Her insanda barınır hem gündüz hem gece, her insanın bedeninde şekillenir hem iyilik hem kötülük. Evrendir her insan. Koskocaman bir evren küçücük bir bedende...Öyküleriyle tanıdığımız Sema Kaygusuz ilk romanı Yere Düşen Dualar da çok katmanlı, çok düşünen bir metne imza atıyor. Üzüm ve altın adını verdiği iki bölümden oluşan kitap, bir adada açılıyor, üzümün egemenliğinde gelişiyor. Sonra devreye, bilinmeyen bir zaman ve altın giriyor. Üzüm bölümünde kütüphanede çalışan, annesi tarafından terk edilmiş, alkolik bir babanın kızıdır asıl kahramanımız. Ve üzümdür, şarabı var eden, onu yapanın kişiliğini al, başlı başına bir karakter olan üzüm...Onun ekseninde günümüz insanıdır aynı zamanda, her el attığı yeri mahveden... İlişkiler, zaman, ölüm, korku gibi kavramların eşliğinde biraz da çağımızın yağmalayıcı zihniyetinin eleştirisidir bu. Kitaplar da nasibini almaktadır bu keskin gözlemden. Altın bölümü ise birinci bölüme ince göndermelerde bulunan, tek gözlü bir gencin çevresinde gelişir. Zaman, mekan belirsizdir, ancak hikaye edilen evrenseldir. Sema Kaygusuz, Yere Düşen Dualarda çok etkileyici bir metne imza atıyor. Aynı kahramanların iki kez hayat bulduğu, iki kalpli bir roman bu. Adanmışlık üzerine gerçek bir edebiyat örneği.
Her insanda barınır hem gündüz hem gece, her insanın bedeninde şekillenir hem iyilik hem kötülük. Evrendir her insan. Koskocaman bir evren küçücük bir bedende...Öyküleriyle tanıdığımız Sema Kaygusuz ilk romanı Yere Düşen Dualar da çok katmanlı, çok düşünen bir metne imza atıyor. Üzüm ve altın adını verdiği iki bölümden oluşan kitap, bir adada açılıyor, üzümün egemenliğinde gelişiyor. Sonra devreye, bilinmeyen bir zaman ve altın giriyor. Üzüm bölümünde kütüphanede çalışan, annesi tarafından terk edilmiş, alkolik bir babanın kızıdır asıl kahramanımız. Ve üzümdür, şarabı var eden, onu yapanın kişiliğini al, başlı başına bir karakter olan üzüm...Onun ekseninde günümüz insanıdır aynı zamanda, her el attığı yeri mahveden... İlişkiler, zaman, ölüm, korku gibi kavramların eşliğinde biraz da çağımızın yağmalayıcı zihniyetinin eleştirisidir bu. Kitaplar da nasibini almaktadır bu keskin gözlemden. Altın bölümü ise birinci bölüme ince göndermelerde bulunan, tek gözlü bir gencin çevresinde gelişir. Zaman, mekan belirsizdir, ancak hikaye edilen evrenseldir. Sema Kaygusuz, Yere Düşen Dualarda çok etkileyici bir metne imza atıyor. Aynı kahramanların iki kez hayat bulduğu, iki kalpli bir roman bu. Adanmışlık üzerine gerçek bir edebiyat örneği.
"durmak gece vakti sınır boyları bozulmuş gölgenin değişken lekesini koruma çabasıdır. durmak anımsamaktır. anımsamayı durduramazsın."
"insanlığın en bilindik düş kırıklığıydı yüzün"
"kar fırtınasında donmaktan son anda kutulan birinin ısınınca kalbi büyür, bütün gövdesi sıvılaşırmış. bir gece sıcacık bir odada uyandığında, insan değil kalbinden başka bir yerini hissetmeyen akışkan bir şey olarak açtı gözünü. salt bir nabızdı; kıpırdadıkça çağlayan büyücek bir kalp."
anlaşılması zor bir roman, imgesel, göndermelerle yüklü bir metin ancak harika ve titiz kurulmuş cümleler.
330 sayfa