Teknoloji, insanların davranışını, ahlakını, sosyoekonomik ilişkilerini, asla geri dönülmeyecek bir biçimde değiştiriyor. Söz konusu değişim, insanlığın amacından sapmasına ve doğadışı, adsız bir türün yeşermesine neden oluyor.İnsanlığın bin çabayla iki bin yılda yarattığı asgari ahlak, elli yılda televizyon tarafından çiğneniyor.Ve on yıldır da internet tarafından yutuluyor. Bireyin yalnızlığı, toplum dışına çıkmasıyla sonuçlanıyor.Toplum dışına itilen (ya da bunu kendi tercih eden) birey, kendi doğrularını yaratıp onlarla yaşamaya başlıyor.Zamanla toplum ile birey arasında genişleyen ahlak farkı, ikisinin de hastalanmasının temel nedeni oluveriyor.Hakan Günday Azilde içinde yaşadığımız toplumsal yapıya yönelen eleştirisini, modern insanın hiçleşme sorunsalını, gerçek, hayal, kâbus arasındaki geçişler ile zaman ve mekân geçişlerini, yer yer sertleşen ifadelerle öyle ustalıkla aktarıyor ki, okuyucuyu adeta tokatlıyor.Yazdıklarıyla uçları zorlayan genç yazar Hakan Günday her ne kadar yeraltı edebiyatı yapmadığını söylese de, insanı rahatsız ve tedirgin edici, hem sisteme karşı olan hem de sistemle iç içe geçen karakterlerine ustalıkla can veriyor.Günday, ana karakteri Asilin psişik özelliğine ve dünya algısına uygun bir dili de büyük bir beceriyle kullanıyor.Roman boyunca çok sayıda felsefi tanımlama ve tespit, ana karakterin üslubuyla sıralanıyor.
Teknoloji, insanların davranışını, ahlakını, sosyoekonomik ilişkilerini, asla geri dönülmeyecek bir biçimde değiştiriyor. Söz konusu değişim, insanlığın amacından sapmasına ve doğadışı, adsız bir türün yeşermesine neden oluyor.İnsanlığın bin çabayla iki bin yılda yarattığı asgari ahlak, elli yılda televizyon tarafından çiğneniyor.Ve on yıldır da internet tarafından yutuluyor. Bireyin yalnızlığı, toplum dışına çıkmasıyla sonuçlanıyor.Toplum dışına itilen (ya da bunu kendi tercih eden) birey, kendi doğrularını yaratıp onlarla yaşamaya başlıyor.Zamanla toplum ile birey arasında genişleyen ahlak farkı, ikisinin de hastalanmasının temel nedeni oluveriyor.Hakan Günday Azilde içinde yaşadığımız toplumsal yapıya yönelen eleştirisini, modern insanın hiçleşme sorunsalını, gerçek, hayal, kâbus arasındaki geçişler ile zaman ve mekân geçişlerini, yer yer sertleşen ifadelerle öyle ustalıkla aktarıyor ki, okuyucuyu adeta tokatlıyor.Yazdıklarıyla uçları zorlayan genç yazar Hakan Günday her ne kadar yeraltı edebiyatı yapmadığını söylese de, insanı rahatsız ve tedirgin edici, hem sisteme karşı olan hem de sistemle iç içe geçen karakterlerine ustalıkla can veriyor.Günday, ana karakteri Asilin psişik özelliğine ve dünya algısına uygun bir dili de büyük bir beceriyle kullanıyor.Roman boyunca çok sayıda felsefi tanımlama ve tespit, ana karakterin üslubuyla sıralanıyor.
bir gecede biten ve dumura uğratan kitaplar listesinde 1. sırada.
Üzerinde yazdığı gibi, delilik ve dahilik arasında gidip gelen harika bir kitap. Mutlaka okunmalı.
çok çelişkili bir roman olmuş,kah öyle kah böyle vsss...
Nasıl yorumlasam bilemiyorum,yazarın Türkçe'yi böylesine muhteşem kullanmasından gurur duydum,bütün kitaplarını okumaya karar verdim.HARİKAYDI.
Azil,Türkçede, görevden almak, Arapçada, hamileliği engellemek uğruna ,kadının haricine boşalmak anlamına gelir.
İnsanlık tarihi, kutsal olanları anlatır.İnsanlık tarihi,doğurtanları anlatır.Tarih,insanlık rahmine düşmüş peygamberleri anlatır.Azledilenlerin tarihini anlatansa,Asil'in hayatıdır.Çünkü hepsinin laneti aynıdır:Düşünmek.Çünkü hepsinin alınyazısı aynıdır.:Düşünüyorum,öyleyse,varlığımı yok edebilrim.
Kesinlikle bir başucu kitabı..
delilik ve dahilik arasında gezinmek..
Hakan Günday'ın bu kitabıyla belli bir çıtayı aştığını düşünüyorum..
"Asil Yaşayan Adil Ölür " bu kıvrak zeka ürünü kitabı herkesin okumasını tavsiye ederim.
Başucu kitabımdır. O kadar kitap arasında bunu çektim çıkarttım
böyle bir karakter daha iyi işlenebilir miydi, ben mi bunaldım şuan kestiremiyorum.
213 sayfa