Germinal, işçi sınıfı mücadelesini destanlaştıran bir başyapıttır. Romanda, maden ocaklarındaki ağır ve tehlikeli çalışma koşulları, maden işçilerinin yoksulluğu, iç dünyaları, sevgileri ve mücadeleleri üstün bir anlatımla tasvir edilir. Zola'nın uzun süreli gözlemlere dayanarak ince ince ördüğü bu ölümsüz eser, tarih sahnesinde etkin bir özne olarak kendini duyuran proletaryayı, roman kahramanı olarak yeniden canlandırır.
Acımasız sömürüyü, adaletsizliği, işçilerin yarattıkları değerden neden hiç pay alamadıkları gerçeğini, okurun suratına bir tokat gibi çarpar. Yazıldığı günden bugüne dünya çapında yüzden fazla ülkede yayınlanan ve sinemaya da uyarlanan romanda anlatılan, 2014 Mayıs'ında Soma'da yaşanan büyük facianın da gösterdiği gibi, tarihin acı bir sayfası değildir sadece, işçi sınıfının güncel hikâyesidir.
1860'larda, Fransa'nın kuzeyinde, sıradan bir gecede, genç ve işsiz bir adam olan Étienne, Montsou'ya yürümektedir. Burası, sömürüye, yoksulluğa ve ölüme terk edilmiş bir madenci kasabasıdır. Étienne, kasabanın geçim kaynağı olan maden ocağına inecektir. Ancak sermaye sahiplerinin giderek ağırlaştırdığı çalışma şartları, tüm kasaba halkını özgürlük ve ekmek için karşı konulamaz bir mücadeleye sürükleyecektir. Eseri, Germinal'in Türkçedeki ilk ve yetkin çevirisiyle sunuyoruz.
(Tanıtım Bülteninden)
Germinal, işçi sınıfı mücadelesini destanlaştıran bir başyapıttır. Romanda, maden ocaklarındaki ağır ve tehlikeli çalışma koşulları, maden işçilerinin yoksulluğu, iç dünyaları, sevgileri ve mücadeleleri üstün bir anlatımla tasvir edilir. Zola'nın uzun süreli gözlemlere dayanarak ince ince ördüğü bu ölümsüz eser, tarih sahnesinde etkin bir özne olarak kendini duyuran proletaryayı, roman kahramanı olarak yeniden canlandırır.
Acımasız sömürüyü, adaletsizliği, işçilerin yarattıkları değerden neden hiç pay alamadıkları gerçeğini, okurun suratına bir tokat gibi çarpar. Yazıldığı günden bugüne dünya çapında yüzden fazla ülkede yayınlanan ve sinemaya da uyarlanan romanda anlatılan, 2014 Mayıs'ında Soma'da yaşanan büyük facianın da gösterdiği gibi, tarihin acı bir sayfası değildir sadece, işçi sınıfının güncel hikâyesidir.
1860'larda, Fransa'nın kuzeyinde, sıradan bir gecede, genç ve işsiz bir adam olan Étienne, Montsou'ya yürümektedir. Burası, sömürüye, yoksulluğa ve ölüme terk edilmiş bir madenci kasabasıdır. Étienne, kasabanın geçim kaynağı olan maden ocağına inecektir. Ancak sermaye sahiplerinin giderek ağırlaştırdığı çalışma şartları, tüm kasaba halkını özgürlük ve ekmek için karşı konulamaz bir mücadeleye sürükleyecektir. Eseri, Germinal'in Türkçedeki ilk ve yetkin çevirisiyle sunuyoruz.
(Tanıtım Bülteninden)
Daha önceden niye okumadım ki diye sorup duruyorum kendime
Herkesin en azından bir kere okuması gereken büyük bir eser Germinal.
http://sakizcevizdeniz.blogspot.com/2014/06/germinal-emile-zola.html
100 yıl önce yaşananlar hala devam ediyor Türkiye'de. #Soma
Okuduğum yayın evinin (İlya) çevirisinin berbatlığına ve imla hatalarına rağmen Suç ve Ceza'dan sonra okuduğum en güzel klasik.
Kitap, Etienne adındaki bir gencin kasabaya gelmesiyle başlıyor. Diğer işçilerle beraber madene inip kısa zamanda Maheu ile yakınlık kuruyor. Bu esnada da madencilerin yaşamının zorluğuna yakından tanık olabiliyoruz. Bu sefil hayat ve Etienne'in kafasında filizlenen sosyalist fikirler sonucunda büyük bir grev G. Zola, tüm bu süreci o kadar gerçekçi anlatıyor ki geceleri kendimi aç yatmışım gibi hissetmekten alıkoyamadım. Madendeki göçük ise Soma olaylarının tekrar hatırlatıp canımı daha da yaktı zira okurken bile kendimi orada boğuluyor gibi hissettim. Ve yüzyıllardır değişen hiçbir şey yok! Aynı acıları yaşayıp duruyoruz.
"Ölüm lambaya üflüyor işte."
1800'lü yıllarda yazılmış bu başyapıtı 2016 senesinde büyük bir zevkle okudum. Yüzyıllar geçse de emeği sömürülen insanlar, dünyanın adaletsizliği, açlık, adaletli bir dünyaya beslenen umutlar bitmiyor. Zola bunu öyle güzel ve başarılı bir şekilde anlatmış ki romanı okumadım, resmen yaşadım. Elimden bırakamadım, son 30 sayfada ise koltuğa bile oturamadım heyecandan..Can Yayınlarının çevirdiği kitabı tavsiye ediyorum..
Emile Zolaya beni hayran ettiren kitap.Yazar yaşadığı dönemi çok iyi tahlil edebilmiş ve bunu kitabına çok iyi yansıtmış.
556 sayfa
TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI tarafından yayınlandı