüş adamı klanına savaşmayı öğretmesi ve savaşçı getirmesi için ikna edemedi... Ariella bunun üzerine Malcolm'u üç ay karşılığında 100 altına klanına savaşmayı öğretmesini ve koruması karşılığında ikna etmeyi başardı... Klan halkının onu bir kahraman gibi karşılaması çok duygusal idi..Hele Ariella'nın kız kardeşi Catherine ile Malcolm'un diyalogları çok güzeldi.. Eski Gözden düşmüş bir lider olan Malcolm ve Klanini kurtarmaya calisan bir genc kadin ve onurunu yitirmis bir eski savascinin hikayesi...Gizemli ve duygusaldı.. Tavsiye ederim. Üç kitaplık bu serinin diğer kitaplarını da okumak için umarım fazla beklemeyiz.. Warriors Serisi: 1. Once a Warrior (1997) Savaşçı 2. The Witch and the Warrior (1998) 3. The Rose and the Warrior (2000)

Kara Melek
Kara Melek

10

Kara Melek-Kat Martin Orjinal adı Bold Angel Goodreads Puanı 5/3,80 Benim puanım 5/5 çok güzel su gibi akan bir romandı..Elime alıp bırakamadım.. Romanımız 1069 yılında başlıyor savaşlı yıllar..Savaş henüz bitse de halk feodalite sefalet cahillik pençesinde..Malum bu yıllar zor yıllar..Kadının hiç bir hakkı yok..Alınıp satılabiliyor.O devirdeki yüksek mevkideki erkeklerin hem karıları hem metresleri var...Evet maalesef ..Bu romanı bugünkü feminist duygularınız ile okursanız tat almanız pek mümkün değil.. Bu roman diğer orta çağ romanlarından daha gerçekçi buldum..Bu dönemde hayat zor ..Romantik ilişkilere pek müsait değil savaşın hemen ertesi günler.. Romandaki kadın karakter Caryn, bir Sakson’dur. Annesini küçük yaşta kaybetmiş, kız kardeşi at’dan düşüp başından aldığı darbe ile konuşamaz bir durumda dır..Ayrıca başka dünyalarda yaşayan bir hali var gibidir... Babaları ise onlar ile ilgilenmeyince iş Caryn'e düşmüş başının çaresine bakmayı öğrenmek zorunda kalmıştır....Savaşta köyü yok olmuştur....Manastıra dönmeye çalışırken Normandiyalı Şövalye Ral yani Raolge de Gere Namı diğer savaşlardaki acımasızlığı ile tanınan Kara Şövalye ile kim olduğunu bilmeden karşılaşır.. Ral bu iki gençkıza yardım teklif etse de Caryn tarafından bu ret edilir...Bir Norman'dan yardım almak Caryn'e göre değildir..Ama çok geçmeden Ral isyancıların peşinden giderken bu iki kıza tekrar rastlar Caryn'ina ablasına tecavüz edilmiş Caryn ise dövülmüştür...Son anda kızların hayatını kurtarır..Bu durumda onların evlerinde bile güvende olamayacağını anlayarak kızları manastıra teslim eder... Daha sonra üç sene geçmiştir..Caryn ve ablası hala manastırda kalmaktadır..Bir gün manastırdan ayrılmayı kendi hayatının efendisi olma hayali içindedir..Ablasının durumunda yine gelişme yoktur..Yine başka diyarlarda yaşamaktadır..Her şey bu rutinde ilerlerken Malvern beyi Stephen tarafında 6 kızla birlikte Caryn manastırdan kaçırılır..Amaç kızları adamlara kullandırtmaktır.. Kızlar ve Caryn Krala son yaptığı hizmetlerle İvensham ile ödüllendirilen Ral'ın inşa ettiği kaleye getirilir..Kızlar gibi tecavüze edilmek üzere iken Ral Caryn'in kendisi ile nişanlı olduğu söylenerek kurtarılır...Stephen kaleye düğünlerine geleceğini Krala bildireceğini söyleyerek ayrılır..Bu durumda Ral Ve Caryn evlenmesi zorunlu hale gelmişse de Caryn bu evliliği istemez.. Ama mevcut durumun ve evliliğin tamamlanmayacağı sözünü veren Ral'a güvenerek bu evliliğe ikna olmak zorunda kalır... Ral'ın planlamadığı bu evlilikten başlarda pek beklentidi de yoktu..Caryn kendi odasında Ral metresi ile birlikteydi..Ama Ral zaman geçtikçe Caryn'den etkilenip onunla olan evliliğini gerçek evliliğe dönüştürmeye karar verir..Caryn ise başlarda mevcut olan durumdan mutlu olsa da zamanla Ral'in metresi ile olan ilişkisinden rahatsız olmaya kendi durumunu sorgulamaya başlar.. İkilinin ilişkisi çok romantik değil ,Ama aşk güzel aktarılmış..İki tarafın da korkularını bakış açılarını çok güzel anlatılmış..Aynı kalede metresi olan adama kızıyorsunuz ama durumunu anlayabiliyorsunuz. Caryn yönünden de kalbinin nasıl kırıldığını hissediyor yaşıyorsunuz..Başını dik tutup Ral'e tavrınıda koyabilyor..Savaşa devam edip Ral'ı yola getirmesi çok güzeldi.. Çok etkileyici bir hikaye idi..Kat Martin'in kalemini beğendim..Yazarı takip etmeyi çok isterim.. Orta çağ romanlarını okumayı seviyorsanız;bu roman tam size göre..Tavsiye ederim...

İçinde Aşk Saklı (Westmoreland, #2)
İçinde Aşk Saklı (Westmoreland, #2)

10

Unutulmaz Romanım bana kitap okuma sevgimi tekrar kazandıran İçinde Aşk Saklı orjinal adı: Whitney My Love tekrar okudum..Ne kadar özlemişim..Sanki ilk defa okuyormuşum gibi oldum..Her sahneyi okurken kendim yaşamış gibi hissettim..Elime alıp bırakamadım romanı... Goodreads Puanı 5/4,17 Benim puanım 5/5 Keşke daha yüksek puanlar olabilseydi.. Beni etkileyen o kadar sahne var ki..Birde Küçüğüm kelimesi bu kadar mı güzel yakışır bir erkeğe..İlk karşılaştıkları sahne..Aşkı ve tutkuyu bu kadar derinden hissettirebilen nadir kitaplardan İçinde Aşk Saklı..Yazar bu kitabı ilk 1979 yılında yazmış,kitabın sonunda tekrar yazma güdüsünü anlatıyordu.. Whitbey Stone özgür ruhlu bir genç kadındı annesini küçük yaşta kaybetmişti.Babası ile ilişkisi pek de iyi değildi..Annesi öldükten sonra genç kız bir türlü babası ile arasını düzeltememişti.. Sevgiye açtı Whitney babasına ,arkadaşlarına,öğretmenlerine kendisini sevdirip kabul ettirmek için yanıp tutuşurken kafasına koyduğunu yapacak kadar da gözü kara idi.. Çocukluğundan beri bir sevdiği vardı Paul Savarin,tüm rüyası onunla evlenmekti.Ama genç adam onun ilgisinden çok rahatsızdı..O başka bir genç kız ile evlenmeyi planlamıştı.. Kızının haşarılıklarından rahatsız olan babası onu Fransa'ya teyzesinin yanına göndermesi ile Whitney'in olağanüstü bir genç kadın olmasının yollar açılır..Orada neredeyse üç sene kalır babası tarafından tekrar çağrılana kadar.. Bu yıllar içinde Baba Stone'ın işleri bozulmuş iflasın eşiğine kadar gelmiştir..Whitney ise Paul'den ümidini asla kesmemiş ondan vazgeçmemiştir...Eninde sonunda onunla evlenmeyi kafasına koymuştur ki bununla ilgili yemin bile eder... Ama onunla ilgili başka planlar vardır..Bu düşündüğü kadar kolay olmayacaktır.İlk önce Claymore Dükü Clayton Westmoreland'ı ezip geçmesi gerekecektir..Çünkü genç adam ona sormadan babası ile anlaşıp görücü usulüyle gizlice nişan işini gerçekleştirmiştir..O Paul Savarin ile evlenme hayalleri kurarken Clayton'da onunla ilgili planlar kurup uygulamaya sokmuştur bile.. Kendine güveni o kadar üst sınıra ulaşmıştır ki. Genç bir kız tarafından oldukça zorlanacağını aklının bile ucundan geçirmemektedir.. Ama Whitney'e gerçek kimliğini göstermeyecek kadar da zekidir..İlk karşılaşmalarından itibaren savaş baltaları çıkar..İki tarafın da güçlü ve tutkulu kişiliği bu mücadeleyi çok değişik boyutlara taşıyacaktır.. Kitapta gönlüme kazınan öyle sahneler var ki..Tekrar tekrar okumuşumdur..Birebir yaşamış kadar etkilendim tekrar okuduğum halde.. En başta Whitney'in Clayton'ı Düke benzetemedği sahne..Kumar oynadıkları unutulmaz sahne..Kavga sahneleri ve Klisedeki sahne..Taciz sahnesi..Çok etkilendim.. Bundan sonra tüm okuduğum kitaplarda hep Claymore Dük ve Düşesinin aşkını aradım..Bazen buldum bazen bulamadım..Ama bu roman beni kitaplara tekrar döndüren bir roman..Özellikle bizim yazarlarımızın mahvettiği okuma isteğimi canlandıran roman..Historical türünün kilometre taşlarından İçinde Aşk Saklı.. Hala daha okumadıysanız özellikle historical türünü seviyorsanız kendinizi historical okumuş olarak sakın görmeyin..Judith McNaught'un İçinde Aşk Saklı romanını okumadan historical okumuş sayılmazsınız..Bence...TAVSİYEMDİR...