1959da okuduğum ilk kitabı Hallaçtan bu yana Erbilin yazarlığına hayranım. Türkçemize, pek az yazara nasip olan bir devrimci üslup ve görkemli imgelem getirdi. Yapıtlarının bazılarında James Joycea benzer biçimler, Faulknerı andıran biçem öğeleri vardı. Camus gibi, başkaldırıyı bir tür yaratıcı sanat düzeyine çıkardı. Marxtan ve Freuddan esintiler, Beckettten sesler getirdi. Ama, hiçbirini taklit etmedi. Leylâ Erbil, yaratıcı serüveninde daima özgün kaldı. Türk öykü ve romanının olağanüstü bir özgünüdür o.
1959da okuduğum ilk kitabı Hallaçtan bu yana Erbilin yazarlığına hayranım. Türkçemize, pek az yazara nasip olan bir devrimci üslup ve görkemli imgelem getirdi. Yapıtlarının bazılarında James Joycea benzer biçimler, Faulknerı andıran biçem öğeleri vardı. Camus gibi, başkaldırıyı bir tür yaratıcı sanat düzeyine çıkardı. Marxtan ve Freuddan esintiler, Beckettten sesler getirdi. Ama, hiçbirini taklit etmedi. Leylâ Erbil, yaratıcı serüveninde daima özgün kaldı. Türk öykü ve romanının olağanüstü bir özgünüdür o.
Leylâ Erbil gibi edebiyatımızın yüz akı bir yazarın duyarlılığıya hem de 1983'te kaleme alınıp, 1985 yılında ilk baskısını yapmış bir roman, "Karanlığın Günü" sizi koca toplumun yaşadığı travmayla buluşturmaya gönüllü.
http://oklapkutuphanesi.blogspot.de/2013/01/leyla-erbil-karanlgn-gunu.html
338 sayfa