Yaşama Uğraşı 1952 yılında yayımlandığı zaman, önemli bir edebiyat olayı sayıldı ve çok geçmeden başka dillere de çevrildi. Çağdaş İtalyan Edebiyatının en önemli yazarlarından biri olan Cesare Pavesenin yazarlık sanatıyla ilgili çok ilginç görüşlerini içtenlikle yansıtan Yaşama Uğraşı önemini bugün de koruyan bir belge niteliği taşımaktadır.Gizlice en çok korkulan şey hep gerçekleşir sonunda.Yazıyorum: Ey, Sen, acı.Peki sonra? Bütün gerekli olan, biraz cesaret. Acı ne kadar ortaya çıkar ve kesinleşirse, yaşama içgüdüsü o kadar ağır basıyor ve intihar düşüncesi zayıflıyor.Kolay sanmıştım ilk düşündüğümde. Zayıf kadınlar yapmıştı bu işi. Alçakgönüllülük istiyor, kendini beğenmişlik değil. Tiksiniyorum bütün bunlardan. Sözler değil. Eylem. Artık yazmayacağım... 18 Ağustos 1950
******
Ilkgençlik yıllarının geçtiği köy ve çiftlïk ortamı, Cesare Pavese nin ilk şürlerine olduğu kadar Ay ve Şenlik Ateşleri adlı ilk romanına da esin kaynağı oldu. Çocukluğu yoksulluk içinde geçti. Lisedeyken iki yakın arkadaşının intiharları, Paveseyi çok etkiledi. Ondaki intihar eğilimi, böyle başladı. Üniversitede edebiyat okudu. Amerikan edebiyatının dev yapıtlarını İtalyancaya çevirdi. Özgürlük ve demokrasi ağırlıklı çevirileri ve yazılan yüzünden Faşist yönetimce tutuklandı, bir yıl kadar hapis yattı. Kısık sesli bir kıza aşık oldu. Bu aşk, Cesare Paveseyi, içedönüklükten ve aşağılık duygusundan kurtarmıştı. Ancak kısık sesli kızın alaycı sözleri, yazarı yine intihar düşüncesiyle yüz yüze getirdi. Kadınlardan nefret eden, karamsar bir insan oldu. İlerleyen yıllarda iki kez evlenmeye kalktıysa da, olmadı. Hayal kırıklıklarıyla dolu bir yaşamı 1950 yılına kadar sürdürebildi. Yalnız Kadınlar Arasında adlı romanına, İtalyanın en büyük edebiyat ödülü olan Strega Ödülü verilmişti. Ödülünü almak üzere, Romaya bir uyurgezer gibi gitti. Ödülü aldıktan sonra, 1935 yılından beri tuttuğu bu günlük dışındaki bütün yazılarını, notlarını yok etti ve 26 Ağustos 1950de, küçük bir otel odasında, uyku haplarıyla intihar etti. Bu günlükte gündelik olaylardan çok, bu büyük yazarın sanatıyla ilgili düşüncelerini bulacaksınız. Ölümünden iki yıl sonra Yaşama Uğraşı adıyla yayınlanan bu çok değerli kitabı ilk kez tam metin olarak yayınlıyoruz.
******
Yaşama Uğraşı 1952 yılında yayımlandığı zaman, önemli bir edebiyat olayı sayıldı ve çok geçmeden başka dillere de çevrildi. Çağdaş İtalyan Edebiyatının en önemli yazarlarından biri olan Cesare Pavesenin yazarlık sanatıyla ilgili çok ilginç görüşlerini içtenlikle yansıtan Yaşama Uğraşı önemini bugün de koruyan bir belge niteliği taşımaktadır.Gizlice en çok korkulan şey hep gerçekleşir sonunda.Yazıyorum: Ey, Sen, acı.Peki sonra? Bütün gerekli olan, biraz cesaret. Acı ne kadar ortaya çıkar ve kesinleşirse, yaşama içgüdüsü o kadar ağır basıyor ve intihar düşüncesi zayıflıyor.Kolay sanmıştım ilk düşündüğümde. Zayıf kadınlar yapmıştı bu işi. Alçakgönüllülük istiyor, kendini beğenmişlik değil. Tiksiniyorum bütün bunlardan. Sözler değil. Eylem. Artık yazmayacağım... 18 Ağustos 1950
******
Ilkgençlik yıllarının geçtiği köy ve çiftlïk ortamı, Cesare Pavese nin ilk şürlerine olduğu kadar Ay ve Şenlik Ateşleri adlı ilk romanına da esin kaynağı oldu. Çocukluğu yoksulluk içinde geçti. Lisedeyken iki yakın arkadaşının intiharları, Paveseyi çok etkiledi. Ondaki intihar eğilimi, böyle başladı. Üniversitede edebiyat okudu. Amerikan edebiyatının dev yapıtlarını İtalyancaya çevirdi. Özgürlük ve demokrasi ağırlıklı çevirileri ve yazılan yüzünden Faşist yönetimce tutuklandı, bir yıl kadar hapis yattı. Kısık sesli bir kıza aşık oldu. Bu aşk, Cesare Paveseyi, içedönüklükten ve aşağılık duygusundan kurtarmıştı. Ancak kısık sesli kızın alaycı sözleri, yazarı yine intihar düşüncesiyle yüz yüze ge... tümünü göster
Cesare Pavese'in 1950'de gerçekleştirdiği intiharına götüren 15 senelik günlüklerden oluşuyor kitap.Gündelik hayata dair yüzlerce aforizma barındırıyor.Yazarın edebiyat, sanat, şiir, tarih gibi bir çok konuya eleştirisinin yanında acımasızca kendini de eleştirdiğini görüyoruz.Yazarın intiharının temel sebebini kadınlara bağlamış olması beni çok şaşırttı.1935-1950 yılları arasındaki günlerini anlatmasına rağmen böylesine entellektüel bir aydının savaştan ve savaşın getirdiği gerçeklerden bahsetmemesi, tam tersine tüm derdi kadınlar tarafından reddedilen bir adam olmasına şaşırdım.Edebi anlamda ve gündelik hayata getirdiği taliller bakımından son derece kıymetli bir yazın olmuş ama ben Zweig gibi daha ulvi bir intihar olmasını yeğlerdim.
Altını çizdiğim onlarca cümleyle dolu kitap, dönüp tekrar tekrar okunası.
Pavese'nin "Yaşama Uğraşı" neticesinde ruhuna işleyen onulmaz yaraların kağıda dökülmüş hali. Saf acının, yalnızlığın ve hiçbir şeye bağlanamama hastalığının sonu; tek başına bir ölüm..!
Bir yazar başka bir yazarı tanımanıza sebep olabilir. Benim tanışıklığım da öyle oldu Pavese ile, Tezer Özlü aracılığıyla. Edebiyatı, aşkı, kadınları, duyguları, yaşam olgusunu, savaşı, insanı kısacası her şeyi bulabileceğiniz, bir çok satırın aklınızda yer edeceği bir yapıt. En çok da acı. Acıyı içinde olgunlaştırıp bir kitap olarak meyvesini sunmuş bize.
Bazı bölümleri okurken keşke önce diğer kitaplarını (özellikle de şiirlerini) okusaydım dediğim oldu, onlarla ilgili düşüncelerini daha iyi anlamlandırabilirdim böylece.
http://moonlightcat13.blogspot.com/2017/01/yasama-ugras-cesare-pavese.html
345 sayfa