Tarih, aşk ve şiirsellik tadı alınabilecek bir yapıt. Bu Amin ile ilk tanışmam. Bana göre güzel bir tanışma oldu. Kitapda 11. yy. kısmı daha sürükleyici iken daha yakın çağdaki kısımlarda biraz sıkıldım. Ömer Hayyam'ın hikayesi daha sürükleyiciydi. Nedense Elif Şafak - Aşk kitabının tadını aldım.
Ayrıca Ömer Hayyam'ı sevmedim.
Yarisina kadar çok akiciydi ve sevdim de ama yarisindan sonra biraz yavaşladi benjamonli kisimlar gereksiz olmus bence.
dört farklı kitaptan olusmus bir roman. hele benim gibi kitaplar arasında okumaya mola vermek zorunda kaldıysanız eger gercekten birbirinden farklı kitaplar okuyormus hissine sebep olabilir. son bölümündeki amerikan hayranlıgını saymazsak eger güzel bir dogu incelemesi. ismini aldıgı semerkanttan sadece tek bölümde bahsetmiş olması entresan ismi daha cok iran olmalıymıs gibi düşündüm ben. hayyam ın hayat felsefesi dünya ya bakısı ilgi cekici ama bi o kadar düsündürücü. tabi nizamımülk ve hasan sabbahıda unutmamak gerek. farklı bir deneyim oldu sahsım adına..
Betimlemeleri muhteşem olan kitaptır.Romanı okuyunca Semerkant'ı görmeden ölmemem gerektiğine kanaat getirdim.Okuyun,okutun değerli kitapseverler.
Bir tarih kitabı bu kadar iyi akılda kalıcı bilgi verebilir miydi bilmiyorum. Yazar her zamanki gibi kendi kurgusunda tarihle buluşturdu, okurken farkına varmadan Semerkant sokaklarında dolaştım. Gerçekten de okunması gereken kitaplar arasında adı geçmesi gereken başarılı bir eser.
Sadece Hayyam i anlatsa sonundaki o tarihsel yolculugu yapmasa bir solukta biticek kitap 8/10
İran tarihinin roman havasına yazılması.İlk yarı güzel roman tadında ,sonrası tarih kitabını andırıyor.Ömer hayyamı ve Hasan Sabbah'ı tanıyorsun.Bu kişileri merak ediyorsan oku.
yazarın gazeteci olduğu çok belli oluyor, ama bu olumsuz bir tat oluşturmuyor eserde genel olarak. kitabın hayli akıcı olduğunu söyleyebiliriz.
bariz bir türk düşmanlığı gözden kaçmıyor kitap boyunca, bunun yanında iran hayranlığı da dikkatlere çarpıyor.
en beğendiğim yönü kitabın, doğulu bir yazarın medeniyet bizden türedi kompleksine kapılmadan matematik, tıp ,astronomi, edebiyat gibi alanlarda doğulu alimlerin etkisi ve varlığını dile gitiriyor olması.
Tarihi olayları romanlaştırarak anlatan bir kitap. İranın demokrasi/meşrutiyet mücadelesi ile ilgili hiçbir bilgim yoktu.
Ancak bir noktada takıldım. Okay Tiryakioğlu'nun Alparsan adlı kitabında Hasan Sabbah'ın Alparslan zamanında Nizamülmülk ile çalıştığı; şu an ismini hatırlayamadığım bir kalenin alınmasında son kez yardım ettiği; bu kalenin fethinden sonra Nizam ile anlaşıp, para alıp adamlarıyla birlikte oradan ayrıldıkları anlatılıyor.
Ancak Semerkant kitabında Hasan Sabbah Melikşah zamanında Nizam ile çalışıyor. Nizam'ın bir oyunu ile Selçuklulardan ayrılmak zorunda kalıyor, daha sonra Melikşah ile gizlice anlaşıp Nizam'ı öldürtüyor.
İki kitabın da anlattığı çoğu yerin aynı olmasına rağmen, bu farklılığın nedenini anlayamadım. Hangisinin doğru olduğunu merak ediyorum.
Fedailerin Kalesini okuduktan sonra ilk merak ettiğim kitap haline gelmişti Semerkant. Ömer Hayyam hakkında bir şeyler okuyabilmek beni mutlu etti. 1070'lerden 1900'lere kadar geniş bir tarih yelpazesi içinde olayları bize aktaran yazar , ilerleyen bölümlerde İran'ın tarihi olaylarına da bir nebze ışık tuttu benim için. Morgan Shuster ismini araştırmadan edemeyeceğim :)
Ömür soluğumuz nereden geliyor diye soruyorsun.
Uzun bir öyküyü özetlemek gerekirse
Derim ki Okyanus'un dibinden,
Her şeyi yeniden yutan
Kitabın ilk iki bölümü gerçekten lezzetli ama gelelim ki üçüncü ve dördüncü bölüme, siyaset sevmeyen biri olarak sıkıldım açıkcası. Siyaset ve tarihin buram buram koktuğu bu kitabı iki alanıda seven herkese tavsiye edebilirim.
Okuduğum en iyi kitaplardan . Ömer Hayyam çok başka bir adam artık gözümde . Ve yaşadığı dönem o kadar iyi yansıtılmış ki sanki o an orada kendi gözlerinizle görüyosunuz her şeyi . Aaaa o olay öyle miymiş bu yüzden mi böyle olmuş gibi şeyler dedirtmişti bana . Hem tarihi hem de çok duygu yüklü . Üç kere okunur . Okunmalı .
Hasan Sabbah'ı ilk olarak Vladimir Bartol'un Alamut kitabında okumuştum, her ne kadar Ömer Hayyam hakkında çok fazla yazmamış olmasa da o kitabı daha çok beğenmiştim ama bu kitapta anlatılanlar gerçeğe daha yakın gibi geldi bana.
Ömer Hayyam'ı daha yakından tanımanıza ve dönemin gizemli dünyasına dalmanıza neden olacak bir kitap. Dört bölümden oluşan kitabın ilk iki bölümünde Ömer Hayyam, Nizamülmük ve Hasan Sabbah'ın ilişkilerini ve insanı hırsları, diğer iki bölümde ise Ömer Hayyam'ın rubaiyatını nasıl elde ettiğini anlatıyor. Ayrıca İran tarihi hakkında bilgiler de edinebiliyorsunuz. Kitabın ilk iki bölümündeki akıcılık sonraki bölümlerde yavaş yavaş kayboluyor ve monotonlaşıyor...
Doğulu yazarlar kitaplarının Batılılar tarafından beğenilmesini sağlamak veya kendilerini Batı dünyasına kabul ettirmek ve ispat ettirmek için kitaplarında mutlaka Batılı (veya Batı mahallesine taşınan Doğulu) bir baş karakter eklemelerine acayip sinir oluyorum. "Doğulu" bir öyküyü bir "Batılı" üzerinden aktarılmasını bir Doğulu olarak ve kendi uygarlığımız açısından realist bulmuyorum. Bu durum oryantalist bir bakış açısına neden oluyor ve "Doğu gerici, Batı ilericidir" tezine kaynak sağlamaktan başka bir işe yaramıyor.
Roman olarak belki yüksek not verebilirdim, ama siyasi amaçlı bir kitap olarak algıladım bu yüzden 1 puan verdim.
Ömer Hayyam, Nizamül Mülk, Hasan Sabbah ve Cemaleddin Afgani gibi şahısları bu kitapla tanıdım ve başka kaynaklardan bu kişiler hakkında bilgiler edindim.
Cemaleddin Afgani, gittiği her ülkeyi karıştıran ve genelde sınır dışı edilen bir kişilik. Abdulhamid han zamanında yaşamış olan bu zat, genelde Yahudilerin bulunduğu gizli bir teşkilat kurmuş. Abdülhamîd Han Hâtırât’ında Cemaleddini İngilizlerin kullandığını söylüyor. Ölünce de kabri bir Amerikalı tarafından yapılmış.
Sonu çok kötü bir yere bağlanıyor. Hayatımda bir kitabı okuduktan sonra ilk defa sinirlendim.
Bu yıl okuduğum en farklı kitap diyebilirim. Tüm ortadoğuyu, batıyı, iranı bu kadar iyi bağlamak... inanılmaz...
"Fedailerin Kalesi Alamut"tan sonra okuduğum için zihnimde biraz soluk yer alan kitaptır. Nitekim bu iki kitap birbirleriyle çoğu yerde çelişir. Her ne kadar Semerkand'da anlatılanlar daha gerçekçi gelse de gönlüm Wladimir Bartol'un Ütopyasından yana...
dili, konusu farklı bir kitap çok gizli şeylerin döndüğü bir dönemi çok güzel kullanmış
Akıcılığı ile insanı sıkmayan,sürükleyiciliği ile bir an olsun kendini elden düşürmeyen şaheser
Var mı dünyada günaah işlemeyen söyle
Yaşanır mı hiç günah işlemeden söyle
Bana kötü deyip kötülük edeceksen
Yüce tanrı, benden ne farkın kalır söyle...
Tarihin unutulmaz karakterleri olan; Ömer Hayyam, Nizamümülk ve Hasan Sabbah'ın hikayesini anlatan ve Genellikle Ömer Hayyam'ın rubaileri etrafında dönen, okunması gereken bir kitap.
İlk bölümler bu önemli şahsiyetlerin hikayelerini anlatırken çok sevmiştim kitabı ancak kitabın ortasından sonra bu hikayenin dışına çıkıp başka bir yere doğru ilerledi. Yani sonlara doğru oldukça sıkıldım. Keşke hep kadim zamanlarda kalsaydı kitap...
Harikulade başlayıp gittikçe düşen bir güzellikti. Yinede her şeye rağmen sevdim
Bu kitaptan sonra Ömer Hayyam'ın Rubailer kitabını ve Nizamümülkün siyasetnamesini alıp okumak farz oldu
Ömür defterinden bir fal açtım gönlümce;
Halden anlar bir dost gelip falı görünce;
Ne mutlu sana, dedi; daha ne istersin:
Ay gibi bir sevgili, yıl gibi bir gece.
Ortadoğu'nun en yetenekli ressamı Amin Maalouf. Harfleri kullanarak çizdiği Ortadoğu resimlerinde sizi adeta büyülüyor.
Semerkant kitabını okuduğunuzda ise İran'ı, Hayyam'ı, Sabbah'ı ve Nizamülmülk'ü kimse bu kadar iyi anlatmamıştır diyeceksiniz.
Kitabın tarihi gerçeklerden uzak olduğunu bilmenizde fayda var. Ayrıca Hayyam odağında başlayan kitabın ilk bölümleri sizi o kadar çok etkiliyor ki son bölümlerde hikaye günümüze döndüğünde keyfiniz kaçıyor. Keşke bu bölümler hiç olmasaymış diyebiliyorsunuz.
İran tarihine çok fazla yer verilmiş ..Tarihle fazla ilgilenmiyorsanız sıkıcı bile geleblir.. Rubailer yine de okunmaya değer.Hayyam'ın daha farkllı anlatılacağını düşünmüştüm ..Hiç bitmesin dediğim kitaplar arasında yer almayacak:)
kitabı sürekli aman bitsin de kurtulayım modunda okudum. kitap yarım bırakmak hiç huyum değildir ama neredeyse bu kitabı bırakacaktım. her tarz kitap okumayı severim ama bu kitap pek bana göre değildi. kitabın 1 ve 2. bölümünde Ömer Hayyam'ın hikayesi daha çok ilgimi çekti ama yine de birşeyler eksik gibi geldi bana. İran tarihi ile ilgileniyorsanız okuyun derim.
gerçek hatta tarihi ilk kitabımdı diyebilirim.başlarda sıkılırım diye düşünürken elimden bırakamaz hale gelmiştim.annem bile bu halime şaşırmıştı.kitabı bitirdiğimde merakla ömer hayyam ı hasan sabbah ı araştırır halde buldum kendimi.o da yetmemiş ömer hayyam ın rubaileri adlı bir şiir kitabı okumuştum.kısacası gerçekten okunması gereken bir kitap.