Ama size hükmeden bu duyguları tanıyamaz, ne zaman, nerede, nasıl ortaya çıkacağını bilemezsiniz.Bir aşk, bir öfke, çıldırtıcı bir kıskançlık, dayanılmaz bir özlem bazen karanlıkların içinden çıkıp sizi esir alabilir.Bazen, bir başka insan için kendinizden vazgeçebilirsiniz.Bazen öfkeyle kamaşır içiniz.Kendi bilinmezliğinizle yaptığınız bu karmaşık dansta adımlarınızı ayarlamak için size yardım edecek olan edebiyattır.Size, sizi, hayatı, insanları, duyguları anlatan edebiyat.Ahmet Altan, bu kitabıyla hayatın ve insanın derinliklerindeki bütün duygu kıpırtılarını ışığa çıkartıyor.Okuyacağınız her satırda kendinize ya da bir tanıdığınıza ait bir duygunun izini, macerasını bulacaksınız.Bu kitabı okurken kendi hayatınızın hikayesini dinleyeceksiniz.
Ama size hükmeden bu duyguları tanıyamaz, ne zaman, nerede, nasıl ortaya çıkacağını bilemezsiniz.Bir aşk, bir öfke, çıldırtıcı bir kıskançlık, dayanılmaz bir özlem bazen karanlıkların içinden çıkıp sizi esir alabilir.Bazen, bir başka insan için kendinizden vazgeçebilirsiniz.Bazen öfkeyle kamaşır içiniz.Kendi bilinmezliğinizle yaptığınız bu karmaşık dansta adımlarınızı ayarlamak için size yardım edecek olan edebiyattır.Size, sizi, hayatı, insanları, duyguları anlatan edebiyat.Ahmet Altan, bu kitabıyla hayatın ve insanın derinliklerindeki bütün duygu kıpırtılarını ışığa çıkartıyor.Okuyacağınız her satırda kendinize ya da bir tanıdığınıza ait bir duygunun izini, macerasını bulacaksınız.Bu kitabı okurken kendi hayatınızın hikayesini dinleyeceksiniz.
Ahmet Altan'ın tarzı gerçekten bana pek uymaz. Her ne kadar insan davranışlarının nedenlerini sosyolojik ve psikolojik açıdan çok iyi değerlendirdiğini düşünsem de, bu değerlendirmeyi sayfalarca yazmak işi can sıkıcı hale getirebiliyor. Tabi bir de abartmaları var, hem de çoğu zaman... Tıpkı "aldatmak" kitabında, sevgilisi tarafından terk edilen kadının onun yokluğunu kaldırabilmek için Kleptomani olması gibi.
Ama bu kitabında beni heyecanlandıran, meraklandıran öyküler vardı. Ve bu öyküler sanatın, edebiyatın ustalarının adlarının geçtiği öykülerdi. Onların eserleri hakkında ya da hayatlarının bir bölümü, veya herhangi bir konuda ki düşünceleri hakkındaydı.
Stefan Zweig, Victor Hugo, Maksim Gorki, Tolstoy, Virginia Woolf, Boris Pasternek, Çehov, Sheakspear, Papini, Lawrence Durrell, Thomas Bernhard ... Bu kadar ustanın aynı kitapta isimlerinin geçmesi benim için kıymetliydi.
Ancak 65 - 68. sayfalarda yer alan hikaye beni biraz endişelendirdi ve kitaba olan güvenimi azalttı. Kitapta ünlü heykel Praksiteles' e ait olan ve bilinen ilk çıplak kadın heykeli olan "Knidos Afroditi" nin İstanbul-Beyazıt-Kızlar Sarayı' nın önünde yanarak yok olduğu yazıyor. Ancak bu konuda biraz araştırma yaptım, aşağıda Wikipedia da yer alan bilgi mevcut;
Heykelin Akıbeti:
Heykel bu güne kadar bulunamadı ama kaidesi yerinde duruyor. Kimi görüşlere göre heykelin Bizans imparatoru Theodosius döneminde İstanbul'daki Lausus Sarayına götürüldüğü [5] ve orada kaybolduğu veya antik kentten çalındığı söylentileri idaa edilir.1967-1977 yılları arasında Amerikalılar heykeli bulmak için sondaj kazıları yaptılar ancak sonradan sondaj kazıları Türkiye tarafından yasaklandı. Kazılar hala Türk ekipler tarafından devam etmektedir.
Bence bayanları daha çok etkileyen bir kitap,düşündüğünüz şeylerin aslında diğer insanlara da çok uzak olmadığını gösteren açıkçası beni ve bir çok kız arkadaşımı çok etkileyen bir kirap,ben 2 kere okudum
Bir daha Ahmet Altan okumayacağım,zaman kaybından başka birşey değil...
Ahmet Altan'ın en güzel yazılarının bulunduğu kitap.
kisa surede okunabilcek bir kitap evet cok da dusündürtmeden ama tolstoy' un kisisel yasamina yaptigi deginmelere, joyce' un esine duydugu ve asamadigi akıl almaz kıskanclık duygularina, the human stain'e getirdigi bakıs acilarina ve diger insani duygulanimlara tanik olmak adina okundugunda kotu hissettirmeyen bir kitap..
ben bunları daha önce düşünmüştüm yaa dedirten bir kitaptı en azından benim için :) okunmalı çok vakit almıyor bitirmek zaten :))
Bu kitabı okuduğumu, internette konusuna denk gelince hatırladım. O kadar kötüydü ki hafızamdan silinmiş.
Sus artık sesim, hazzın haritası ve çöl sevişmeli dışında bir şeye benzemiyordu kitap.
160 sayfa