Bazen elimizde birçok kitap oluyor ve hangisini okuyacağımıza karar veremiyoruz. Bazen de canımız bir kitap okumak istiyor ama bu kitabın ne olduğuna dair bir fikrimiz olmuyor. İşbu sebeple kurulan bu grupta, okuduğumuz kitaplar hakkında birbirimize yardımcı olabilir, okumak istediğimiz kitaplar hakkında fikir teatisinde* bulunabiliriz diye düşündüm.
* Hep cümle içinde kullanmak istemiştim buraya kısmetmiş.
@Son_silahsor söylediğin gb kimse inanmayı bir anda bırakmıyor ki bir dine inanmayı bırakanların büyük bir bölümü o dine mensup bazı kişilerin baskı ya da yaptığı yanlışlardan meydana geliyor. Bu noktada da Deist ve Panteist'ler biraz daha ayrı kalıyor Tanrı inancını sürdürüp sadece din ve din kurallarını terk ettikleri için.
Delil denenler kişisel deneyimlerden ve çıkarımlardan öteye gitmiyor. Delil dediğiniz kişiden kişiye değişmez, herkes için aynıdır.
Merak etmeyin, inanmayanların (ateist, deist, agnostik vs.) çoğu bir anda inanmayı bırakmıyor, aksine zor olanı yapıyor. Ailesinden miras aldığı din ile ilgili düşünceleri kabullenip, doğru varsayıp (Çok büyük bir ihtimal, farklı bir coğrafyada doğsa o coğrafyadaki yaygın inanışı alacaktı) devam etmek yerine sorguluyor, araştırıyor...
O kadar çok delil var ki hangi birini sayalım makro alemden mi mikro alemden mi başlayalım işe; gözü mü anlatalım yoksa kalbi mi? Zaten biz buraya kendi bildiğimiz delilleri yazsak da inanmayan, kalbi kapalı olan, gözü görmeyen yine inanmayacak . En iyisi inanmayanlar sadece ve sadece 1 saat akıntıdan çıkıp tüm ön yargılarını kenara bırakıp biraz düşünsünler ister istemez Allah düşüncesi gelip yerleşecek kalplerine ve beyinlerine sonrası onlara kalmış dinde de zorlama yoktur zaten .
Öncelikle Kuran hiçbir şekilde bilimsel gelişmelerden haber vermez, tamamı bilimsel gelişmelerden sonra şark kurnazlarının o şekilde çevirmesine dayalıdır; ne hikmetse haber verdiği iddia edilen bilimsel gelişmeler ortaya çıkmadan önce esamesi bile okunmuyordu.
Bigbang'ı bir gücün başlattığını ispatlamak gibi bir durum yok. (Bilimsel kaynak gösteriniz.) Evrenin genişlediği
Doppler Etkisi'ne dayanılarak söyleniyor, ki yarın bir gün yeni bir gelişme olduğunda Doppler Etkisi'ni yanlış anlamışız, "Evren genişlemiyor," denebilir, ki o zaman seyreyleyin manzarayı...
Çeviri farklılıklarıyla göğün genişlemesi konusu: https://eksisozluk.com/entry/21179475
İkincisi, Kuran doğruluğu konusu Kuran'ın içinden ayetlerle, Allah-Kuran-Muhammed döngüsü içinde açıklanamaz, zaten hepsi topu birbirine atmış. Somut kanıtlarla desteklenmeli; inanca, deneyime dayalı bilimsellikten uzak görüşlerle değil. (Ki Kuran Muhammed'in ölümünden sonra kitap haline getirilmiş, yani Muhammed'in kendinden sonra ne olacağının umrunda olmadığı açık.)
En komiği de kendi kendine oluşma durumu. Evrenin kendi kendine belirli yollardan oluşabileceğini kabullenemiyor da Allah'ın kendi kendine oluşabileceğini kabulleniyor.
Bir diğeri de Kuran'ın bozulmadığı iddiası. Diğer kitaplardan tek farkı "Onu biz indirdik, biz koruruz," gibi bir ayeti içerisinde barındırması. Allah, ya önceki kitapları gönderirken benzer bir ayet göndermeyi akıl edememiş ya da gücü yetmemiş gönderdiği kitapların, dinlerin bozulmasını engellemeye.
Bir de "Pascal'ın Kumarı" var tabi. Bu durumda akılara "Tanrı kendine çıkar uğruna inanıldığını fark etmeyecek mi?" gibi bir soru geliyor, ki Tanrıya çıkar için inanma, iman etmenin esasına ters.
Son olarak hassas ayardan bahsedilmiş, bu ayar olmasaydı dünyada insanın yaşaması için ortam oluşmazdı vs. denmiş. Evrende hassas bir ayar yok, yaklaşık 2-2,5 milyar yıl sonra Samanyolu Galaksisi ile bir başka (adını unuttum) galaksinin çarpışacağı (bugünkü uzay gözlemlerine ve hareketlerine dayanılarak) öngürülüyor, Yine yakın bir örnek yaklaşık 60-70 milyon yıl önce meteor çarpması sonucunda dünyadaki canlı türünün ve sayısının çok büyük oranda azalması. İnsan desen zaten mükemmel değil; 20'lik dişlerin işlevini kaybetmesi, bazı insanların evrim kalıntısı kuyrukla doğması vs...
Özet, bilimi, inançlarınıza alet etmeyin ve bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayın. (Özellikle bilimsel gelişmler konusunda.)
Hararet hardadır sac da değil.
Keramet baştadır taç da değil.
Her ne arar isen kendinde ara.
Kudüs'de Mekke'de Hacda değil. HACI BEKTAŞ-İ VELİ
sevgili doganozmurat, ilk yorumumu yukarıda ikinci sırada yapmıştım. şimdi şunları ifade etmek isterim; yüce yaratıcı bence herhangi bir gereklilikle kayıtlı olmadığı gibi kendini ispatlamak gibi bir külfeti de yoktur, ancak insanlar bir birlerine yeteneklerini akıllarını fikirlerini ispat eder veya bir takım iç ya da dışsal zorunluluklarla yine bir takım gereklilikler altına girer. ben yıllardır bu tür benzetmelerle yüce yaratıcı hakkında anlatımlar yapılmnasına sıcak bakmadım. berber örneğin bence oturmamakta( hoşgörüne sığınırım), berber saç kesmezse komik olmaz neden komik olsun belki piyango vurmuştur, miras kalmıştır, canı sıkılmıştır, ya da pastacı olmuştur. mesele tam bu ne için yarattığı meselesidir bu ise sırdır ancak kavranamaz bir sır değildir bu hususta erenleri velileri ilim irfan sahiplerini takip etmek gerek, hünkar hacı bektaş veliyi takip etmek gerek mesela hünkar demişti ne mutlu içindeki kadınla erkeği barıştırına, bağdaştırana( içerik böyle ancak cümle tam hatrımda değil). fizik biyoloji kimya hepsi bu sırra dahildir. bu sır akılla çatışmaz aksine akılla kavranır. bu yaratma insana en büyük lütuftur bu yaratmayla ki aşkı ana babayı sevmeyi sevilmeyi acımayı vicdanı merhameti ağlamayı gülmeyi öğreniriz ne yüce insanlar görürüz, seviniriz. bunları yaşadıktan sonra bu hislere sahip olduktan sonra herhalde en azından bir miktar fikrimiz olur, dünyayı yaşanır kılarız. ancak bugün bu dünyada ne zor böyle yaşamak, hepimiz ne yazık ki çıkarcıyız, kırıcıyız.
Yazar Ayhan ÖZCİMBİT'in Yaratıcı hakkındaki düşünceleri;
Neden Yarattı? Cevap çok basit. Madem ilahtı elbette ilahlığının gereğini yapacaktı.
Mecbur olduğu için değil Ahlaklı olduğu için.Berberim diyen saç kesemezse komik duruma düşer. İlahım diyen yaratmaz mı?.
Bu yorum silinmiş
Tanrının varlığına inanır haklı çıkarsananız sonsuz yaşamınız refah içinde geçer. Haksız çıkarsanız bir kaybınız olmaz.
Tanrının varlığına inanmaz haklı çıkarsanız bir kaybınız yine olmaz. Haksız çıkarsanız o zaman sonsuz hayatınız mahvolur.
O yüzden inanın bir kaybınız olmaz... BLAİSE PASCAL
yaşamak, bulmak demek.
insanoğlu ağır ağır buluyor.
hazır verilmiyor hiçbir şey.
bunun bir amacı, bir nedeni var elbet.
bir “dert” veriliyor, bir “derman” bulunması isteniyor.
bilmiyorum ama sanırım tanrının en büyük emri tek kelime: “ara.”
aramamızı, bulmamızı istiyor.
çünkü “tekâmül” etmek, gelişmek, olgunlaşmak, ilerlemek ancak aramakla mümkün, aradıkça yürüyoruz.
bütün hayvanları mükemmel yaratan allah, bir tek insanı bu mükemmellikten uzak tutuyor.
verebileceklerinin hepsini vermiyor.
onun yerine, insanın “arayabileceği” geniş bir arazi bağışlıyor ona, istiyor ki bu arazide tek başına yürüsün, arasın, bulsun, ilerlesin ve “yaratıcısını” bu ilerleme yeteneğiyle sevindirsin.
bilmiyorum bunu söylemek günah mı, haddini aşmak mı ama bana tanrı hep büyük bir sanatçı gibi gelir, yarattığının “mükemmel” olmasıyla yetinmeyecek kadar büyük bir yaratıcı, yarattığının mükemmelliği kendi başına bulabilecek kadar mükemmel olmasını isteyen, kendi görkeminin, yarattığının bu mükemmelliği bulabilecek yeteneğinde billurlaşmasını arzulayan bir sanatçı.
onun için insanın her arayışını, her buluşunu, allah’ın aslında kendisine gösterilen bir saygı, yaratıcılığının rakipsizliğine bir alkış olarak değerlendirdiğini hayal ediyorum.
körü körüne bir inancın, sığ bir cehennem korkusunun, bencil bir cennet talebinin, şekilci bir ibadetin onun gibi eşsiz bir yaratıcıya yetmeyeceğine, her büyük sanatçı gibi sadece kendisine değil,“yarattığına” da saygı ve hayranlık beklediğini düşünüyorum."