Kitap açıklaması henüz eklenmemiş.
Bir erkeğin kadınsı bir detaycılık ve hassasiyetle geçmişinden, anılarından bahsettiği harika bir kitap. Uzun tasvirlerden hoşlanmayanlara tavsiyem hiç elinize almayın kitabı. Marcel Proust'un tek kötü özelliği noktayı az kullanıyor olması. :)
Gerçekten edebiyat okumak isteyenler için bir kitap. Uzun cümleler ve paragraflar, mükemmel detaylı tasvirler, karmaşık ruh halleri, bir anlık tadın insana hatırlattığı uçsuz bucaksız anılar ve daha neler neler. Kendimi müthiş bir yolculuğa başlamış gibi hissediyorum.
tarif edilemeyecek kadar etkileyici, içine aldığında bırakmayan, bir ormanda nefes alırmışcasına derinlere sürükleyen eser
Arkasından okunan herhangi bir kitabı eksik yazılmış diyerek değerlendiriyorsunuz bir süre.
Proust? Bu kaç boyutlu bir algıdır ey zat-ı şahane?! Bu nasıl üstün bir ruhtur?!
Bunun bir insan tarafından yazıldığına inanamıyorum.
Uzun,sağlam cümleler…İncelikli betimlemeler..öyle ki kilise vitrayları ya da bir müzik cümlesinin insan ruhunda yarattığı çağrışımlar, kopardığı fırtınalar, sayfalarca anlatılıyor. Birinci bölümde–yaşını tam tahmin edemesem de çocuk olan- kahraman anlatıcının ruh hali, kişilik yapısı ve aile çevresi etraflıca veriliyor. İkinci bölümde, romandan aldığınız haz kat kat artıyor: Swann’ın Bir Aşkı. Kendi muhitinden ve bu çevrenin samimiyetsizliğinden sıkılmış bir adamın, farklı bir çevreden, üstelik de dış görünüşünü önceleri pek de beğenmediği, basit zevkleri olan, alelade bir kadına hastalıklı bir şekilde tutulması anlatılıyor.Yüksek sosyete çevresinde zeki, hoşsohbet,zarif bir insan olarak addedilen ve seçkin ,işlenmiş zevkleri olan Swann, sevgilisinin çevresinde dışlanan ve itici bulunan bir adam haline gelir.İnsanlar, nasıl ki kendilerinden olmayanları, kendileri gibi olmayanları ya muazzam çekici bulur ya da tanımaya bile yeltenmeden reddederse, Odette’nin çevresi kısa süre içinde Swann’ı reddetme; Odette ise önce çekici bulup sonradan uzaklaşma tavrı sergiliyor. Odette’yi pek de beğenmemişken onu Boticelli fresklerindeki bir yüzle ve sevdiği bir müzik cümlesiyle özdeşleştirip adeta zihnen kendini ona âşık eden Swann , zevk ve dünyalarının farklılığıyla belki de, yahut Odette’nin metres hayatına alışkınlığıyla, kıskançlık duygusunun pençesinde kıvrandığı ve bundan garip de bir haz aldığı uzunca bir dönem geçirir.Odette’nin kendini geri çekmesiyle Swann’ın aşkı iyice körüklenir.Aşk ve nefret gel-git’ini onunla beraber siz de yaşarsınız adeta.Aşkın; kişi,olay ve şeyleri olduğu gibi değil de âşıkın görmeyi arzuladığı gibi gösterdiği gerçeğini, âşık kişinin tuhaf bir şekilde kendini kandırmaya nasıl eğilimli olduğunu, Swann’ın aşkına tanık olurken bir kez daha anlar yahut hatırlarsınız.Odette’nin aşkını kaybetmediğini anladığı anda ona olan tutkusunu ve aşkını yitirir Swann! İnsan ne yaman çelişkilerle dolu, demekten kendinizi alamazsınız. Ancak Swann evlenir de onunla, bu da insan doğasının bir başka çelişkisi olarak karşımıza dikilir. Üçüncü bölümde kahraman anlatıcının, Swann’ın kızı Gilberte’ye olan platonik aşkının anlatılmasıyla bitiyor. Ben kitabı çok sevdim ve keyifle okudum.
çok derin... edebiyata doymak isteyenler için uzun cümleleri,yoğun betimlemeleri ile mükemmel bir kitap.
bu zamana kadar okuduğum bazı yazarların tarz olarak Proust'tan etkilenmiş olduğunu açıkça gözlemledim.
kitap 3 bölümden oluşuyor;
en etkileyici ve kitabın ana hikayesini oluşturan ikinci bölüm Swann'ın Odette' e olan tutkulu ve saplantılı aşkını anlatıyor. aşkın doğma, büyüme, tutkuya ve hırsa dönüşme ve yok olma aşamalarını edebiyatın tüm hazzını hissederek okuyorsunuz.
"Demek ki gerçeklik, tıpkı yediğimiz bir bıçak darbesinin tepemizdeki bulutların hafif hareketiyle alakasızlığı gibi, ihtimallerle alakası olmayan bir şeydi."
Ciltli, 1556 sayfa
2010 tarihinde, Yapı Kredi Yayınları tarafından yayınlandı