"Güneşten ağır ağır gölgeye geçilir gibi, pek de anlamadan akşam olur gibi, ışıklı, neşeli bir yüzden kederlere geçti Aziz bey. Kederli bir mazisi oldu. Burnu havada, başı dikti hep. Başka türlü yaşamayı beceremediyse de, o gece, Haliç’in kirli sularına bakarken anladı ki hep öyle, burnu dik yaşadığını sanmış. Oysa şiddetle yanılmış. Ve yine anladı ki hayatı tümüyle bir yanılgıymış."
Daha önce Taş-Kâğıt-Makas ve Evvelotel adlı öykü kitaplarını da yayımladığımız Ayfer Tunç’u geniş okur kitlelerine tanıtan ve çağdaş Türk öykücülüğünün bir klasiği olmaya aday kitabı Aziz Bey Hadisesi’nin yeni basımını sunuyoruz. Öykünün kahramanı Aziz Bey, Tunç’un, insan olmaktan doğan zaaf ve yanılgılar nedeniyle yaralanmış, boşa geçmiş hayatlar üstüne yapılandırdığı öykü evreninin en hüzünlü, en gerçek kişisi. Bazı okurlara, meyhanelerde benzerini aratacak kadar kanlı canlı ama mahzun gelen Aziz Bey’in öyküsünü okurken, bir hikâye kişisinin varlığını çok yakınınızda hissedeceksiniz.
"Güneşten ağır ağır gölgeye geçilir gibi, pek de anlamadan akşam olur gibi, ışıklı, neşeli bir yüzden kederlere geçti Aziz bey. Kederli bir mazisi oldu. Burnu havada, başı dikti hep. Başka türlü yaşamayı beceremediyse de, o gece, Haliç’in kirli sularına bakarken anladı ki hep öyle, burnu dik yaşadığını sanmış. Oysa şiddetle yanılmış. Ve yine anladı ki hayatı tümüyle bir yanılgıymış."
Daha önce Taş-Kâğıt-Makas ve Evvelotel adlı öykü kitaplarını da yayımladığımız Ayfer Tunç’u geniş okur kitlelerine tanıtan ve çağdaş Türk öykücülüğünün bir klasiği olmaya aday kitabı Aziz Bey Hadisesi’nin yeni basımını sunuyoruz. Öykünün kahramanı Aziz Bey, Tunç’un, insan olmaktan doğan zaaf ve yanılgılar nedeniyle yaralanmış, boşa geçmiş hayatlar üstüne yapılandırdığı öykü evreninin en hüzünlü, en gerçek kişisi. Bazı okurlara, meyhanelerde benzerini aratacak kadar kanlı canlı ama mahzun gelen Aziz Bey’in öyküsünü okurken, bir hikâye kişisinin varlığını çok yakınınızda hissedeceksiniz.
Geyik yaptığımı düşünebilirsiniz ama yapmıyorum. Bu kitaba adını veren ilk öyküdeki ana karakterin hikayesi, öve öve bitirilemeyen Kürk Mantolu Madonna' daki o sünepe adamın hikayesini ezer geçer. Tamam dil olarak Kürk Mantolu Madonna muazzam bir eserdir ancak sadece dil olarak öyledir. Anlatılan hikayenin hiçbir numarası yoktur. Keşke o üslupla böyle bir hikaye anlatılsaymış, o zaman ben de hayatımda okuduğum en iyi kitaplardan biri derdim Kürk Mantolu Madonna için. Muhterem Aziz Bey' in muhteşem hikayesini, o sünepe Raif Efendi' den bahsederek baltalamak istemiyorum. Ben bu kadar güzel bir kitap beklemiyordum, artık hediye edene duyduğum büyük sevgi ve saygıdan mıdır bilmiyorum ama çok beğendim kitabı. Her hikaye çok güzel ama özellikle kitaba adını veren bu bahsettiğim ilk hikaye muhteşem. Keşke öykü yerine roman olsaymış o karakter ve onun yaşadıkları. O Raif isimli sünepe bir hatuna vurulup kalmışken ve üstelik o hatunu da götürememişken(götürmüş de olabilir şimdi tam hatırlamıyorum), Aziz Bey gençliğinde tozu dumana katıyor.
Aziz Bey' in, o hızlı zamanlarını geride bırakıp da yalnız bir adama dönüşümünü çok daha uzun uzun, çok daha sindire sindire okuma imkanını verseydi keşke Ayfer Tunç. Okulda tarih derslerinde de yaptılar bana bunu mesela. Hatta ekşide ya da başka bir sözlükte başlık bile açıldı bununla ilgili. Osmanlı Devleti' nin yükseliş dönemi tarih hocalarımız tarafından -utanmasalar Hücum Marşı eşliğinde anlatırlar- büyük bir coşkuyla anlatılırken duraklama ve gerileme devri ''evde kitaptan okursunuz'' cümleleriyle geçiştirilip oldu bittiye getirilirdi. Ayfer Tunç da oldu bittiye getirmiş Aziz Bey' in hadisesini. Yani öykü olunca bana öyle gibi geldi. Oysaki kendisinden öğrenilecek çok şeyim vardı daha eminim.
Ana karakterin çok iyi işlendiği bir öykü. Olay örgüsü olarak çok ilginç bir şey sunmaması eksi yönü.
Yaptığı müziğe saygı duyan, başkalarının da saygı duymasını bekleyen, onun içki masalarına meze olmasını istemeyen bir insan.Gençliğinde babasıyla tartışıp sevdiği kızın peşinden Beyrut'a kadar gidip burada hayal kırıklığına uğrayan, binbir güçlükle ülkesine geri dönen ve tekrar hayal kırıklığına uğrayan bir tanburinin hikayesi..
Bu kitaptan unutamadığım bir hikaye "Kar Yolcusu" hikayesi. Bu hikaye bana bir şeyi farkettirmişti: Normalde iyi insanlar olarak anılıyor olsak bile, asıl çıkarlarımız başkalarınınkiyle çakıştığında görmeliyiz kendimizi.
notos dergisinin 100 temel eser listesinde gorup okudugum bir kitapti. hikayeler gercekten ilgincti. birkac kitap birlikte okudugumdan yavas ilerledim.
hep huzunle biten oykulerin damakta biraktigi tad buruk ama guzeldi.
Ayfer Tunç kalemini konuşturmuş. 6 öyküden oluşan bu kitabın her hikayesi insanı hüzünlendirmeye yetse de Aziz Bey bir başka. İçimi acıtan, aklımdan çıkaramadığım ve yaptığı hatalara rağmen kendisine kızamadığım bir karakter. İyi bir sona kavuşmasını istediğim bir "amca." Fakat öykünün daha başında ölüm haberi veriliyor bize. Daha sonra ise hayat öyküsünü ve hayata gözlerini nasıl bir hayal kırıklığı içinde kapadığını öğreniyoruz. Aziz Bey benim için mezarına gidip dua etmek istediğim, mezarına çiçek bırakmak istediğim bir karakter oldu. O kadar gerçek ki! Bir yandan kendisini tanıdığıma memnun olurken bir yandan da "Keşke bilmeseydim, mutlu mutlu yaşıyordum ne güzel!" diyorum. Üzdü beni Aziz Bey, çok üzdü!
Kadın Hikayeleri Yüzünden adlı öyküde roman kahramanına hiç ama hiç acımadım. Üstelik kızdım. Aziz Bey'i yaptığı hatalara karşın çok sevmeme ona bir türlü kızamama rağmen bu hikayede adını bilmediğimiz karakterin karısına oynadığı oyunu sünepeliğine verdim ve karısına hazırladığı sona kızdım. Önemsenmek isteyen bir yaralı karakterin önemsemediği bir kadın var burada.
Soğuk Geçen Bir Kış adlı öyküde Semavi Bey ile tanışıyoruz. Semavi Bey, babasının annesini hiç sevmemesi sebebiyle annesiz yaşamaya mecbur bırakılmış, annesini tarafından küçük yaşta terk edilmiş bir insan. Dolayısıyla hayatına giren kadını çok seveceğine yemin ediyor ve bizi acıklı bir sona daha hazırlıyor.
Kar Yolcusu isimli öykü, Eşber'in hikayesi. Eşber ve Fidan.
Mikail'in Kalbi Durdu adlı öykü, Semiramis'e aşık Mikail'in, Semiramis'in aşık olduğu fakat Semiramis'e aşık olmayan adama karşı hissettiklerinin Semiramis'in aşık olduğu adam tarafından anlatıldığı bir öykü.
Son olarak Kırmızı Azap hikayesi bir yazarın yazmaya çalıştığı hikaye kahramanlarından birinin ağzından anlatılıyor. Epey ilginç bir konu. Kitabın en ilginç konusu olmasına rağmen en sığ kalan öyküsü diyebilirim.
Harikulade bir eser Aziz Bey Hadisesi. Dili çok net ve naif Ayfer Tunç'un. Hikayelerin hepsini yarası olan yalnız olan adamlar ve arka planda kalan kadınlar oluşturuyor. Ne adamlar ne kadınlar mutlu olabiliyor.
Okuyunuz.
benim için öykü denilince aklıma gelen ilk kitaptır.okunmamın üzerinden uzun seneler geçmesine rağmen nerdeyse bütün öyküleri hatırlıyorum.
Tam bir Ayfer Tunç romanı. Yormuyor, yer yer hüzünlendirip keyif veriyor.
...tanıdık, bildik ...vuslatı da çok iyi bilirim...
http://moonlightcat13.blogspot.com/2017/02/aziz-bey-hadisesi-ayfer-tunc.html
Ciltsiz, 88 sayfa
Kasım2015 tarihinde, Can Yayınları tarafından yayınlandı