Kendisinden sonra gelen tüm Rus yazarlarını etkilemiş olan ve Dostoyevski'nin deyişiyle "tüm Rus gerçekçilerinin onun paltosundan çıktığı" bilinen Nikolay Gogol (1809-1852), oyunları ve öyküleriyle modern Rus edebiyatının kurucularından ve öncülerinden biri olmuştur.
Eşsiz bir gerçekçilikle ve yergi diliyle yaşadığı dönemin Rusya'sının kötülüklerini, çarpıklıklarını, gülünçlüklerini sergileyen Gogol'ün, olanca özverisiyle edindiği paltosunu çaldıran bir küçük memurun üzüntüden ölmesini anlatan "Palto"su, en ünlü ve en önemli oyunlarından biridir. Yazarın, küçük insanların dramını yansıtmadaki başarısını gösteren "Palto"yu Cemal Süreyya'nın Türkçesinden zevkle okuyacağınıza inanıyoruz.
(Arka Kapak)
Kendisinden sonra gelen tüm Rus yazarlarını etkilemiş olan ve Dostoyevski'nin deyişiyle "tüm Rus gerçekçilerinin onun paltosundan çıktığı" bilinen Nikolay Gogol (1809-1852), oyunları ve öyküleriyle modern Rus edebiyatının kurucularından ve öncülerinden biri olmuştur.
Eşsiz bir gerçekçilikle ve yergi diliyle yaşadığı dönemin Rusya'sının kötülüklerini, çarpıklıklarını, gülünçlüklerini sergileyen Gogol'ün, olanca özverisiyle edindiği paltosunu çaldıran bir küçük memurun üzüntüden ölmesini anlatan "Palto"su, en ünlü ve en önemli oyunlarından biridir. Yazarın, küçük insanların dramını yansıtmadaki başarısını gösteren "Palto"yu Cemal Süreyya'nın Türkçesinden zevkle okuyacağınıza inanıyoruz.
(Arka Kapak)
“Kimsenin korumadığı,hiç arkadaşı olmayan,hayatı boyunca hiç kimseden içten bir yakınlık görmemiş,bir böceği iğneyletutturup mikroskop altında inceleme fırsatını kaçırmayan doğabilimcilierin bile ilgisini çekmeyen bir insan evladı...”
Çarlık Rusya'sında gerçekçiliği nedeniyle itelenen, günümüzde ise tiyatro oyunlarına konu olmayı başarabilen, yazımından neredeyse ikiyüz yıl geçmiş olmasına rağmen; sade, akıcı ve içten anlatımıyla, hala keyifle okunan güzel bir öyküdür Palto.
Sosyal sınıf baskısının, sınıflar arasındaki uçurumun, fakirliğin, yalnızlığın, tükenmişliğin, çaresizliğin adıdır Palto. Sınıfsal ayrılıkların insanların hayatını nasıl etkilendiğini, Rus bürokrasisinin çarpıklığını, Akakiy Akakiyeviç üzerinden oldukça başarıyla anlatmış yazar.
Hayattaki tek gayesi yazıları kopyalamak olanan Akakiy'in hayallerden, hedeflerden ve en önemlisi sosyallikten uzak monoton hayatının Palto ile renklenmesi, Palto'yla kararması, inasana ister istemez kendi hayatını ve hedeflerini de sorgulatıyor.
Akakiy Akakiyeviç toprağa verildi ve Petersburg onsuz kaldı; sanki bu kentte böyle biri hiç var olmamıştı. Davasına kimsenin sahip çıkmadığı, kimsenin yakınlık göstermediği, bir iğnenin ucuna yerleştirdiği sıradan bir sineği bile alıp mikroskop altında incelemeyi ihmal etmeyen doğa bilimleri uzmanlarının dahi dikkatini çekmeyen bir yaratık, ömrünün son günlerinde de olsa palto biçimine bürünmüş ışıl ışıl bir misafir tarafından ziyaret edilmiş, sonra da çarların ve dünyadaki diğer tüm hükümdarların üzerine çöken felaket onun da karşısında belirmiş yıllarca dairedeki arkadaşlarının acımasız alaylarına sabırla katlanan Akakiy Akakiyeviç bir hiç uğruna bu dünyadan sessizce göçüp gitmişti.”
Paragrafıyla BİTMEYEN ürkütücü bir roman
Sonunda sinirden dişlerimi sıktığım bir hikaye.. bildik tanıdık... adaletsizliğin ve vurdumduymazlığın ülkesi yok gibi..
"Davasına kimsenin sahip çıkmadığı, kimsenin yakınlık göstermediği, bir iğnenin ucuna yerleştirdiği sıradan bir sineği bile alıp milroskop altında incelemeyi ihmal etmeyen doğa bilimleri uzmanlarının dahi dikkatini çekmeyen bir yaratık..."
Gogol'ün Ölü Canlar'ından sonra okuduğum ikinci eseri. Malum yarım kalan eser, dramatik bir yaşantısı olan roman.. Palto'yu da şu meşhur "Hepimiz Gogol'un Palto'sundan çıktık." sözü üzerine okuyacaklarım listesine almıştım ama iyi de yapmışım. Kısa ama insanı insanlık üzerine düşündüren bir hikaye.. Klasik bir başlangıç, fantastik bir son...
Dostoyevski'nin “Hepimiz onun Palto’sundan çıktık” dediği palto işte bu palto.
öykünün kahramanı Akakiy Akakiyeviç de dosto'nun Yeraltı Adamı'nın emmoğlusudur.
Nikolay Vasilyeviç Gogol den, Dostoyevski'nin 'hepimiz Gogol'un paltosundan çıktık' dediği sarcıcı bir öykü.
'Palto' yılda 400 ruble kazanan Akakiy Akakiyeviç adlı sıradan bir Rus memurunun hayatından çok küçük bir kesiti anlatıyor. Maddi sıkıntı çeken Akakiy, eskiyen paltosunu yenilemek için türlü fedakarlıklar yaparak para biriktirir ve kendisine yeni bir palto diktirir. Ye kürküm ye misali onunla hep dalga geçen iş arkadaşları onu yeni paltosuyla görünce hemen ona iyi davranmaya başlıyorlar, hatta bir iş arkadaşı onu akşam evine davet ediyor. Bir palto insanın önemini nasıl da değiştiriyor. Paltosunu omuzlarına alıp sokaklarda bayramlıklarını giymiş bir çocuk gibi sevinçle dolaşan Akakiy için başka bir sorun daha ortaya çıkıyor 'o paltoyu korumak'. Akakiy'in paltosunu çaldırmasıyla hayatındaki asıl trajedi başlıyor. Özellikle aslında mühim olmayan insanların mühim kişiymiş gibi bulunduğu makamın önemini diğerlerinin gözünde daha da yükseltmek için her türlü yola başvurması bana çok tanıdık geldi.
Hem gülünç, hem de üzücü, hem de eleştirel yanı olan güzel bir trajikomik öykü. Hikayenin fantastik bir son ile bitmesi de bence çok iyi olmuş. Akakiy'in kısa trajik öyküsü tam kalbime dokundu. Okumanızı tavsiye ederim.
Kitapda bir alıntı:
Ömrünün son demlerinde de olsa yoksulluk içinde geçen yaşamını bir anlığına neşeye boğan, palto biçimine bürünmüş gösterişli bir konuk tarafından ziyaret edilmiş, sefalet içinde geçen kasvetli hayatı kısa süreliğine de olsa renklenmiş; ama hemen ardından bu dünyanın en güçlü insanlarının bile üzerine çöken ölüm felaketi onun karşısına çıkıvermişti.(s.58)
Gogol'u seviyoruz ve paltolarımıza sarılırken hatırlıyoruz ne kıymetli bir servete sahip olduğumuzu..
'hepimiz gogol'un palto'sundan çıktık' demiş dostoyeski.
rus edebiyatınn temel taşlarından olan palto, gogolun tarzını haykırdığı, bir paltonun ne derece önem kazandığını gördüğümüz bir kitaptır.
Karton Cilt, 1.Basım, 118 sayfa
Eylül1996 tarihinde, İlke Basın Yayım tarafından yayınlandı