yorum için: https://illekitap.blogspot.com/2022/01/mia-sheridan-edenin-kaderi-calder-eden-2.html Koyu kahverengi gözlerine baktım. "Burada doğru bir başlangıç yaptığımızdan emin olmak istiyorum. Senin tam olarak duygularından emin olmanı istiyorum," diye bitirdim. "O zaman bunu bana sor," derken duygu yoğunluğu yüzünden sesi her zamankinden daha hırıltılı çıkıyordu. "Sadece sor bana. Yapman gereken tek şey bana sormak o kadar." Onun yoğun yüz ifadesine bakarken gözyaşları gözlerimi yakmaya başlamıştı. Vücudu hareketsizce duruyordu. Titrek bir nefes aldım. "Beni hala seviyor musun, Calder? İstediğin tek kadın hala ben miyim?" "Tanrım, evet, elbette," dedi ben henüz son kelimeyi tamamen söylemeden hemen evvel. Nefes alıp burnumu çektim. "Ben de seni seviyorum." Gözleri şefkatle dolmuştu. "Seni sevmekten asla vazgeçmedim. Asla da vazgeçmeyeceğim. Asla." * * * * * Calder'ın bakışları yüz hatlarımda dolaştı. "Acıtacak kadar güzelsin," diye fısıldadı. Küçük bir kahkaha attım. "Acıtması gerekmiyor." "Gerekiyor." Parmak uçlarıyla kaküllerimi yana çekti ."Sendeki güzellik uğruna savaş çıkartacak, içi sırf sana bakmak cüretini gösterecek diğer adamlarla dolu diye köyleri yağmalatacak türde bir güzellik." Gülüyordum ancak kalbim teklemişti. "Yağma yapmana gerek yok. Zamanın başlangıcından bu yana sadece senin oldum."
yorum için: http://illekitap.blogspot.com/2021/12/jennifer-l-armentrout-olene-dek.html Ölümün iki türlüsü vardı. Asıl ölüm, tıpkı bu zavallı kadının yaşadığı gibi, bedeninin, ruhunun, her şeyinin gittiği tür ölümdü. Bir de ikinci tür bir ölüm vardı, ruhunun çıkıp gittiği ama bedeninin devam ettiği, bir zamanlar yarattığın kabuk içinde sadece varlığını sürdürdüğün türden bir ölüm. **** Geçmişimden öğrendiğim bir şey varsa, o da ne kadar korkunç şeyler olursa olsun, hatta ne kadar harika şeyler olursa olsun hayatın mola vermediğiydi. Hayat ara vermeden devam ediyordu. **** "Duvarların var. Anlıyorum. Neden kendine duvarlar ördüğünü de anlayabiliyorum., on yıldır bir tane bile ciddi ilişkin olmamasının sebebinin bu olduğuna eminim. Bunu da anlayabiliyorum. İnan anlıyorum." Başımı kendisine doğru çevirdi ve nefesini dudaklarımda hissettiğim noktada durdu. "Ama ben öyle rastgele tanıştığın bir erkek değilim. Sana ulaşabilmek, o duvarları kırabilmek için çabalamaya değeceğini bilmeyen biri değilim." Aman Tanrım. "İnsanların genelde ikinci bir şansları olmaz Sasha ama bizim oldu ve bu şansın elimizden kayıp gitmesine izin vermeyeceğim." "İkinci şans mı?" diye tekrar ettim, şapşal şapşal. "İkimiz için mi?" "Evet, böyle düşünüyorum." **** "Cole," diye fısıldadım. Başparmağıyla alt dudağımı okşadı. "Gitmene rağmen buradaydın. Lanet bir hayalet gibi her adımda, her düşüncemde peşimdeydin. Hiçbir şeklide hayatıma devam edemedim. Edemeyecektim de. Sen benim bir parçamdın."
yorum için: https://illekitap.blogspot.com/2021/12/vi-keeland-rakipler.html "Sanırım her ailenin bir yüz karası var." "Kesinlikle öyle," dedim başımla onaylayarak. Berbat ailem hakkında fazla bilgi paylaştığımı fark ederek sordum, "Peki sizin ailenin yüz karası kim?" Weston ellerini cebine sokarak yere baktı. "Ben." Gülmemeye çalıştım. "Sen mi? Sen Lockwood ailesinin prensisin." Weston sıkıntıyla sakalını ovuşturdu. "Bir Lockwood sırrı öğrenmek ister misin?" Gülümsedim. "Kesinlikle." "Ben hiçbir zaman Lockwood ailesinin prensi olmadım. Benimle sadece boşlukları doldurdular." * * * * * "Beni gözünde büyütüyorsun. Ayıklığım hakkında hiç endişelenmedim. Aslında hangi şarabı sevdiğimi nerede bildiğini merak ediyordum." "Süite taşınırken odanda yarısı dolu bir şişe bırakmışsın." Başıyla onayladı. "Bu da bana, odama neden taşındığını geçen gün sorduğumda cevap vermediğini hatırlattı." Sırıttı. "Haklısın, söylemedim." "Cidden, odanda bir sorun mu vardı?" diye sordu kıkırdayarak. "Hayır. Odam gayet iyiydi." "Çok mu gürültü geliyordu?" "Yoo. Oldukça sakindi." "O zaman neden taşındın?" "Nedenini söylememem seni delirtecek, değil mi? Geçen gün beni neden takip ettiğin gibi. Biraz meraklısın, değil mi Fifi?" Gözlerini kıstı. "Ve sen de biraz sinir bozucusun. Öyleyse dökül. Neden taşındın?" Gözlerim gözleriyle buluşmadan önce bir anlığına dudaklarına kaydı. "Senin gibi kokacağını düşündüm." * * * * * "Gerçekten hiç şansımız yok." Bay Thorne'un kaşları çatıldı. "Neden olmasın?" "Çok karışık. Sadece önümüzde çok fazla engel var diyelim." Bay Thorne parmaklarını kaldırdı. "Engellerin ne olduğunu biliyor musun?" "Neymiş?" "Kazanmayı hak edip etmediğini görmek için yapılan testler. Yoluna çıkan her neyse onu aşmadıkça, birine savaşmaya değer olduğunu nasıl gösterebilirsin? Öyle kıçının üstüne oturup denemeyeceksen..." Başını iki yana salladı. "Sanırım ödülü hak etmiyorsundur zaten."
yorum için: https://illekitap.blogspot.com/2021/12/sally-thorne-nefret-oyunu.html "Beni o kadar yaraladın ki adamın biri bana güzel olduğumu söylediği zaman ne yapacağımı bilemiyorum." Can sıkıntısı tüm yüzüne yayıldı. "Bu yüzden ağlıyorum. Çünkü Danny güzel bir kız olduğumu söyledi ve ben az daha bar taburesinden düşüyordum. Sen beni mahvettin." "Ben..." diye konuşmaya başladı ama söyleyebileceği hiçbir şey yoktu. "Lucy ben..." "Bana yapabileceğin başka bir şey kalmadı. Bugün sen kazandın." * * * * * "Üzerinde çalıştığın kasları bana gösterir misin?" "Beni bundan daha fazlası için istediğini düşünmüştü." Bir arabanın çalıştırıldığını duyabiliyordum. En azından sabırsız olan tek kişi ben değildim. "Oraya kadar yarışalım. Seni terli görmek istiyorum. Bu konuda ödeşmemiz gerek." "Bana yarım saat zaman ver. Hayır bir saat." Sesi panik içinde çıkmıştı. "Seni lobide bekleyeceğim." "Şimdi çıkma evden." "Yakında görüşürüz," diye cevap verdim ve telefonu kapadım. Arabayı çalıştırıp trafiğe çıktığımda gülmeye başladım. Bu yeni bir oyundu, Yarış Oyunu'ydu ve şehir haritasında farklı yerlerde iki arabanın merkezdeki bir noktaya doğru gitmesiyle oynanıyordu. Onun dairesinde, kanepesinde olmayı o kadar çok istiyordum ki kırmızı ışıklarda dizlerim sabırsızca titriyordu. Her şeyin üzerine bahse girerim ki o da aynı şeyi yapıyordu. Binasının girişine doğru kaldırım boyunca hızla yürürken bütün zayıf mazeretlerimi, uyarıları ve mantığımı tüketmiştim ve işte buradaydık. Lobiye koşarak girdim. Bütün gün Josh'ı görmedim ve onu özledim.
yorum için: https://illekitap.blogspot.com/2021/12/melekber-deniz-menumuzde-ask-var.html ~~~*~~~ Bu dünyada değer biçilerek değil, değer gösterilerek büyütülen bir evlattan daha anlamlı hiçbir şey olmasa gerekti. ~~~*~~~ "Reyhan... Sen yürüyen özgüvenin sözlük anlamıyken, benim için aynı zamanda güven kelimesinin eş anlamlısısın. Kalbimizi birine emanet etmek zorunda kalacağımız bir an gelse, saniye düşünmeden çıkarır avuçlarına bırakırım." ~~~*~~~ "Ben bu dünyaya hayal kurmaya gelmişim." Bir de çok konuşmak için. "Sanki sen de hayallerimi gerçekleştirmek için doğmuşsun... Çünkü o hayalleri gerçek kılan hep sen oluyorsun." "Hayallerini seviyorum. Erva'nın büyüdüğünü kabullendiğim an kurduğu bir cümle vardı: 'Onun hayalleri daha güzelse demek ki gönüllü sürükleniyorum' demişti. Sen sadece kendine Müslüman değildin. Benim hayallerimin de mimarısın." "Charles Bukowski demiş ki: Sevmek belki iyi bir şeydir ama sevildiğini bilmek çok şeydir. Bana sevildiğimi hissettirdiğin tüm anlar için sana minnettarım Eren."
4,5 stars yorum için: https://illekitap.blogspot.com/2021/12/sarah-maclean-tehlikeli-anlasma.html ~~~*~~~ "Göründüğümden daha tehlikeli olduğumu mu düşünüyorsunuz?" "Tam göründüğün kadar tehlikeli olduğunu düşünüyorum." Sinirlenmeden ve içtenlikle söylenen bu sözler Felicity'yi duraksattı ve içinden garip şeyler geçmesine yol açtı. Şüphe uyandıran, güç gibi bir şey. Hızla derin bir soluk aldı ve Devil bakışını ona yöneltti. "Bu da heyecan verici bir şey değil, Felicity Faircloth." Aynı fikirde değildi, ama bunu söylememenin daha iyi olduğuna karar verdi. "Neden bana ısrarla iki ismimle birden hitap ediyorsunuz?" "Bana masal prensesi olduğunu hatırlatıyor. İçlerinde en güzeli." ~~~*~~~ "Her şeyi istiyorum. Söylemiştim. Sahip olabileceğimden daha fazlasını." "Bunların hepsine değersin," dedi, "ama bunu benden duymak yetmiyor, değil mi?" Onun için sarf ettiği sözlerin sıcaklığına bakılırsa, tahmin edebileceğinden fazlasıydı. Yine de, yeterli değildi. "Nasıldı bilmiyorsunuz. Ve şu anda nasıl olduğunu." Devil uzun süre ona baktı. "Aslına bakarsan leydim, güvenebileceğin insanları kaybetmenin, onlar tarafından ihanete uğramanın ne demek olduğunu çok iyi biliyorum." ~~~*~~~ "Dikkat et," dedi Devil. "Donacağımdan mı endişeleniyorsunuz?" Adam gerçeği söyledi. "Buzu eritmenden endişeleniyorum." Felicity'nin bir kaşı havaya kalktı. "Henüz ateş olmayı öğrenemediğimi unutuyorsunuz." Devil neden konuyu orada kapamadığını bilmiyordu. Neden feneri alıp onu uzaklaştırmadığını bilmiyordu. "Sen ve hepimizi yakıp kül etme arzun, Felicty Feircloth; sen son derece tehlikelisin." "Sizin için değil," dedi kadın, yumuşak bir tonda. Devil ona doğru yaklaşırken, sözleri bir sirenin sessiz çağrısı gibiydi. "Siz asla yanacak kadar yaklaşmazsınız." ~~~*~~~
yorum için: https://illekitap.blogspot.com/2021/12/mia-sosa-bir-dusmandan-daha-fazlas.html ~~~*~~~ Aşk, duvarlarınızı onları aşmaya istekli olan kişi için yıkmak demekti. ~~~*~~~ "Sana ne kadar değer verdiğimi göstermek için duvarlarını aşacağım. Tüm hassas yanlarını alıp onlara gözüm gibi bakacağım. Her şeyi mahvettim. Bunu biliyorum. Ama izin verirsen, geri kalan günlerimi sana ait olduğumu kanıtlamak için harcayacağım. Çünkü seni seviyorum." ... Max, aramızdaki mesafeyi kapattı ve yanağımı okşadı. "Tekrar içeri girmeme izin ver, bebeğim. Arkanı kollayacak kişi olmama izin ver. Seni asla yargılamayacak kişi olmama izin ver. Sana tapacak ve kendini serbest bırakmanı sağlayacak kişi olmama izin ver." ~~~*~~~