Melih Cevdet Anday'ın daha çok tiyatro oyunlarında kullandığı kafkavari absürdlükleri ilk defa bir romanında da görmek şaşırttı açıkçası. Yaratıcı bir öykü (günümüzden de ergenekon'u ve bilimum davayı hatırlatıyor) ama 200 sayfalık bir kitaba göre de gereğinden uzun geldi.
Toplum ve insan davranışlarını karantina altında şahane bir şekilde işlemiş Camus.
Daha önceden Sezer Duru çevirisiyle okuduğum Bernhard'ı, Mustafa Tüzel çevirisiyle okurken epey bir zorlandım. Neredeyse bu çeviriye de bir çeviri gerekecek. Fena depresif, insanlara ayna tutan, bardağın boş tarafına bakan bir roman.
Şairlerin romanlarındaki doku biraz daha farklı oluyor. Kitabın karakterinin 1975'in Istanbul'unda toplumun dayattığı kadın kimliğinden sıyrılıp kendi kadınlığının arayışı, günümüzde de mevcut iktidarın dayatmalarında aynı şekilde devam ediyor ne yazık ki.