Émile Zola (1840-1902): Natüralizm akımının en önemli temsilcilerinden biri olan Zola, romancının olayları bir izleyici gibi kaydetmekle yetinmemesi, kişileri ve tutkularını bir dizi deneye tabi tutarken, duygusal ve toplumsal olayları da bir kimyacı gibi ele alması gerektiğini savundu. Zola içinde yaşadığı eski dünyanın yıkıntılarını inceledi, gelecekteki bir dünyanın olgularını saptamaya çalıştı. Bu niyetle yirmi iki yılda yazdığı yirmi romandan oluşan Rougon-Macquartlar dizisi başta olmak üzere çok sayıda büyük eser verdi. İkinci İmparatorluk Dönemi'ni anlatan bu dizinin dokuzuncu kitabı Nana (Paris Yaşamı) kitap olarak ilk kez 1880 yılında yayımlandı. Bu romanda Zola, etrafındaki her yaşama âdeta felaketi getiren Nana adındaki bir hayat kadınının eliyle aristokrasinin ve burjuvazinin maskesini düşürür; maskenin altında beliren çürümüşlüğü, ikiyüzlülüğü gerçeklikten bir an bile ödün vermeden, açıkyüreklilikle anlatır. Zola, Nana'da Flaubert'in de söylediği gibi bir Paris miti yaratmış, edebiyata bir hayat kadını arketipi armağan etmiştir.
(Tanıtım Bülteninden)
Émile Zola (1840-1902): Natüralizm akımının en önemli temsilcilerinden biri olan Zola, romancının olayları bir izleyici gibi kaydetmekle yetinmemesi, kişileri ve tutkularını bir dizi deneye tabi tutarken, duygusal ve toplumsal olayları da bir kimyacı gibi ele alması gerektiğini savundu. Zola içinde yaşadığı eski dünyanın yıkıntılarını inceledi, gelecekteki bir dünyanın olgularını saptamaya çalıştı. Bu niyetle yirmi iki yılda yazdığı yirmi romandan oluşan Rougon-Macquartlar dizisi başta olmak üzere çok sayıda büyük eser verdi. İkinci İmparatorluk Dönemi'ni anlatan bu dizinin dokuzuncu kitabı Nana (Paris Yaşamı) kitap olarak ilk kez 1880 yılında yayımlandı. Bu romanda Zola, etrafındaki her yaşama âdeta felaketi getiren Nana adındaki bir hayat kadınının eliyle aristokrasinin ve burjuvazinin maskesini düşürür; maskenin altında beliren çürümüşlüğü, ikiyüzlülüğü gerçeklikten bir an bile ödün vermeden, açıkyüreklilikle anlatır. Zola, Nana'da Flaubert'in de söylediği gibi bir Paris miti yaratmış, edebiyata bir hayat kadını arketipi armağan etmiştir.
(Tanıtım Bülteninden)
Başkası yazsa magazin romanı ama Zola yazmış. Okutuyor kendini.
Mesela Kırmızı Pazartesi romanında işlenen öyküyü işleyen onlarca roman okudum. Bana sıradan gelmesi gerekirken Kırmızı Pazartesi'ye hayran kaldım.
Ne diyeyim, adamlar yazmış.. :)
Bitirememiş olmama rağmen muhteşem kurgu ve emek karşısında saygıyla eğiliyorum. "Yazgı kalıtsaldır "kavramını destekler şekilde bir ailenin soylar boyunca devam eden hikayesini 20 romanda yazmış yazar.
Fazla karakter ve sürekli hareket bende pek heves bırakmadığı için bitiremedim.
Yazarın, romanın ilk bölümlerinde tüm karakterleri aynı anda tanıtması bence çok kötü olmuş. Kimin kim olduğunu aklımda oturtamadığımdan okurken dikkatim sürekli dağıldı. Hikayeden uzaklaştığımı hissettiğimden de bu romanı iki kez daha Nana'nın sahneye yeni çıktığı bölümlerde bırakmıştım.
Neyse romanı tekrar okumaya başladığımda bu sefer romanda karşıma çıkan tüm karakterleri not almakta çareyi buldum. Ve bu sayade karakterleri birbirine karıştırmadan zevkle okudum. Benim gibi isim hafızası zayıf olanlara da isimleri not almalarını tavsiye ederim.
Söz konusu roman bana herhangi birşey kattı mı çok anlayamasam da bence okunabilir orta düzeyde güzel bir roman.
Acımasızmıyım bilmiyorum ama o açgözlü Nana'ya hiç üzülmediğimi de itiraf etmeliyim :)
Fransız edebiyatından önemli bir eser. Konusu itibariyle biraz müstehcen açık seçik olarak algılanabilir ama güzel bir romandır
emile zola'nın birkaç kitabını okumuş, çok beğenmiş ve onu natüralizmin önemli bir temsilcisi kabul etmiştim. gelgelelim nana oldukça zor bitirdiğim bir kitap oldu. bana kalırsa edebi değer taşıyıp taşımadığı da tartışılır. kitabın tamamı iç mekanların ve eşyaların detaylı tespiti ve nana'nın kitapta adı geçen tüm erkeklerle yatmasından oluşuyor. klasikler arasına giremeyecek kadar zayıf bir eser bence. nana'nın aşırı para harcama tutkusunun ve erkekleri köleleştirmesinin ruhsal sebeplerini bile anlayamıyoruz. çünkü ruhi çözümleme çok çok az. sadece birkaç yerde nana'nın ölüm korkusuna yer verilmiş.
sonunda ne olacak diye 3 günümü ayırıp okudum. açıkçası zaman kaybı olarak gördüm.
bu kadar yerden yere vurdum ama şunu da belirtmeliyim ki, nana para harcadıkça ben de yaptığım gereksiz harcamalardan dolayı vicdanen rahatsız hissettim kendimi. sanırım kitabın hayatıma tek olumlu katkısı para harcarken durup nanayı düşünmek olacak.
Maalesef okurken fazla zevk alamadım. Klasikleşmiş eserlerden beklediğim şey daha çok karakter tahlilleri üzerine kurulmuş olay örgüleri oluyor ama beklediğimi çoğunlukla bulamıyorum. Belki de ancak kısa versiyonunu okuma fırsatım olduğu içindir. o kadar fazla insan var ki takip etmek çok zor, ayrıca bu kadar çok karakterle kitap magazin dergisine dönüşmüş. Tabii kısaltılması da hatalı yapıldığından böyle düşünüyor olabilirim. Zira kitaptan romandan çok dedikodu tadı aldım (şu şunu yaptı bu bunu yaptı...) ki bu da pek beklediğim tat değil. bunun için zaten ancak 17 günde okuyabildim, kitabı kapattığım zaman elime tekrar almak için gerekli istek uyanmadı bende. 293 sayfalık versiyonu okudum, kendimi de kimseyi de yanıltmamak için sitede bulduğum en kısa versiyonunu kaydettim ama mesela bu kitabın yarı ebatındaki Kürk Mantolu Madonna beni çok daha fazla doyurdu.
benim okuduğum baskısı 400 sayfa değil 475 sayfaydı :)
Fransız edebiyatından okuduğum ilk romandır. Çok uzun geldiği için, zaman zaman okurken sıkıldığım, yazarının hatırına bitirebildiğim kitaplardandır. Müstehcen denilebilecek betimlemeler yer verilmiştir.
Zola naturalizm akımının öncülerindendir. Kitap konusunun yanında betimlemeleri ile dikkat çeker. Betimlemeler insana sahneleri bir film gibi gözünde canlandırma imkanı verir. Konunun müstehcen olması değil ne şekilde anlatıldığı önemlidir. Roman kahramanı Nana olumlu bir karakter değildir.
Zola 20 roman yazmış,seri gibi birbirinden bağımsız okunabilen ama aynı sülalenin bireylerini anlatan.Meyhane romanında Jervez'in kızı Nana'ya değinilmişti.Devamını merak ettiğim için okudum.Ailenin,çocuklar üzerinden etkisini çarpıcı şekilde hissediyorsunuz bu romanda.Fakirlik,sefalet,yaşam koşullarının insan davranışları üzerindeki etkileri üzerinde kendinizi sorguluyorsunuz.Nana kendi sonunu kendi mi hazırladı,nerede hata yaptı sorularına cevap ararken buluyorsunuz kendinizi.Kısacası etkileyici bir roman
Karton Cilt, 1. Baskı, 512 sayfa
20Ekim2015 tarihinde, İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayınlandı