Mükemmel kitap. Kelimelere dökemediğim kadar güzel ve aslında tabii ki hayvanlar kullanılarak çok da güzel bir şekilde insanlardan bahsedilmiş. Çok güzel, çok güzel!
Sadece Stalin yergisi değil bu kitap. Neredeyse tüm devletlerin uyguladığı sistemi çocukların bile anlayabileceği kadar basit bir dile indirgemiş Orwell. harika bir kitap. çocuklara büyüklere hatta ülkemizin şimdiki durumuna gelmesine sebep olan ''boxer'' lara okutulmalı. Kitap okumayı sevmeyenlere çizgi filmi izletilmeli. Ufuk açıcı bir kitap.
George Orwell'in Kasım 1943 Şubat 1944 tarihleri arasında yazdığı kitaba adını verdiği bir Peri Masalı adını sonuna kadar hakketmiş.
Orwell bu kısacık masal tadındaki öyküsünde Beylik Çiftliği adlı bir çiftlikte koca bir dünyayı resmetmiş. İnsanın sahip olduğu gücün dizginleyecek kurumlar olmadığında nasıl güç zehirlenmesine dönüştüğü insanların bu güce erke nasıl tapındığını hayvanlarla süsleyerek nefis bir eser ortaya çıkarmış.
Çok beğendim. Celal Üster çevirisi müthişti. Kitabın başında Celal Üster'in Sunuşu rehberliğinde okudum. Bence pkullarda ders kitabı olarak okutulması gereken bir kitap Hayvan Çiftliği...
Bu kitaba heyyran olmamaq, onu beyenmemek mumkun deyil..eserin dili sade, axici hemcinin anlasiqlidir....napaleon xarakterine ne qeder nifret etsem de azdir....her kesin oxumaqini tovsiye edirem
Bir çiftlikte hayvanların yönetimi ele geçirmesiyle gelişen olayların anlatıldığı bir kitap. Ama basit bir hikaye gibi anlatılan olayın mükemmel bir siyasi eleştiri olması insanı hayran bırakıyor. Can yayınlarından olan benim kitabımın başındaki; çevirmen Celâl ÜSTER'in hem George Orwell'e hem de Hayvan Çifliğine dair açıklaması kitabı daha kolay anlaşılır hale getirmiş. Kominizim eleştirisi olan bu kitabın günümüz siyasasına uymadığını söylemek imkansız. Eleştirilerine falan bakmaya gerek yok. Direkt alınıp bir iki günde hemencecik okunacak ve eşe dosta sıkça tavsiye edilip okutturulacak bir kitap. Zihin açıyor. Şiddetle tavsiye olunur.
Kahramanlar değişse de hikaye gayet tanıdık aslında...
Bay Jones'un çiftliğinde (Beylik Çiftliği) hayvanlar az yemekle çok çalıştırılmakta, kötü muamele görmektedir. Yaşlı domuzlardan biri olan Koca Reis, bu düzenin böyle gitmeyeceğini, hayvanların birlik olarak bu köleliğe dur demeleri gerektiğini ateşli bir söylevle anlatır.
Bir gün, bir fırsatını bulan hayvanlar, ayaklanmayı gerçekleştirirler. Bay Jones'u ve karısını kovmuş, özgürlüklerini ilan etmişlerdir. Artık çiftlik onlarındır! Bayraklarını dikerler ve 7 emiri bütün hayvanların görebileceği şekilde duvara yazarlar:
1. İki ayak üstünde yürüyen herkesi düşman bileceksin.
2. Dört ayak üstünde yürüyen yada kanatları olan herkesi dost bileceksin.
3. Hiç bir hayvan giysi giymeyecek.
4. Hiç bir hayvan yatakta yatmayacak.
5. Hiç bir hayvan içki içmeyecek.
6. Hiç bir hayvan başka bir hayvanı öldürmeyecek.
7. Bütün hayvanlar eşittir.
Hayvanların en akıllısı olan domuzlar, idareyi ellerine alır ve çiftliğin işleyişine, hayvanların arasında yapılması gereken iş bölümüne ilişkin esasları belirlerler.
Ancak yapılan devrim zamanla amacından sapar, 7 emir usulca değiştirilir ve ortaya baskıcı bir rejim çıkar!
Hayvanlar bir şeylerin ters gittiğini, Jones'un zamanındakinden de kötü bir durumda olduklarını düşünseler de her defasında domuz Squealer "emirleri yanlış hatırladıklarına, domuz Napoleon'un onların iyiliği için çalıştığına, her şeyin iyi bir şekilde yürüdüğüne ve daha da güzel olacağına" ikna eder! Hem mazallah Napoleon ve diğer akıllı domuzlar görevlerini yerine getirmezse, bu düzeni korumazlarsa Bay Jones geri gelir!
Kitabın anlatımı gayet yalın ancak bir o kadar da çarpıcı!
Çevirisi de mükemmeldi, emeğine sağlık Celal Üster'in! Üster'in önsözünü de okumanızı tavsiye ederim zira kitaba ve Orwell'e ilişkin ilginç bilgiler mevcut!
Son olarak Celal Üster'in de dediği gibi:
"Bütün kitaplar eşittir ama bazı kitaplar öbürlerinden daha eşittir"!;)
http://kitapsevinci.blogspot.com.tr/2015/11/hayvan-ciftligi-george-orwell.html
150 sayfalık aslında bir günde okunacak bir kitap.
1984'ten daha çok bu kitabı sevdiğimi itiraf etmeliyim.
çar çabucak okunuyor,dili çok akıcı ve sürükleyici.
sapsağlam bir stalin rejimi eleştirisi.
kitabı okurken aklıma hep karl marx'ın diyalektik yöntemi geldi.
heni ploretarya yöneten,yöneten de ploretarya oluyordu ya ha işte o :)
aslında kimin kim olduğu hiç önemli değil iktidara geçen kimse sopayı eline alan da o oluyor her seferinde.bence marx'ın da gözden kaçırdığı budur her halde.
kitap için bir peri masalı denmiş ve bence de öyle.sanırım orwell'in kaleminin gücü,akıcılığı,sanatsallığı bu kitapta daha çok ön plana çıkıyor.yoksa bir yazı yazar istediğiniz bir yönetimi sonuna kadar eleştirirsiniz.ama orwell bunu yapmak yerine muhteşem bir dünya kurgulayarak stalin yönetimini hicvederek adeta yerden yere vurmuş.
hem sonrasında başınız derde girerse ya bu hayvanlar diyarı,bir la fonteine masalı der paçayı da çok güzel sıyırırsınız :) ama orwell'in paça sıyırmak gibi bir derdi yok tabi,o düşünce ve eleştirilerini en ekili metotla kurgu dünyasında dile getirmiş.
yani sözün özü niye bu kitabı okumak için bu kadar bekledim,kitaba çok geç kalmışım.kitap kesinlikle ölmeden önce okunması gereken kitaplar listesinde yer alacak bir eser.iyi okumalar olsun.
Bir anlıq düşünün... “Bütün heyvanlar insanların əlehinə üsyana qalxıblar. Bir anda bir fermanı ələ keçirdilər.” Bəli, bu əsərin mövzusu budur... heyvanların insanların əlindən aldığı Malikanə. Heyvanlar insanların onlara illərdən bəri , tarix boyu etdikləri əziyyətlər və.s heyvanların canını boğazına yığmışdı və Mayor ləqəbli donuzun ölümün astanasında etdiyi vəsiyyət heyvanların üsyana başlamasında stimul oldu və heyvanların üsyanı Cons adlı ferma sahibinin fermadan qovulması və fermanın heyvanlara qamasına səbəb olur...Əsas hadisələr isə burdan başlayır.
Əsərin təbii ki mövzusunda bizə danışılmaq istənən bu deyil. Əsəri diqqətlə oxuyanda obrazların təmsili xüsusiyyət daşıdığını görmək mümkündür. Hətta təmsili roman da demək olar.. Çünki əsərdəki obrazlar başqadır, danışılan isə başqa. Əsəri oxuduqca heyvanların necə insanlaşdığını yaxud da ətrafımızdakı insanların necə heyvanlaşdığını görə bilərik. Hərislik, hakimiyyət insanları necə pozursa heyvanları da elə pozur. Əsərdə heyvanları oxuduqca Ərəb Baharı filan gözümün qabağına gəlirdi. Daha başqa faktorlar da təbii.. Diktatorlar kitabınıı oxuyanda orda gördüyüm diktatorları burda heyvanlarda bir daha görürdüm. Üzde insanların bu gün medya ilə necə beyni yuyulurdusa bunun da eynilə qarşılığı orda öz əksini tapırdı...Məncə oxumağa dəyər...
Çok yönlü okumaya açık nefis bir peri masalı!
Bu kitap hakkında sıkça yapılan yorum stalin sscb si veya genel olarak oligarsik bir yönetime elestiridir.
Benim dikkat cekmek istediğim şey ise bu kitaptaki karakterlerin çok guzel analiz edilebilir, tiplemelerin kesinlikle yerli yerinde oluşu.
Konusunu bilmenin yetmezliği tam da bu noktadan kaynaklaniyor. "Bir çiftlikte domuzlar oligarsik bir yönetim kuruyor işte" siğliginda değil Boxer'in, Squealer'in, Benjamin'in, koyunlarin ve köpeklerin karakterleri üzerinden okumak sistemi neyin mümkün kıldığını anlamakta faydalı olur.
İyi okumalar
Bu kitabı mutlaka okuyun, tam da darbe olaylarınınolduğu bu günlerde iyi denk geldi bu roman.hayvanların insanların kendilerini sömürdüğünü düşünmeye başladıktan sonra her şeyi kendi yararımıza yapsak daha iyi olmazmı gibi bir düşünceyle başlayan hikayesinin, sonunda insanların doymak nedir bilmeyip her şeyi kendi menfaatine çevirmesine benzeyen bir hikaye.daha fazla bir şey yazamam spoiler a döner iş :) bu kitabın ardından Zülfü Livaneli'nin Son Ada kitabını okumam tavsiye edildi Ardından da George Orwell'ın 1984 kitabını okumam tavsiye edildi.şimdi bu yolu izleyeceğim, iyi okumalar...
Sistemi eleştiren, geçen zamanın yalnızca umarsızca geçtiğini ve biz insanları bir adım daha ileriye taşımadığını acımasızca yüzümüze çarpan çok iyi yazılmış ve çevirisi yapılmış bir kitap.
Anlaışlan o ki okuduğum her kitap ile Gerorge Orwell'e olan hayranlığım artacak.
Daha "Bin Dokuz Yüz Seksen Dört"ün etkisinden sıyrılamamışken okuduğum Hayvan Çiftliği beni öyle ürpertti ki yazmak için yarını bekleyemedim.
Tekrar tekrar ve gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki mükemmel bir bakış açısı, inanılmaz bir hayal gücü ve ifade yeteneği sergileyen Orwell'e hayran olmamak elde değil.
Arka kapakta, "reel sosyalizm" eleştirisi olarak tanımlanan kitabı bir görüş/rejime indirgemek bana çok yanlış geliyor. Hayır, bence Hayvan Çiftliği bir "reel sosyalizm" eleştirisi değil. Bence Hayvan Çiftliği insanoğlunun tatmini mümkün olmayan egosuna, aç gözlülüğüne, karakter (sizlik) sorununa tutulmuş bir mercek.
Yine darmadağınım, yine düşünmekten bile aciz bırakıldım Orwell tarafından.
Bir kitabını daha okumaya cesaret edebilecek miyim bilemiyorum.
Toplumsal örgütlenme eleştirisiyle başlıyıp daha sonra her boşlukta ortaya çıkacak iktidar ve yönetmenin şuursuzluguna kapılarak gerçekleri(ne yazık ki) yüzümüze vuruyor..daha küçük yaşlarda okumayı dilerdim bu başyapıtı.
George Orwell'ın tarihi olayları yepyeni bir dünya kurup ve hayvanlar üzerinde yer yer iğneleme ve ironi tekniğiyle anlatması oldukça etkileyiciydi. Bu bir anlamda çevirinin de iyi olduğunu gösteriyor tabii. Ben Can Yayınlarından Celal Üster çevirisiyle okudum.Celal Üster'in yazdığı önsözü okuduğumda kitabın sonunu dahi biliyordum. Bu nedenle okuyacak olan arkadaşlara önsözü, kitabın sonunda okumalarını tavsiye edebilirim. Ve bence önsözdeki olaylar analizi, yazar tanıtımından ayrı tutularak sonsöz olarak verilmeliydi. Yine de güzel bir kitaptı. Okunmaya değer.
Uzun zamandır okumayı düşündüğüm ama yeni fırsat bulabildiğim bir kitaptı. Okuduktan sonra okuma konusunda geç kaldığımı farkettim. George Orwell gerek anlatım tarzı gerekse konu itibari ile yaşadığı döneme eleştirisini usta işi bir yöntem ve benzetme ile ustaca yapmış. gerçek bir başyapıt olduğu konusunda kesinlikle bir şüphe yok. Günümüz yapısı ve yaşanılan olaylar düşünüldüğünde o dönemden bir farkı olmadığı fark ediliyor. Herkesin okuması ve üzerinde çok ama çok düşünmesi gereken bir eser.
Güce, yönetime ve insan doğasına ilişkin yazılmış en önemli edebi eserlerden bir tanesidir. İlk bakışta bir çocuk masalı gibi görünsede barındırdığı öğeler kitaba görünenden çok daha derin anlamlar kazandırır. Küçükken okunduğunda o masum düşünce yapınızla Napolyon ve onun aksiyonları karşısında ister istemez bir tiksinti duyarsınız. Biraz daha büyüyünce imgeleri gerçek kişilerle bağdaştırabilecek noktaya geldiğinizde Orwel in zekâsını takdir etmeden yapamazsınız.
Ayrıca siyasetin nasıl bir çöplük olduğunu alegorik olarak mükemmel şekilde anlatır. Son derece güzel vefakâr bir o kadar da acı ama gerçek analizlere sahiptir. Dün bugün yarın insanlar hep aynıdır, aynı kalacaktır mesajını çok iyi verir. Dünyadaki açgözlülük ve bencilliği gözümüze sokar. Aslında günümüz tabiri ile koltuk sevdasını daha başka nasıl anlatabilir ki yazar. Toplumun ne kadar kuzu bazılarının ise ne kadar domuz olduğunu, demokrasi kavramımın ne kadar hayalî olduğunu, "bütün hayvanlar eşittir ama domuzlar daha eşittir” sözü ile yüzümüze sert bir şekilde vurur. Tabi anlayana!
Tam olarak kavrayamadim dogal olarak,anti-komunist bir hikayeden neden bu kadar övguyle bahsedildigini.Okumasamda olurdu öyle anlatildigi kadar ahim sahim bir kitap degil acikcasi...
Muhteşem metaforik bir anlatım, önsözde ve kitabın diğer tanıtım yazılarında bir Stalin taşlaması diye söz edilse de aslında aynen 19842 te olduğu gibi tümden bir iktidar taşlamasıdır ve mutlak okunması gerekir..
Çeviren Celal Üster' in başarısı da, romanı okurken adeta kendi dilinden okuyormuş hissi veriyor.
Her döneme hitap eden muazzam bir eser. Farkli zamanlarda okunup, sanki tam da bu dönemi anlatiyor dedirten kitap. Muhtesem. Mutlaka okunmasi gereken eserlerden.
Koca reis: Karl Marx
Napeleon: Stalin
Snowball: Troçki
Squealer: Medya / Propaganda aracı
Moses: Din
Boxer : İşçi sınıfı
Molie: Aristokrat kesim
Benjamin: Yaşlı, tecrübeli kesim
Köpekler: KGB ve kolluk kuvvetleri
Domuzlar: Bürokrat sınıf
Güvercinler: Diğer ülkelere yapılan propaganda aracı
Fareler ve Tavşanlar: Menşevikler
Bay Jones: Çar II. Nikolay
Frederick: Hitler
Hayvan Çiftliği: SSCB
Beylik Çiftliği: Çarlık Rusya'sı
Foxwood: İngiltere
Pinchfiled: Almanya
Animalizm (Hayvancılık): Komünizm
Yel Değirmeni: SSCB'nin 5 yıllık kalkınma planı
Toynak ve Boynuz: Orak ve çekiç
7 Emir: Komünist manifesto
Çocuk kitabı görünümünde olması beni yanılttı. Ama okurken her cümlede geçmiş ve günümüzle örtüşen pekçok siyasi ve günlük olayla karşı karşıya kaldım. Yazarın bunları hayvanlar üzerinden anlatması ve verdiği detaylar gerçekten ilgi çekiciydi. Stalin dönemini merak ettim. İlk fırsatta okuyacağım. Kesinlikle okunması gereken güzel bir kitap.
Bazı kitaplar zamansızdır, anlattığı hikaye geçerliliğini hiç kaybetmez. Kitabı okurken yaşadığımız dönemle, çevreyle ilgili bu derece vurucu benzerliklere rastlamak beni şaşırttı doğrusu. G.Orwell bu eseri Stalin dönemini hicvetmek için yazmış, kitaptaki her karakterin gerçek bir kişiyi teslim ettiği söyleniyor. Kitap üslup açısından çok akıcıydı, benim bitirmem 5 günümü aldı bazen 2 sayfa okuyup bıraktım. Ama bir oturuşta rahatlıkla bitirilebilecek kadar hızlı ilerliyor. Karakterlerin gerçekliği muazzamdı. Boxer, Squealer ve daha nicesi aramızda görmeye alışık olduğumuz türden kişileri temsil ediyor. Ayrıca toplum hafızanın nasıl değiştirilebileceğinin muhteşem bir örneğiydi Hayvan Çiftliği. Hem içerik hem de anlatığım tarzı nedeniyle ben kitabı çok ama çok beğendim, güzel bir okuma süreci oldu.
Can yayınlarına ve Celal İster"in o bilgilendirici ön yazısına teşekkür ederim.
Kral Marx, Lenin, Stalin, ve az birazda 2. Dünya Savaşı hakkında ön bilgi sahibi olmanız, sizi romanın içine daha bir çekecektir.
Mutlak güç yoldan çıkarır. Kendi kanunlarınızı, yasalarınızı yazar ve acımasızca uygularsınız.
Zaman zaman ülkemizden de kesitler bulacaksınız. Günümüz 2018 yılında , eskiye nazaran değişen pek bir şey yok...
Her ne kadar "reel" sosyalizme yönelik bir hiciv de olsa, okuduklarım bana hiç yabancı gelmedi. En makul gözüken insanın dahi gücü ele geçirdikten ve bir şeyler yapmaya muktedir olduktan sonra nasıl bir canavara evrildiğini, güzellikler vaadettiği insanları nasıl örselediğini ve ötekileştirdiğini, düşman addettiğiyle tabiatı(egosu) gereği dost olmakta bir sakınca görmediğini metaforik bir anlatımla gözümüze sokuyor, içimize işliyor.
Güçlünün yanı sıra kendilerini güçsüz konuma sokanlar da fazlasıyla tanıdık. Evvela Boxer... Benliğini, hayvanlığını, bireyliğini hiçe sayma pahasına muktedire tabii olan Boxer. En çok ona üzülmedim okurken, yazık olmaz Boxer'lara.
Koyunlar zaten mâlum...