Leandros, 253 adet değerlendirme yapmış.  (8/37)
Güneş de Doğar
Güneş de Doğar

10

Güneş de Doğar - ERNEST HEMINGWAY GÜNEŞ DE DOĞAR Yazar: ERNEST HEMINGWAY Çeviri: ORHAN AZİZOĞLU BİLGİ YAYINEVİ Ernest Hemingway’in Güneş de Doğar kitabı ustalıklı anlatısı ve kısa cümle örgüsü ile yazdığı ilk kitabı. Genel olay kurgusu beş kafadar arkadaşın ya da serseri, eğlenceli avare arkadaş mı denilmeli, Fransa’dan İspanya’ya gidip Pamplona’daki San Fermin şenliklerinin sonuna kadar olan eğlenceli anlatısıdır. Romanı okurken Paris ve ispanya anlatılarına, San Fermin şenliklerine, Aficionado tutkusuna başka kaynaklardan da baktım. Hemingway kısa paragraflarla, serseri ve eğlenceli cümlelerle, Fransa ve İspanya tasvirleri ve karşılaştırmaları ile savaş sonrası roman kahramanlarını birleştirmesi ve bu kişilik yapılarının hayatlarını yaşamalarını, mutluluk aramalarını, beklide her şeyi unutturmak istemesi ile dünyaca ünlü bir yapıya sahip olmasında yeterince yeterlidir. Roman Kahramanının gizli alt kurgusu üstüne yığılan ihtişam gözden kaçmamalıdır kanaatimce. Roman kahramanı olan Barnes Jakop ( roman süresince arkadaşları Jake olarak seslenir.) Uygarlığın baş belası olan feci ve kahrolası savaşta yaralanmış, savaş sonrasında Paris’in St.Michel bulvarının az aşağısında yaşayan gazetecilik yapan bir Amerikalıdır.Robert Cohn baba tarafından Amerikalı ana tarafından da en eski Yahudi ailerinin birinden olup askeri okulda okumuş eski bir boksördür. Beş yıl süren evlilik sonucunda üç çocuğu olmuş tam karısından ayrılmayı düşünürken kadın daha önce davranıp bir minyatür ressamı ile sırra kalem basmıştır. Robert Cohn sevgilisi Frances ile Avrupa’ya geçip yazı yazmaya roman yazmaya başlamış ve son üç yılın ikinci yılında Paris’te Jake ile tanışmıştır. Lady Brett Ashley, kurgu süresince sevgilileri olmakla birlikte Jake’nin sevgilisi aşkıdır ama Yakında boşanıp iskoçyada’ki sevgilisi Mike Campbell ile evlenecektir. Jake ile uzun yıllardır tanışmaktadırlar. Savaş sırasında Brett hastanede gönüllü olarak çalışmakta iken Jake ile tanışmalardır. Mike Campbell iyi eski bir asker iflas etmiş ingilterede’ki herkesten daha çok alacaklım vardı diye ve iflası sırasında bilgili avukatı ve kendisi kör kütük sarhoş olan Brett’in sevgilisidir. Bill Gorton son kitabı ile çok para kazanmış olan bir yazardır. Viyana dönüşü Jake ile birlikte ispanya’ya olan yolculukta yol arkadaşıdır. JaKe ile Bill Paris’ten yola çıkacak İspanya’da balık tutacak, sonra da Pamplona’ya 6 temmuz San Fermin şenliklerine gideceklerdir. San Fermin İspanya’daki dini bayramdır aynı zamanda. Jake ile Bill Paristen, Robert Cohn Mike Campbell ve sevgilisi Brett de San Sebastian’dan gelecek ve hep birlikte Pamploda’ da San Fermin şenliklerinde buluşmak üzere anlaşırlar. Bu Şenliklerin öncesi ve sonrasına kadar devam eden eğlenceli roman yolculuğu benim için çok güzeldi.

Dava
Dava

10

Franz Kafka - Dava Yazar : Franz Kafka Yayınevi : İletişim Yayınevi Çeviri : Tanıl Bora Sayfa : 278 sayfa Franz Kafka Dava kitabında Kendi imgeleri ile oluşturduğu Nevrotik olay kurgusu ile Trajikomik ve Dramatik Dünyamızın tam kalbine nokta atışı Yapmıştır...

Candide
Candide

10

Candide - Voltaire CANDIDE Yazar: VOLTAIRE Çeviri: AYŞE MERAL ALFA YAYINLARI Candide Vesfalya adında bir ülkede Baron Thunder-ten Tronckh’un şatosunda yaşamaktadır. Mösyö Baron Vesfalya’nın en güçlü derebeylerinden biridir. Baron’u oğlu, on yedi yaşındaki kızı Cunegonde ve Candide saygıdeğer Öğretmenleri olan Pangloss’tan dersler almaktadırlar. Bir gün Matmazel Cunegonde mendilini yere düşürmüş gibi yapar, Candide mendili yerden alır, kızın masumca elini tutar, çoşkulu duygulu ve özel bir incelikle dudaklarını öptüğü sırada Baron Kızını öpen Candide’i kıçına tekmeyi basarak şatodan kovar.Candide komşu şehre kadar parasız, açlıktan ölmüş bir halde yürür, bu sırada Bulgar ordusuna asker toplayan iki kişi Candide’i Bulgar ordusuna alırlar.Bir bahar sabahı özgürce yürüyeceğini düşünerek (Askerlikte bu firar) yakalanır ve verilen cezadan dolayı ölmek üzere iken oradan geçen Bulgar Kralı Candide’nin dünya işlerinden anlamayan bir metafizikçi olduğunu öğrendiğinde ölümden kurtarır.Bulgarlar ve Fransızların savaştığı sırada bu savaştan olabildiğince uzak kalmaya çalışan Candide başka bir köye kaçar.Bu köyde Jacques adında iyi kalpli bir adam Candide’e yardım eder. Bu köyde Saygıdeğer öğretmeni Pangloss ile karşılaşır ama Pangloss perişan haldedir. Başınıza nasıl bir felaket geldi neden perişan haldesiniz Kızların incisi, doğa harikası Matmazel Cunegonde’a neler oldu diye sorar; Pangloss cevap verir: Baron, Madam ve oğlu, Matmazel Cunegonda Bulgar askerleri tarafından öldürüldüğünü söyler. İki ay sonra ticaret işlerinden dolayı Lizbon’a gitmek zorunda kalan iyi kalpli Jacques Candide ve Pangloss’u yanına alır. Gemi Lizbon açıklarında en korkunç fırtınaya yakalanır. Bu fırtınada batan gemiden sadece Candide, Pangloss ve bir denizci kurtulur. Kendi kurtarıcıları olan iyi kalpli Jacques’e üzüldükleri sırada Lizbon şehrinde meydana gelen depreme yakalanırlar otuz bin kişi yıkıntılar altında ezilmiştir. Candide deprem sırasında yaralanır ölümden kurtulanlar şehrin sakinlerine yardım etmeye çalışır bu sırada engiziyonla içli dışlı bir adamla tanışırlar.Lizbon’un dörtte üçünü yerle bir eden depremden sonra Lizbon’nun dahada yıkılmasını önlemek için engizisyon tarafından iki kişi yakılır Candide’nin kıcına sopalar vurulur ve Pangloss adet üzerine asılır. Bütün bunlar Lizbon şehrini depremden korumak için yapılmıştır. Perişan haldeki Candide’e yaşlı bir kadın yaklaşır ve kendisini takip etmesini söyler…. Bu Korkunç olaylar sonrasında hikayede adı geçen ya da devam eden bölümlerinde eklenecek olan kahramanlar hikayenin sonunda kovuşacaklar mıdır? Hiyakenin devamını yazmak istemedim ama şunu söylemek isterim ki, Birbirini takip eden bu kadar korkunç hikayeler, olaylar ve mucizeler zincirini Voltaire çok yalın bir dille anlatmış. Hayatı yaşamanın yalnızca iki yolu vardır: Hiçbir şey mucize değilmiş gibi, her şey mucizeymiş gibi. ALBERT EINSTEIN

Tatar Çölü
Tatar Çölü

10

Varoluşsal sorgulamada pitoresk bir geçmişi olmayan, gerçek hayatın gerçekliğinden şüpheler duyarak düşünce boyutuna geçebilmek konusunda ve sorgulamalarda yanılgılar içinde olan, zamanın anlamsız yitimi içinde sürüklenmek istemeyen yada bunu bilinç içinde anlamlandırmak ve sezgilerine güven ve yön vermek konusunda bağımsız düşünceye sahip olabilmek adına okuduğunda Tatar Çölü DINO BUZZATTI ile farklılaşmış bir bakış acısı sunmaktadır.

Pedro Paramo
Pedro Paramo

10

Pedro Paramo PEDRO PARAMO Yazar: JUAN RULFO Çeviri: SÜLEYMAN DOĞRU DOĞAN KİTAP 3. BASKI *** İYİLİĞİN KARŞITININ HİÇBİR GERÇEKLİĞİ YOKTUR. ÖKLİD 130 Sayfalık bir kitap Pedro Paramo. Kitabı okunmaya bitirdiğimde aklıma ilk gelen şu oldu: iç içe olan 3 öyküyü içeren 130 sayfalık dev bir roman ve acaba kaç yazar bu kadar kısa sayfaya bu kadar olay kurgusunu bu kadar anlatıcı ve zamana sığdırabilirdi. Kitabı elime alıp okumaya devam ettikçe karşıma zamanın, anlatıcıların ve mekanların değiştiğini gördüm ve ister istemez notlar alıp okumaya devam etmek zorunda kaldım. Kitaba olan hayranlığım her sayfasını çevirdikce artarak devam etti. Juan Rulfo ya hayranlığım kitabı 2. kez okuduğumda bir kat daha arttı. Çünkü farklı anlatıcılar farklı zamanlar ve iç içe geçen 3 öyküde ( yaklaşık 8 sayfa fax kağıdı not tutmama rağmen) ve bunların birleşmelerinde kurgularında ben tek hata bulamadım. Juan Rulfo Pedro Paramo kitabında bazı cümleler varki anlattığı mekanın fotoğrafını öyle bir çekmişki anlatısında tek bir toplu iğne başı kadar ışık dışarı sızmıyor bana göre. Yüzyıllık Yalnızlık kitabının yazarı Gabriel Garcia Marquez, yoksulluk içinde yazdığı Yüzyıllık Yalnızlık kitabının yazılış sürecini daha sonraları anlatırken, edebiyat çevrelerinden bir dostunun bir gece evine geldiğini ve “Sen yazı yazdığını sanıyorsun. Al da bunu oku.” diyerek Marquez’in önüne bir kitap attığını anlatır. Arkadaşı gittikten sonra Marquez kitabı büyük bir şaşkınlık ve hayranlıkla okur. Bitirir ve yeniden bir kez daha okur. Kitabı bıraktığında tanyeri ağarmaktadır. Kitap Juan Rulfo’nun “Pedro Paramo” sudur. Marquez kitaptan o denli etkilenmiştir ki Yüzyıllık Yalnızlık eserinde Pedro Paramo’dan bir cümle alarak Rulfo’ya bir selâm gönderir. Susan Sontag’a göre Marquez, Pedro Paramo’yu ezbere bilir. Pedro Paramo’nun hayaletlerle dolu kasabası Comala, Marquez’in Yüzyıllık Yalnızlık eserindeki Macondo kasabası için bir esin kaynağı olmuştur. (ALINTIDIR.) Juan Rulfo Pedra Paramo; umarım ki romanın roman tadında nasıl olabileceğini, roman kurgusu, romanın anlatıcıları, mekan ve zaman geçişlerini daha iyi anlamak ve hissetmek adına 130 sayfaya bunları sığdırabilmenin muhteşemliği gözden kaçırmadan okunması gerektiğine inancımı bu kitap perçinlemiştir. *** Kitabı okumayanların bu noktada sonra okuyup okumaları kendi tercihleridir. *** Bu noktada sonra yazacaklarım tamamen 3 kurgu ve öyküyü sayfa sayıları ile anlatmaktadır. Bana göre kitap muhteşem bir girişle başlıyor. Comala’ya geldim, çünkü bana babamın burada yaşadığı söylendi, Pedro Paramo adında biriymiş. Bunu bana söyleyen annemdi. Ben de o öldükten sonra babamı görmeye geleceğime söz verdim. Bunu yapacağımın bir kanıtı olarak da ellerini sımsıkı tuttum, zira o sırada annem ölmek üzereydi ve ben de her türlü sözü verebilecek durumdaydım. ‘’ Onu ziyaret etmeyi sakın ihmal etme – diye nasihat etti bana-. Bu isimle ve başka isimlerle tanınıyor. Seni görmekten mutluluk duyacağına eminim. ‘’ O anda bunu yapaçağımı söylemekten başka bir şey gelmezdi elimden ve bunu o kadar çok tekrarladım ki, ellerimi onun ölü ellerinden uzun uğraşlar sonucu kurtardıktan sonra bile aynı şeyi tekrarlamaya devam ediyordum. Sayfa:7 Bana göre roman adına muhteşem bir giriş paragrafı ile başlıyor roman. Şimdiki zaman ve geçmiş zaman dilimini içeren bir anlatıcı ve bu anlatıcı Pedro Paramo isminde bir babanın oğlu ve annesi ölmek üzere iken ona söz vermiş hiç tanımadığı babasını bulmak adına Comala’ya geldiğini söylüyor bize. Juan Rulfo romanını öyle incelikle dokumuş ki; Pedro Paramo isminde hiç tanımadığı bir babayı Comala’ya aramaya giden anlatıcının ismini karşımıza Sayfa:63 Sayfa:65 ve Sayfa:81 de aşağıdaki şu paragraflar da hem ismi hemde ölmüş olarak çıkarmaktadır. :)) *** Seni öldürenin havasızlıktan boğulma olduğuna mı inandırmak istiyorsun beni, Juan Preciado? Seni köyün meydanında, Donis’in evinden çok uzakta buldum; o sırada yanımda o da vardı ve senin ölü numarası yaptığı söylüyordu. İkimiz birlikte seni gölgelik bir yere sürüklediğimizde, korkudan ölenlerin öldüğü gibi kasılmış ve kaskatı kesilmiştin. O bahsettiğin gece soluyacak hava olmadığı için, seni taşıyacak ve sonra da gömecek gücü kendimizde bulamamıştık. Ve gördüğün gibi, şimdi seni gömüyoruz. Sayfa 63 *** Bunu sana da aha ilk başt söylemiştim. Babam olduğu söylenen Pedro Paramo’yu bulmaya geldim. Beni buraya bir hayal getirdi. ***Burada sırtüstü yatmış, yalnızlığımı unutmak için o günleri düşünüyorum, çünkü buraya sadece bir süre için yatmış değilim. Ayrıca yattığım yer annemin yatağının üzeri değil, ölüleri gömmek için kullandıkları türden siyah bir tabutun içi. Çünkü ben ölüyüm. Sayfa 81 Pedro Paramo’nun hikayesi ile başlamak istiyorum ve kitap da şu cümleyi paylaşmadan başlamak istemedim. ***Bana kalırsa, o kötülüğün ta kendisi. Pedro Paramo işte bu. Pedro Paramo kesinlikle kurnaz bir adam ve kendi çıkarları adına her yolu tercih eden her yol kendince kullanan bir adam. Borçlarından kurtulmak adına toprak ağasının ölmesiyle birlikte her şeyin tek sahibi olan Dona Dolares’ e evlenme teklifi etmiş ve evlenmiştir. (Dona Dolares Juan Preciado annesidir.) Bunun ile birlikte tüm mirasın tek başına Pedro Paramo’nun hakimiyetine geçmiştir. *** Dolares’i ikna etmek çok kolay oldu. Hatta teklifi duyunca gözleri parladı ve suratı allak bullak oldu. Sayfa:43 Bir yıl sonrasında Pedro Paramo’dan nefret etmeye başlayan Dona Dolares oğlu Juan Preciado’yuda yanına alarak bir daha geri dönmemek üzere kızkardeşi Gertrudis’in yanına gider. Sayfa:22-23 Yıllar sonra ölmek üzere iken oğlu Juan Preciado ( giriş paragrafdaki anlatıcı) vasiyet etmiştir. *** Gidip ondan bir şey isteme sakın. Bizim olanı talep et. Bana vermek zorunda olduğu ama asla vermediği şeyi… Bizi unutmuş olmasını ona pahalıya ödet, oğlum. Sayfa:7 Pedro Paramo için her şey kendi çıkarları içindir. 1926-1929 yılları arasında ki iç savaş sırasında devrimcilere vaade bulunmuş hiç birini yerine getirmemiş kendi adamlarını göndermiş avukatı bile gitmek istediğinde hiçbir ödemesini yapmamış parasının tamamını bile yatırımlarda olduğunu söyleyecek kadar utanmaz bir kurnazlık sergilemiştir. Sayfa 103-110 Tüm Media Luna Pedro Paramo’nun hakimiyetinde acımasızca hüküm sürmektedir. ***Şu tarafa bakın dedi katırcı birden durarak bana. Domuz mesanesini andıran şu tümseği görüyor musunuz? Media Luna işte onun hemen arkasında. Şimdi şu tarafa dönün. Şu tepenin doruğunu görüyor musunuz? Oraya bakın. Ve şimdi de şu tarafa dönün. Şu çok uzakta olduğu için zar zor seçilen doruğu görüyor musunuz, peki? Güzel, işte bir uçtan diğer uca tamamı Media Luna. Bir başka deyişle, göz alabildiğine uzanan arazinin tümü. Ve bütün bu topraklar ona ait. Gerçek şu ki, biz Pedro Parama'nun çocukları olmamıza rağmen analarımız bizi bir hasırın üzerinde doğurmuşlar. Ve işin en gülünç yani bizi vaftiz olmaya o götürmüş. Siz de bunun aynısı yaşamış olmalısınız değil mi? Sayfa 10-11 Bu arada başka karakterlerde var devam eden Pedro Paramo’nu Hikayesinde. Ölen oglu Migael Paramo. *** Hepsi Miguel Paramo’yla başladı. Öldüğü gece ( Tüm roman kahramları ölüdür aslında ) Sayfa:25 *** Eduviges Dyada & Kardeşi Maria Dyada& Daminia Cisneas& Peder Renteria& Pederin Yeğeni Ana…. Pedro Paramo’nun çocukluk aşkı Susana *** Seni düşünüyordum, Susana. Yemyeşil tepelerin üzerinde rüzgar çıkınca kağıttan uçurtmaları uçurduğumuz o günleri. Tepenin üzerindeyken aşağından gelen köyün sesini işittik; derken birden rüzgar şiddetlenir, kınnap elimizden kaçacak gibi olurdu. Susana, bana yardım et. Ve yumuşacık eller bizim ellerimizi sıkıca tutardı. Sayfa 17 Çocukluk aşkı Susana Babasına mektuplar yazar Babasına çiftliğin kahyalığını teklif eder sırf onu görmek yanında olmak için Susana ‘nın babası Bartolome ise bırakın okumayı mektupları alır almaz yırtıp atar. Safya:82 Madenci olan babası Bartolome den tek istediği en değerli en güzel yaptığınız şey kızınız der. *** Bartolome San Juan , ölü bir madenci. Susana San Juan, La Andromeda madenlerinde ölmş bir madencinin kızı. Her şey apaçıktı. ‘’ oraya ölmeye gidiyorum ‘’ diye düşündü. Sayfa:90 Juan Preciado ise Pedro Paramo ile Dona Dolares’in Oğlu. Romanın ilk anlatıcısı; Juan Rulfo Pedro Paramo kitabında değerli cümleleri ve Comala köyündeki anlatılarını yazmadım tasvirlerini okumak anlatılarında ki değerli cümlelerini de Romanı okumak isteyenlerin zevkine bırakarak yazmıyorum. Perspektifin düzleme indirgendiğinde mükemmellik insanüstü bana göre... *** Hayali kötülük denen şey romantik ve çeşitlidir. Gerçek kötülük kasvetli, monoton, boş ve sıkıcıdır. Hayali iyilik sıkıcıdır. Gerçek iyilik ise daima yeni, muhteşem ve baş döndürücüdür. Dolayısıyla ‘’ hayali edebiyat’’ ya sıkıcıdır ya ölümsüz, ya da ikisinin bir karışımı SIMONE WEIL

Martıya Uçmayı Öğreten Kedi
Martıya Uçmayı Öğreten Kedi

9

DOĞAYI KİRLETME - HAYVANLARA SAYGILI OL MARTIYA UCURTMAYI ÖĞRETEN KEDİ Yazar: Luis Sepulveda Can Yayınları 2013 128 SAYFA Çocuk kitaplarının mutlaka okunması gerektiğine inanıyorum. İlk öğretici olan ebeveyn ve sonrası öğretmenlerin yapması gereken çocuğun gözünden bakabilmek ve onun düzeyine inip iyi bir anlatıcı olmasıdır. Bireylere bir şeyler anlatmanın en doğru yolu budur. Tarih boyunca iki insanın, ailelerin, toplumların, ulusların, devletlerin anlaşamadığını kabul edebilirim ama insanoğlu denilen vahşi yaratığın çevreye yaşadığı ortama dünyaya verdiği zararları anlamama imkanı yok. Şu insanoğlu gerçekten çıldırmış olmalı bu durumda. Gerçekten sen dünyayı kirlet yaşadığım tabiata ihanet et ve bu Zorba isimli KEDİ, ŞANSLI adında ki martıya uçmayı öğretmek zorunda bırak. İki farklı türün verilmiş bir söz karşılığında nasıl yan yana yaşayabildiğini Luis Sepulveda çok iyi anlatmış ayrıca Luis Sepulveda’nın Ludwig Tieck’i (Doğum: 31 Mayıs 1773- Ölüm: 28 Nisan 1853 ) anmasını beklide Çizmeli Kedi kitabına atıf yapmasını çok değerli buldum. Ludwig Tieck’in HINZE ismindeki kedinin konuşması ve yaptıkları da gerçekten müthiş.

Dişi Kedi
Dişi Kedi

10

Ya o, ya sen mi? DİŞİ KEDİ Yazar:COLETTE Can Yayınları 1991 128 SAYFA Bazı olaylar beklenmedik sonuçlar verir ve bir insan ömrü boyunca yalnız rastlantıların, darbelerin ve hataların yardımıyla birkaç kez yeni baştan doğar. Alain, nişanlısı Camille ve Alain’in dişi kedisi Saha… Alain: Söyle diye başladı. Korkunç, çözümlenemez bir sorun mu bu? Ya o, ya sen mi? Ya sizce; çözümlenebilir mi ? Yazarlar arasında en büyük kedisever Fransız yazar Colette bir kedisine isim bulmakta sınırsız bir güçlük çektiği için hayvana La Chatte deyip çıkmıştır. La Chatte, Fransızcada kedi anlamına gelen La Chat’ın dişil şeklidir. Colette o kediye La Chatte’tan başka bir isim bulamadığını açıkça itiraf ederse de, bulduğu isimden hoşnut olduğunu söyler, gerekçesini de açıklardı. ‘’ Bana kalırsa, her kedi, dünyadaki tek kedi olduğuna inanmak ister. ‘’