Şimdi itiraf zamanı!
İtiraf ediyorum: Sana tuzaklar kurdum.
Adlarını Fi ve Çi koydum.
Can Manay'ın Duru'ya duyduğu açlıkla çıkardım seni yola,
Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını Denizle anlatmaya çalıştım sana…
Beni takip etmen için yolumuzu onların hikâyeleriyle süsledim.
Anlamları da hemen hemen her satıra gizledim. Çünkü Pi'deydi asıl anlatmak istediklerim.
Çaresizdim. Vazgeçemezdim.
Sana bu manzarayı mutlaka göstermeliydim.
Seninle nihayet burada buluşmak için çok emek verdim.
Şimdi yine gel benimle, birlikte yürümeye devam edelim.
Savaşların savaşılarak kazanılamayacağını, asıl zaferin ancak doğrudan ayrılmayınca kazanıldığını
Özge anlatsın sana,
Yaptığımız her şeyin evrende dönüp dolaşıp bize nasıl geri geldiğini
Candan dinle,
Analiz edebildiğimiz kadar güçlü, sadeliğimiz kadar güzel, gerçekliğimizdeki samimiyet kadar eşsiz olduğumuzu
Bilgede gör,
Kendi değerini başkalarının gözünden biçenlerin acısını
Duruyla anla,
Ve Denizin düşüncelerinde tanış geleceğin insanıyla… Gel benimle. Yolumuz uzun değil,
Nihayet sana gidiyoruz, bana… BİZe.
Sorgulanmamış, analiz edilmemiş bir yaşam hiç yaşanmamıştır.
(Tanıtım Bülteninden)
Şimdi itiraf zamanı!
İtiraf ediyorum: Sana tuzaklar kurdum.
Adlarını Fi ve Çi koydum.
Can Manay'ın Duru'ya duyduğu açlıkla çıkardım seni yola,
Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını Denizle anlatmaya çalıştım sana…
Beni takip etmen için yolumuzu onların hikâyeleriyle süsledim.
Anlamları da hemen hemen her satıra gizledim. Çünkü Pi'deydi asıl anlatmak istediklerim.
Çaresizdim. Vazgeçemezdim.
Sana bu manzarayı mutlaka göstermeliydim.
Seninle nihayet burada buluşmak için çok emek verdim.
Şimdi yine gel benimle, birlikte yürümeye devam edelim.
Savaşların savaşılarak kazanılamayacağını, asıl zaferin ancak doğrudan ayrılmayınca kazanıldığını
Özge anlatsın sana,
Yaptığımız her şeyin evrende dönüp dolaşıp bize nasıl geri geldiğini
Candan dinle,
Analiz edebildiğimiz kadar güçlü, sadeliğimiz kadar güzel, gerçekliğimizdeki samimiyet kadar eşsiz olduğumuzu
Bilgede gör,
Kendi değerini başkalarının gözünden biçenlerin acısını
Duruyla anla,
Ve Denizin düşüncelerinde tanış geleceğin insanıyla… Gel benimle. Yolumuz uzun değil,
Nihayet sana gidiyoruz, bana… BİZe.
Sorgulanmamış, analiz edilmemiş bir yaşam hiç yaşanmamıştır.
(Tanıtım Bülteninden)
Fi-Çi-Pi kitapları okuyucusuna, aşk, kadın-erkek ilişkisi gibi her türlü okuru kendisine çekecek bir yapı sunsa da alt yapısı, düşünmeyi, birey olmayı, hayatı sorgulamayı, iç bakış geliştirmeyi hedefliyor. Çeşitli sosyal kimliklere sahip bireylerin ışığından toplumsal olanı eleştiriyor. Umuyorum kitap yazılma hedefine ulaşır.
Binlerce okur kitap çıkar kitapçılara akın etti. Sadece Can ve Duru'nun aşkı için değildir bu okuma aşkı. Altta yatan, birey, toplum, sistem gibi konularda da düşünmeye sevk etmiştir okuyucusunu.
Bildiğim, inandığım, bir sosyolog olmaktan ve kadın olmaktan öte önce insan olarak savunduğum her şeyi içinde barındıran, düşünmeye iten sorgulatmaya iten bir anlamda kurgusuyla da sosyolojik ve psikolojik analizler üreten bir kitap. Yazarın bilgi birikiminin hat safhalarda olduğunu ve sadece bilmeyip gerçekten büyük bir duyarlılığa da sahip olduğunu görüyorsunuz. Bitmesi en olabilecek, olması gerektiği şekilde bitti. benim bu seride en sevdiğim şeylerden biri de artık kimsenin bir kahraman olarak sunulmaması. bazı kitaplarda öyle bir anlatım var. Artık çok seçici davrandığımdan o tarz kitaplara pek rağbet etmiyorum. Bu kitapta hepsine kızıyorsunuz bir yandan da anlıyorsunuz çünkü İNSAN. insan denen varlığın karmaşasını, hatalı yapısını anlayınca en öfkelendiğiniz kibirli ve bencil karakteri bile bir müddet sonra anlayabiliyorsunuz.hepsinin hataları, yanlış kararları var. Kitaptaki karakterlerin kendi tercihleri doğrultusunda yaşamlarının şekillenmesi en doğru şeylerden biriydi. Sonuçta Kader denen bir şey varsa bile bu insanın tercihi ve kararıyla şekillenebilen değişebilen bir şey.Gerçekten yıkıp dökmek, bize benzemeyenlerden nefret edip onları ötekileştirmek yerine farklılıkları kucaklayabilsek, saygı duymayı öğrenebilsek sanırım hayat daha anlamlı olur. Ya savaşarak öldürerek yok edicek insan kendini ya da bir şekilde dönüştürecek evreni daha anlamlı bir hale. Sadece ben yazarın olduğu gibi -Sosyolojinin ve toplumumuzun gerçekliğinin üzerimde yarattığı biraz pesimist etkiden olsa gerek- umutlu olamıyorum pek.
ne Can Manay ne Duru ne de Bilge, bu kitabın kahramanları Özge ve Deniz bence....Daha önce de Deniz'in söylediği herşeyin altını çizmiştim bu kitapta da kural değişmedi...bitmesin isteyip elimden bırakamadığım bir kitap oldu...farkındalıklarımız, değer yargılarımız, önceliklerimiz hepsini sorgulayacağımız bir kitap....fizik de var matematikte, aktüalite de var dinde hepsi birlikte....eminim bir süre sonra geriye dönüp tekrar okumak isteyeceğim...teşekkürler Azra Kohen....
Kitabın ilk 500 sayfası o kadar boştu ki. Herşey son 200 sayfada olup bitti. Fazla zamanı olan okusun.
Çok zorladım kendimi bitirmek için, sırf hikaye yarım kalmasın diye. Bukadar uzatmanın anlamı var mıydı bilemiyorum neyse ki bitti
daha çok siyaset ve din üzerinde durmuş bu kitabında, ve mesaj ileticem derken baymış..
Son kitap gereksiz uzundu ya sonunda bittiği için mutluyum
700 sayfa gereksizdi final icin cok eziyet cektim okurken
Serinin 3. kitabını da eser miktarda sıkılarak okudum..
Emek harcanan her iyi sayılan şeye duyulması gereken saygıyı bu kitaba da duyuyorum..
Kitap da yazarın yer yer katılmadığım düşünceleri oldu.
Bunun yanı sıra işte bu fikir içimde yıllarca fark edilmeyi bekleyen ve de açığa vuramamış olduğumu düşündüren ifadeleri de gördüm..
Kısaca özetleyecek olursam Fi-Çi-Pi kitapları için faydalı eserler topluluğu olduğu söylenilebilir..
Eğer anneyseniz ve uyumanın değerini biliyorsanız nasıl bir etkiye sahip olduğunu bir nebze de olsa anlayabilirsiniz. Pi beni uykusuz bıraktı, kitap bitti ama ben hala etkisinden kurtulamadım kurtulamıyorum geceleri uyumadan önce Bilge'yi, Ali'yi, Deniz'i, Duru'yu, Can Manay'ı, Sadık'ı düşünüyorum.
Bazı karakterlerin sonunu neredeyse bir iki cümle ile anlattı geçti yazar. Önemli olayları neredeyse hiç anlatmadı, sadece kısa bir ön bilgi ile kitabın başlarında verdi o kadar. Eğer onlarda anlatılmış olsaydı 10 üzerinden 10 alacak bir başucu kitabıydı bence. Yazar, iletmek istediği mesaj için bir noktadan sonra olayları, karakterleri harcamış düşüncesine yoğunlaşmış resmen.
Din, siyaset, cinsellik, tutku, saplantılı ilişki, sanat ne isterseniz hepsi mevcut :) Özellikle dine yönelik bakış açısı oldukça farklı ve tartışılır.
Müzik önerilerini romanı okurken açıp dinleyince etkisi daha da çok oluyor. Kendimi Deniz gibi , Ada gibi hissettiğim noktalar oldu.
Bu arada Şaban Meydanoğlu ismi çok dahiyane olmuş :))
Ciltsiz, 704 sayfa
30Haziran2015 tarihinde, Destek Yayınları tarafından yayınlandı