İçimizdeki Şeytan

En Son Değerlendirmeler

7 puan

orta üstü

10 puan

içimizdeki şeytan > kürk mantolu madonna

9 puan

Sabahattin Ali'nin ustalık eseri.

9 puan

Bir arkadaşla dertleşir gibi okuyabileceğiniz bir Sabahattin Ali eseri, çok beğendim.

9 puan

“Etrafın seni sıktığı zaman kitap oku… Ben şimdiye kadar her şeyden çok kitaplarımı severdim. Bundan sonra her şeyden çok seni seveceğim ve kitapları beraber seveceğiz. İnsan muhittin bayağı, manasız, soğuk tesirlerinden kurtulmak istediği zaman yalnız okumak fayda verir. Bana en felaketli günlerimde kitaplarım arkadaş oldu. Fakat bu yetmiyor şiirlerimde de gördün ki, kitaplara rağmen çok ıstırap çektim. Çünkü candan bir insanım yoktu. Sen benim yarım kalan tarafımı ikmâl edeceksin.”

Bu satırlar; babasının subay olması nedeniyle Çanakkale savaşınında tanığı olan, o savaştan derin yaralar alan ve izlerini uzun süre taşıyan çocuklardan Sabahattin Ali’ye aittir. Sosyalist düşüncelerinden dolayı memleketinde yaşam hakkı tanınmayan, mesleğinden ihraç edilmekten tutunda, "Aldırma Gönül" ya da diğer adıyla "Hapishane Şarkısı V" gibi şiirlerin yazılmasına vesile olan cezaevlerine atılmasına kadar, en sonunda da Kırklareli’nde bir ormanda katledilerek öldürülen ve tarihe “Cumhuriyet tarihinin faili meçhul aydın cinayetlerinin ilki” olarak geçen 41 yıllık çileli bir hayat öyküsüdür Sabahattin Ali.

Pekiyi yazılmasının üzerinden 73 yıl geçmesine rağmen kitap raflarında ilk sıralarda yer alan ve yıllardır çok satanlar listesinden düşmeyen Kürk Mantolu Madonna çok güzel bir aşk hikayesi olduğu için mi bu kadar seviliyor? Hayır. Kürk Mantolu Madonna; işte bu hala aydınlanamamış, katledildiğinde üzerinde bulunan eşyaların bile köylülere satıldığı faili meçhul cinayet için, Türk halkının Sabahattin Ali’den özür dileme şeklidir. Hani günümüzde her faili meçhul cinayetin, her bombalı eylemin, her şehit haberinin ardından “unutmadık unutturmayacağız” dediğimiz sahip çıkma şeklidir. Utanç müzesinde anıtı dikilmesi gereken insanlardan biridir Sabahattin Ali. Pardon utanç müzeleri; böylesi katliamları unutturmamak adına yabancı ülke devletlerinin açtığı müzeydi. Bizim ülkemizde unutturmamak adına bir şey yapılması şöyle dursun bir önceki katliam unutulsun diye yeni katliamlar yapılıp halk katliamlara alıştırılıyordu. Utanç müzesi bizim ülkemizde bu nedenden yok, bu da bizim utancımız olsun!!

Sabahattin Ali; daha önceki yazdıklarına bakılarak, en verimli döneminde öldürülmeyip daha fazla eser yazmasına izin verilseydi kültürel yaşamımız nasıl etkilenirdi sorusunu sorduran edebiyatçı olarak akıllarımızda kalacak. Ancak elimizde var olan Kuyucaklı Yusuf , İçimizdeki Şeytan ,Kürk Mantolu Madonna gibi 3 romanı, Değirmen, Kağnı, Ses, Yeni Dünya ,Sırça Köşk gibi öyküleri, birçok deneme, tiyatro, çeviri ve her biri; hikâyesi olan dilimize pelesenk olmuş şiirlerinden benim de ”eşkıya dünyaya hükümdar olmaz, çocuklar gibi ve ben sana vurgunum” gibi severek dinlediğim şarkı dizelerinin sahibidir.

Türk edebiyatındaki yerini anlatmakla ifade edemeyeceğim bu önemli yazarımızı anlatmaya neden “etrafın seni sıktığı zaman kitap oku” satırlarını içeren yazısıyla başladığıma gelince; bu satırlar benim anlatmakla ifade edemeyeceğim ama kendisinin içinde bulunduğu sosyolojik ve psikolojik durumunu, hayata bakışını ve en önemlisi neden kitap okumamız gerektiğini anlatan satırlar. Bazı kaynaklara göre Ali’nin kitap okurken öldürüldüğü söylenir. Bu ülkede bir zamanlar ölürken bile kitap okuyan, Cemil Meriç gibi okumaktan gözleri kör olan insanlar varmış. Mış diyorum çünkü elimdeki son verilere göre "Japonya'da yılda kişi başına düşen kitap sayısı 24, Fransa'da 14, Türkiye'de ise bir yıl içinde bir kitaba düşen kişi sayısı 6… Ve çok acı bir gerçek daha var. Türkçede 111 bin sözcük bulunmasına rağmen biz günlük hayatımızda bunun 200’ünü kullanıyoruz. Diğer gelişmiş ülkelerde bu sayı 600 den fazla. Bu ne demektir kullandığımız sözcük kadar sayısı kadar kendimizi ifade edebiliyoruz, etrafımızda olan biteni de bu kullandığımız sözcük sayısı kadar algılıyoruz. İşte ülke olarak, üçüncü dünya ülkesi sanılmamızın ya da şöyle söyleyeyim; iddia edildiği gibi birinci dünya ülkesiysek neden bundan eminmişiz gibi davranamayışımızın nedeni bu. “Osmanlı torunuyuz dünyada bir adımız şanımız var” safsataları ülke milletinin aydınlanmamasını, sığ kalmasını isteyen kendi çıkarları adına çalışan kişilerin uydurması. Evet dünyada ülkeleri sıralamasında; trafik kazalarıyla, işçi ölümleriyle, kadın cinayetleriyle, çocuk ölümleri ve tecavüzleriyle her yıl ilk sıralarda olmak gibi bir adımız var. İnsanlığımızın, vicdani değerlerimizin yerlerde olduğunu söylemiyorum bile. Benim baktığım yerden bu ülke; siyasetinden ekonomiye, sağlıktan eğitime ve en önemlisi beşeri ilişkilerimiz neresinden bakarsan bak tam da üçüncü sınıf ülkesi gibi durduğumuz yönünde. Bunun nedeni işte bu kullanmadığımız sözcükler, sınırlı düşünceler yani okumayan bir toplum oluşumuz.

Sabahattin Ali ile ilgili aktarmak istediğim çok bilgi var. Mesela büyük dedesinin asıl adı Karl Detroit olan Mareşal Mehmet Ali Paşa olduğu ve bu soyağacı kütüğünün Sabahattin Ali ile Nazım Hikmeti birbirine bağladığını es geçemem. Niye bu önemli detayı es geçemem çünkü Sabahattin Ali’nin yazmasına vesile Nazım Hikmet’tir. Sabahattin Ali’nin ve edebiyatımızın içerik olarak ilk Anadolu romanı olan Kuyucaklı Yusuf içinde Nazım’ın da bulunduğu bütün devrimci yazarların toplandığı Resimli Ay dergisinde basılmıştır. Ali’nin Kuyucaklı Yusuf kitabındaki en önemli detay babasının ölümünden sorumlu tuttuğu annesini kitabın kötü karakterlerinden Şahinde hanımdan yansıtması. Kürk Mantolu Madonna kitabında ise, kadınların bir erkekte görmek istedikleri aşk anlayışını Raif Efendide yansıtıp yine bu büyük aşka rağmen sevdiği kadının Maria Puder’in peşinden gitmeyen Raif efendiyle birlikte romanı basit bir aşk romanından çıkartıp ardından “aşk, kavuşmanın engellenmesi ile hikayeye dönüşür” felsefesinin vurgulanmasına neden olan Kürk Mantolu Madonnaya dönüştürür.

İçimizdeki Şeytana gelecek olursak; henüz okumamış ve okumak isteyen okurlar için aşk, para, faşizm, ahlak, müzik, sanat gibi kavramlarla kurgulanmış kitabın olay örgüsüyle ilgili spolier vermemek adına karakterlerin özelliklerine değinmeden geçmek istiyorum ancak şunu belirtmekte fayda var kitaptaki karakterin her biri aslında Sabahattin Ali’nin ta kendisi. Kendi yalnızlığı, kendi güçsüzlüğü, kendi iç dünyasındaki kavgaları, kendi şeytanı… Diğer önemli bir detay da kitaptaki karakterler aracılığıyla 1940’lı dönemin Peyami Safa, Necip Fazıl gibi sağ kesimi temsil eden, Hüseyin Nihal Atsız gibi ırkçı-Turancı dünya görüşüne sahip aydınlarına “aydınların ne kadar aymaz ve vurdumduymaz bir tutum içinde” oldukları mesajını vererek üzerine alınan kişiler tarafından da eleştiri oklarının hedefi olması. Psikolojik roman özelliği taşıyan kitap karakterler üzerinden sadece o döneme mahsus kalmayan toplumsal yapı ve karakterlerin iç dünyasına yaptığı yolculuklarla Anadolu insanına dair ipuçları vermektedir.

Kitaptaki diyaloglardan benim çok beğendiğim bence özellikle dikkat edilmesi gereken iki yer var. Birisi Ömer’in Macide’ye aşkını ilan ettiği bölüm, diğeri ise veznedar Hafız Hüsamettin beyin Ömer’le konuştuğu yer var ki insanlık manifestosu niteliğindedir. Sanırım unutamayacağım satırlardan biri. Bu kitabı okuduktan sonra tokat yemiş hissine kapılıyorsunuz. Kişiyi; erdemli olma çabasında bir şeylerin eksik kaldığı konusunda iç hesaplaşmalara itiyor. Kısa ve net kitabı okuduktan sonra kendi kendime dedim ki: “Masum değiliz hiç birimiz.”

Sabahattin Ali’nin kitaplarında tasvir gücünü ve imgelerini görmemek imkânsızdır fakat kitapları roman edebiyatımızda öncü eserlerden olması nedeniyle Ali'nin -romanın akışını keserek söze karışması - gibi eksiklikleri vardır. Yine de cumhuriyetle birlikte gelen dili sadeleştirme ve yayma eğiliminden başarılı çıkmıştır. Türkçeyi en iyi kullanan yazarlarımızdandır. Cümlelerini anlaşılır, dil bilgisi kurallarına dikkate alarak kısa cümlelerle ve yalın bir dille anlatır. Kitaplarını, okuyucuyu sıkmadan hikayenin içindeymişsiniz hissine kapılmanızı sağlayacak muazzam güzellikte anlatır. Kitaptan sürekli gözlerinin içi parlayarak bahsederek beni bu kitabı okumaya teşvik eden sevgili dostum Ali Uçar'a ve kitabı hediye eden yine çok sevgili dostum Ali Fuat Bektaş'a teşekkür ediyorum.

Kitaptan Altını Çizdiklerim:

- İnsanların en zayıf tarafları, sormadan, araştırmadan, düşünmeden, kafalarını patlatmadan inanmak hususundaki hayret verici temayülleridir. Dünyadaki yalancı peygamberleri yetiştirmek ve beslemek için en iyi gübre, işte bu bilmeden inanmak için çırpınan kalabalıktır.

- Günün birinde ya çıldıracağız, ya da dünyaya hakim olacağız. Şimdilik bir rakı parası bulmaya çalışalım ve parlak istikbalizin şerefine birkaç kadeh içelim.

- İsteyip istemediğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticesi aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimi bir mesulünü bulmuştum: Buna içimdeki şeytan diyordum, müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa ve tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması… İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu… İçimizde şeytan yok… İçimizde aciz var… Tembellik var… İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var…

- İyilik demek kimseye kötülüğü dokunmamak değil, kötülük yapacak cevheri içinde taşımamak demektir...

-... lakin hilkat bize bu felaketi hafifletecek bir vasıta vermiş : etrafı çeşmi ibretle temaşa kabiliyeti..

7 puan

Karakterlerin duygu durumlarını, dönemin kültürel yapısını anlatışı çok güzel ama kitapta genel olarak bütünlük yok ve bu okurken kendini çok belli ediyor.

11 yıl, 10 ay
Profil Resmi
6 puan

kitabın sonlarına yaklaşırken betimlemeler sıkıcı olabiliyordu ancak onu Sabahattin Ali yapan da budur

10 puan

K.M.Madonna kadar etkileyici, okunması gereken S.Ali romanı.

11 yıl, 10 ay
Profil Resmi
9 puan

güzel gözlükleri olan adam! senin yazdıklarını okumayı niye böyle çok seviyorum ben yahu..

9 puan

Sonu kürk mantolu madonna gibi acıtmayan, onun gibi insan niyetlerini sorgulayan, insanın ne kadar saf ya da ne kadar aşağılık olabileceğini görmüş bir insanın gözlemeleri ve kurgusu. Keşke daha çok yazabilseymişsin sabahattin ali.

Profil Resmi
8 puan

insan ruhunun derinliklerine nüfuz etmenin kağıda aktarılması..harika bir bakış ve görüş..saygılar sabahattin ali

11 yıl, 10 ay
9 puan

Bana göre Sabahattin Ali'nin en güzel romanıydı.
Ömer ile Macide adındaki iki gencin aşklarından yola çıkarak insan ruhunun en derinlerinde yatan,bizim onu öfkemizle,hırsımızla,kıskançlığımızla beslediğimiz şeytanı anlatıyor.Ayrıca aynen günümüzde olduğu gibi, aydın geçinen bir takım insanların içinde bulunduğu pespayeliği ortaya sermesiyle de ileriyi gören bir eser olmuş.Ömer'in Macide'ye yaptığı varoluşçu ilan-ı aşkı, veznedarın Ömer'in isteği üzerine verdiği cevabı mükemmel tiratlar.Finali de bir o kadar etkileyici.Mutlaka okuyun.

Profil Resmi
9 puan

Dili ,anlatımı , karakterleri bakımından etkileyici bir kitap. İyi ki okumuşum...

Profil Resmi
10 puan

Bir çok insanın aksine kürk mantolu madonnadan daha çok sevdim, benimsedim

Profil Resmi
8 puan

Hâlbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu cümle o kadar çok şey anlatıyor ki, okumak için geç kaldığımı düşündüğüm kitaplardan...

9 puan

İnsanın suratına sağlı sollu vuruyor.. Diyaloglar, iç sesler, karakter analizleri o kadar gerçekçi ki, yazara hayran olmamak mümkün değil.. Türk edebiyatının en iyilerinden diyebilirim. Kesinlikle okunmalı.

9 puan

bir ömer olmamak için yoldayız belki de..

6 puan

İlk kez bir Sabahattin Ali kitabını böyle yavaş ve güç şekilde okudum. Yordu nedense.

8 puan

Kitap o kadar gerçek ki korkutuyor...iliklerinize kadar endişe işliyor. "Ömer" karakteri Türk insanının belki de insanlığın kaderi. Hepimizin içinde bir miktar Ömer mevcut, en çirkin, en tembel, en korkak tarafımız, bile isteye sevdiklerine acı çektiren tarafımız...Okurken daralıyorsunuz, sıkılıyorsunuz, bunalıyorsunuz. Nenelerimizin "Allah iyilerle karşılaştırsın" duasının ne kadar önemli olduğunu kavratan bir Türk klasiği İçimizdeki Şeytan. Ruhunu ölüm gelmeden bayağılıktan, işlevsizlikten, boş işlerden ve umutsuzluktan kurtaranlardan olmak dileğiyle.

Profil Resmi
9 puan

Sadece okuyun.pişman olmayacaksınız.

Profil Resmi
10 puan

tek kelimeyle eşsiz

9 puan

Sabahattin Ali'ye yaraşır bir roman daha.

9 puan

Sabahattin Ali, hep ne de güzel yazmış..

Profil Resmi
9 puan

Ömer-Macide ilişkisinde Ömer, Macide’yi çok sevmesine rağmen güçsüz, iradesiz, bugün aldığı kararı yarın uygulamaya koyamayan bir yapıya sahiptir. Çocuksu yanları ağır basar. Her ne kadar Macide’yi sevse de bir aile kurabilecek ve ev geçindirebilecek iradesi yoktur. Macide bunu anladığında bile onu sevmekten vazgeçmez.Ömer, kabul görmeyecek öyle yanlışlar yapar ki, Macide onunla başa çıkmakta zorlanır ve en sonunda araları açılmaya başlar.Ömer, Macide’yi ihmal etmeye başlar. Bu arada Bedri ile Macide arasında yeniden bir yakınlık doğar. Macide Ömer’i terk etmeye karar verdiği sırada Ömer, Macide’yi terk ederek aradan çekilir.

8 puan

Kitap hakkındaki duygularımı çok karışık zaman zaman sevdim zaman zaman nefret ettim ama kitaptan değil kitabın içindeki yaşamdan zaman zaman da kendi hayatımdan ve hayatı boş yaşadığımdan nefret ettim, bilemiyorum ya kitabın herhalde herkeste uyandırdığı duygu farklı olacak, belki hayatı sorgulayacak belki de pöh bu neymiş diyecek, karar okuyucunun...

10 puan

Kitap icimizde aslinda seytan falan olmadigi, her ne yapiyorsak hepsinin sorumlulugunun bizim irademize ait oldugunu anlatiyordu. Bunu Omer karakteriyle anlatmaya calismis sabahattinali . Sanki butun bunlari kendim yasamisim gibi uzuldum. Kitaptan ders cikaracak olursak irademize sahip olmak tek mesele, kendimiz kalabilmek.. Baskalarina benzemeye calismadan, nefis muhasebesi yaparak ilerleyebilmek.. Yoksa 30 yasina gelmis bir insan da gayet nefsine yenik dusup iradesini kaybedebilirin kanitiydi bu kitap.. Surukleyiciydi bayagi elimden birakamayarak okudum ama gunde 70ser sayfa civari..

Profil Resmi
10 puan

ağırlığı döneminin dışında da gerçek olan kitap.

Profil Resmi
8 puan

http://oklapkutuphanesi.blogspot.de/2011/05/sabahattin-ali-icimizdeki-seytan.html

Profil Resmi
8 puan

Ömer ve muhalliyesi, Ömer ve muhalliyesi, Ömer ve muhalliyesi, Ömer ve muhalliyesi,

11 yıl, 10 ay
6 puan

uzun tasvirler ve psikolojik değerlendirmeler sevenler için sebahhattin Ali kitapları bire bir.

geri 1 | 2 | 3