Kantı Sadela, Hegeli Lacanla, Marxı Freudla, Lacanı Hitchcockla: Zizek, İdeolojinin Yüce Nesnesi ile başlayan eserlerinin bütününde, metinlerarası okumanın devrimci, altüst edici gücünü sergiliyor. Hegelin diyalektiği icat eden ama idealist bir filozof olmanın ötesine gidemeyen, modası geçmiş bir düşünür olmadığını onu böyle Lacan ile birlikte okuduğumuzda anlıyoruz. Marxın eserinin politik iktisattan ibaret olmadığını, psikanalize ışık tutan, hatta onu var kılan semptom kavramını Marxın icat etmiş olduğunu da gene Lacandan öğreniyoruz. Anlaşılmazlığıyla, dil oyunlarına gömülmüşlüğüyle ünlü Lacanı popüler Hollywood filmleriyle bir arada okuduğumuzda, esrar perdesi kalkıyor birden. Ahlakçı Kant, sapkınlığın düşünürü Sade ile birlikte yeni bir anlam kazanıyor. Freud Marxa ışık tutuyor, Amerikan karton filmleri de Sadea. Ve hepsi birden içinde yaşadığımız çağı biraz da olsa anlamlandırmamıza yarayabilecek, neyi, nasıl, niçin değiştirebileceğimize dair ipuçları veriyorlar elimize.
Kantı Sadela, Hegeli Lacanla, Marxı Freudla, Lacanı Hitchcockla: Zizek, İdeolojinin Yüce Nesnesi ile başlayan eserlerinin bütününde, metinlerarası okumanın devrimci, altüst edici gücünü sergiliyor. Hegelin diyalektiği icat eden ama idealist bir filozof olmanın ötesine gidemeyen, modası geçmiş bir düşünür olmadığını onu böyle Lacan ile birlikte okuduğumuzda anlıyoruz. Marxın eserinin politik iktisattan ibaret olmadığını, psikanalize ışık tutan, hatta onu var kılan semptom kavramını Marxın icat etmiş olduğunu da gene Lacandan öğreniyoruz. Anlaşılmazlığıyla, dil oyunlarına gömülmüşlüğüyle ünlü Lacanı popüler Hollywood filmleriyle bir arada okuduğumuzda, esrar perdesi kalkıyor birden. Ahlakçı Kant, sapkınlığın düşünürü Sade ile birlikte yeni bir anlam kazanıyor. Freud Marxa ışık tutuyor, Amerikan karton filmleri de Sadea. Ve hepsi birden içinde yaşadığımız çağı biraz da olsa anlamlandırmamıza yarayabilecek, neyi, nasıl, niçin değiştirebileceğimize dair ipuçları veriyorlar elimize.
251 sayfa