20. yüzyılın en büyük Alman romancısı Thomas Mann’ın yazarlık yaşamında, Buddenbrooklar, Büyülü Dağ ve Doktor Faustus gibi büyük romanların yanı sıra Venedik’te Ölüm’ün de benzersiz bir yeri vardır. 1929’da Nobel Edebiyat Ödülü’ne değer görülen Mann, I. Dünya Savaşı’nın hemen öncesinde yayınlanan Venedik’te Ölüm adlı bu uzun öyküsünde, 'sanatçının trajik çıkmazı'nı işler: Yorucu bir çalışmanın ardından gerilimlerinden kurtulmak için Venedik’e giden ünlü yazar Aschenbach, genç Polonyalı Tadzio’nun olağanüstü güzelliği karşısında büyülenir. Salgın hastalık kenti sarınca da, tutkularına yenilerek ölüm isteğine teslim olur. Aşk ve ölüm simgeleri, Mann’ın yazarlık yaşamında bir dönemi kapayan bu yapıtın derin duyarlılığının temel öğelerini oluşturur. Güzellik, belki de sanat, yaşamı yok edici bir işlev yüklenir. Luchino Visconti’nin sinemaya da uyarladığı bu ölümsüz romanı, Behçet Necatigil’in ölümsüz çevirisiyle sunuyoruz.
20. yüzyılın en büyük Alman romancısı Thomas Mann’ın yazarlık yaşamında, Buddenbrooklar, Büyülü Dağ ve Doktor Faustus gibi büyük romanların yanı sıra Venedik’te Ölüm’ün de benzersiz bir yeri vardır. 1929’da Nobel Edebiyat Ödülü’ne değer görülen Mann, I. Dünya Savaşı’nın hemen öncesinde yayınlanan Venedik’te Ölüm adlı bu uzun öyküsünde, 'sanatçının trajik çıkmazı'nı işler: Yorucu bir çalışmanın ardından gerilimlerinden kurtulmak için Venedik’e giden ünlü yazar Aschenbach, genç Polonyalı Tadzio’nun olağanüstü güzelliği karşısında büyülenir. Salgın hastalık kenti sarınca da, tutkularına yenilerek ölüm isteğine teslim olur. Aşk ve ölüm simgeleri, Mann’ın yazarlık yaşamında bir dönemi kapayan bu yapıtın derin duyarlılığının temel öğelerini oluşturur. Güzellik, belki de sanat, yaşamı yok edici bir işlev yüklenir. Luchino Visconti’nin sinemaya da uyarladığı bu ölümsüz romanı, Behçet Necatigil’in ölümsüz çevirisiyle sunuyoruz.
bir bedene değil yalnızca güzelliğe aşık olmayı çok güzel işlemiş yazar.
Venedik’te Ölüm, uzun bir öyküdür. Bu öyküde sanatçının trajik çıkmazları ile karşılaşıyorsunuz. Öykü, gerilimlerinden kurtulmak için Venedik’e gemi yolculuğu yapan ünlü yazar Aschenbach’ın bu yolculukta yaşadıklarını anlatmakla başlıyor. Aslında Mann burada olayları anlatmaktan çok bu yolculukta yer alan kişilerin tasvirlerini yapıyor. Öykü, ünlü bir yazarın lise döneminden bu yana yolculuğuna değinerek ilerliyor:
Thomass Mann'ın Buddenbrooklar adlı romanından sonra ününü pekiştirip evrensel yazarlar arasına girmesini sağlayan nefis uzun öyküsü
Gustav von Aschenbach adlı ünlü orta yaşlı bir yazarın pişmanlıkları, yaşanmamış gençliğe hayıflanmaları, dayatılan ahlak kurallarından bunalma ve bir Venedik gezisinde karşılaştığı Tadzio adlı bir çocuğa platonik aşkı altında iç hesaplaşmaları anlatıyor yazar bu nefis öyküde.
Çok beğenerek okudum ayrıca kitabın bir artısıda Behçet Necatigil çevirisi ve prof dr Kasım Eğil'in ön sözü olmuş
http://oklapkutuphanesi.blogspot.de/2012/06/thomas-mann-venedikte-olum.html
Sağlam kitaptı ilk okuduğumda sıkılmıştım 3 kere okumuştum tavsiye ederim.
Çok akıcı bir kitap okumanızı tavsiye ederim.
Her yerde adını duymam boşuna değilmiş.Kaliteli bir eser.Ve ancak bu kadar derinlemesine anlatıır
Sonsuzluğa dokunmak gibi her sözcüğü seni gidip bir gelmeyecegin bir yere götürüyor.
Kitap sanat üzerine bir deneme yazısı edasıyla başlasa da sonradan kahramana ait sancılı bir hikayeye dönüşüyor. Güzelin etkisi altına girme, ona tutkuyla bağlanma ve değer yargılarının geri planda kalışına tanık olurken mümkün olduğunca önyargısız okumaya çalışsam da kahramana karşı pek sempati duyabildiğimi söyleyemeyeceğim.
Ciltsiz, 104 sayfa
Nisan2015 tarihinde, Can Yayınları tarafından yayınlandı