Roman ilk olarak 1866da Rus Habercisi adlı edebiyat dergisinde yayımlandıktan sonra cilt hâline getirilmiştir. Yazarın en uzun ikinci romanı olma özelliği taşır. Bununla birlikte yazarın olgunluk döneminin ilk büyük romanıdır. Roman Rodion Romanovich Raskolnikovun ahlaki ikilemlerine odaklanır. Raskolnikov nefret edilen, kötü bir tefeciyi öldürecektir. Böylece finansal problemlerini çözerken aynı zamanda dünya kötü, değersiz bir parazitten temizlenecektir. Raskolnikov, daha yüksek bir amaca hizmet eden bir cinayetin kabul edilebilir olduğuna inanır. Yazar, özellikle en günahkar görülen karakterleri inanca yöneltmiştir. Kimlikler değil, kişilikler önemlidir mesajı da verilmiştir. Suç Nedir? Ceza Nedir? Amaca ulaşmak için her yol mubah mıdır? Asıl suçlu kim? Toplum mu? Bu gibi soruları düşündüren yazar, her okurun kendi inançlarına, hayata bakış açısına göre yorumlayabileceği, fikir edineceği bir üslûp takip etmiştir.
Roman ilk olarak 1866da Rus Habercisi adlı edebiyat dergisinde yayımlandıktan sonra cilt hâline getirilmiştir. Yazarın en uzun ikinci romanı olma özelliği taşır. Bununla birlikte yazarın olgunluk döneminin ilk büyük romanıdır. Roman Rodion Romanovich Raskolnikovun ahlaki ikilemlerine odaklanır. Raskolnikov nefret edilen, kötü bir tefeciyi öldürecektir. Böylece finansal problemlerini çözerken aynı zamanda dünya kötü, değersiz bir parazitten temizlenecektir. Raskolnikov, daha yüksek bir amaca hizmet eden bir cinayetin kabul edilebilir olduğuna inanır. Yazar, özellikle en günahkar görülen karakterleri inanca yöneltmiştir. Kimlikler değil, kişilikler önemlidir mesajı da verilmiştir. Suç Nedir? Ceza Nedir? Amaca ulaşmak için her yol mubah mıdır? Asıl suçlu kim? Toplum mu? Bu gibi soruları düşündüren yazar, her okurun kendi inançlarına, hayata bakış açısına göre yorumlayabileceği, fikir edineceği bir üslûp takip etmiştir.
Hayatımda okuduğum en güzel üç kitaptan birisi Suç ve Ceza. Karakteri yazmakla kalmamış, bildiğin kanlı canlı hafızamıza yerleştirmiş Dostoyevski. Bu yıl içerisinde tekrar okumayı düşünüyorum. Hatta ömrüm boyunca tekrar tekrar okumayı düşünüyorum. Çünkü her okuduğumda daha da farklı bir keyif alacakmışım gibi bir hisse sahibim.
Bana tuhaf gelense adamlar bu kitaba da beş yıldız veriyorlar, Alacakaranlık (Twilight) serisine de. Farklı olabilirler, evet ama yine de hiç içime sinmiyor. (:
önemli olanın neyin suç olduğunu bulmak olduğunu anlatıyor roman.suç varsa ceza doğal olarak vardır. yazıldığı yüzyıl için doğru bir saptama.ama günümüz insanı önce cezalandırılır, cezalandırılan insan suçunu arar, çünkü suçsuz yere cezalandırılmak katlanılmaz bir şeydir
bi internet sitesinde okumuştum detaylı cinayet tasviri, suçlu piskolojisi ve katilin ruh halini bu kadar ayrıntılı bilen biri kesin cinayet işlemiştir diyerekten dönemin savcısı dostoyevskiye dava açmış şehir efsanesi gibi dursada duyduğumda pek şaşırmamıştım varın siz düşünün gerisini...
"Suç toplumsal düzenin bozukluklarına karşı bir protestodur."
Kitabı İş Bankası yayınlarından Mazlum Beyhan çevirisi ile okudum. 687 sayfa olan kitap betimlemeleriyle öyle gerçekçi bir hal alıyor ki, romanın baş kahraman ile insanı bütünleştiriyor. Kitabın sayfalarını çevirdikçe, insanların en dayanılmaz acılarını yüreğinizin en derinliklerinde hissediyorsunuz. Dostoyevski, karakterleri öyle gerçekçi betimlemiş ki, bazı karakterleri sıkıca bağrınıza basıyor, bazılarından nefret ediyor, belki de tiksiniyorsunuz. Sanki her şey o anda yaşanıyor ve her şey gerçekmiş gibi.
Dış dünyanın sığlığına kapılan romanı başka bir sahaya çeken, insanın iç dünyasına inen, ruhunun
girdaplarında dolaşan Dostoyevski, bu romanında insanın çekebileceği bunca acı ve bunalımların en ağır ve katlanılmaz gibi görünenlerini en ince ayrıntılarına dek irdeleyip işlemiş.
Hep düşünmüşümdür; neden yazarlar, sanatçılar diğer bilim insanlarından daha çok bilinir, konuşulur, okullarda edebiyatçıları öğreniriz de, ne bileyim fizikçileri, kimyacıları, psikologları vs öğrenmeyiz diye. Ta ki 'Suç ve Ceza' romanını okuyana kadar. Bu romandan anlaşılabildiğine göre Dostoyevski, Freud'dan önce bilinçaltını kurcalamaya başlamış, kriminolog Ferri'ye, filozof Bergson'a kadar pek çok bilim insanından da çok derinliğe sahip ve bu bilim insanlarının çoğunu etkilemiş. Einstein sadece Einstein'dir, ama Dostoyevski hem Einstein, hem Froud, hem Ferri'dir, hem de Bergson'dur. Artık anlamışım ki -gerçek- yazarlar, sanatçılar toplumun en önemli değerleridir ki topluma yön vermesi gerekenler de bunlardır diye...
"İnsanlar ikiye ayrılır, sıradanlar ve olağanüstüler. Birinci bölümdekiler hep bugünün, ikinci bölümdekiler hem yarının efendileridir. Birinciler dünyayı korurlar ve onu sayıca artırırlar; ikinciler dünyayı hareket ettirler ve onu bir amaca doğru yöneltirler... Ceza, suçu başka bir zamana daha şiddetli bir şekilde ertelemekten, hatta suçu azdırmaktan başka bir şey değildir... Ceza kaldırılabilir; ama suç insanın içinde sonsuza kadar yaşar... İnsan Tanrı değildir ve dolayısıyla eylemlerinde özgür değildir. "
Victor Hugo'nun ünlü romanı Sefiller'in 5 ciltlik versiyonundan sonra okuduğum en güzel kitap diyebilirim Suç ve Ceza'ya. Karakterler o kadar kusursuz betimlenmiş ki neredeyse hepsiyle bir ortak nokta bulabiliyorsunuz. Dostoyevski, bir bakıma kendi benliğiyle yaptığı etik ve sosyolojik tartışmalarından yola çıkarak harika düşünceler aktarmış, diyaloglar yaratmış. Bulunabilecek her listede gelmiş geçmiş en iyi kitaplardan olan Suç ve Ceza'yı kesinlikle okuyun, ancak okumak için acele etmeyin.
Dostoyevski gerçekten çok iyi bir ruh betimleyicisi.Raskolnikov'un kendi iç dünyasında yaptığı felsefe beni çok derinden etkiledi.Bu kitapla ona olan saygınlığım bir kat daha arttı.
iş bankası yayınları hasan ali yücel klasikler dizisinden okuyorum. gerçekten tavsiye edeceğim bir yayınevi. kitap ve yazar hakkında yorum yapmaya gerek bile duymuyorum zaten.
dostoyevski özel bir adam. tıpkı shakespeare gibi. böyle adamlar 200-300 yılda bir görülür dünyada. sonu dışında kusursuz bir kitap bana göre
Sessiz sakin ilerler önce, sanki bir yokluğa sürüklenirsin ama sonra fark edersin ki büyük bir gizemler yumağı içine düşmüşsündür aslında.Kalıplara sığmaz bu kitabı haşmeti, neden biliyor musun?
Çünkü henüz keşfedilmeyi bekleyen o kadar çözülmemiş sorular var ki; bunları idrak ettikçe oturduğun kanepeden biraz daha doğrulmaya başlarsın , neler oluyor lan bana? Falan demeye başlarsın durup dururken.Hikaye ilerledikçe beyninin kıvrımlarına ince ince sarar gizem, ve sarmaya başladıkça da bu akışa müptela olursun. O kaçınılmaz son yaklaştığında kanepeden biraz ve biraz daha doğrulmaya çalışırsın. Ta ki o dehşet varı final gelip çattığında " o lanet olası kanepeden" düşeceğin ana dek, bu akışın damarlarındaki kana zerk oluşunu hissedersin. sessizliğin çağrısına dalıp giderim her satırında,benim için kitaptan çok yaşam kaynağıdır bu akış.Raskolnikov benim düşünce ufkuma damgasını vurmuştur.
.
Bana kalırsa Suç ve Ceza kitabı klasik bir polisiye-gerilim romanıdır,çünkü kitapta bir cinayet ve onun ekseninde sorgulanan bir kurgu vardır.