Okuduktan sonra kendimi, bir "disconnectus erectus" olarak tanımladığım şahaser. Yıllar olmuş okuyalı. Kesinlikle ir daha okumalıyım.
Bugüne kadar okuduğum en iyi kitaplardan biri. Sanki tek kişi yazmamış bu kitabı. Bir yazar oturup da "Tutunamayanlar" gibi bir kitap yazacağım diyemez.
Hepimiz Tutunamayanlarız aslında.Kitabın baş karakteri Selim okuyucuyu derinden etkiliyor gerçekten.
Derin bir zihnin ürünü... Kimi zaman anlayamayacağımız katmanlarda yaşar gibi konuşuyor kitabın kahramanı. Baştaki tiyatronun olduğu sayfalar çok zorluyor. Sabredin orada kitabı terk etmeyin. Sonra da zaten o sizi terk etmeyecek...
Kitabın bir kısmını okuyanlar için ufak bir değerlendirme :) http://2kare1paragraf.blogspot.com.tr/2016/01/tutunamayanlar-okumak_27.html?m=1
Okurken çok zorladı. Reklamı çok yapıldığından beklentim de yüksekti. Beklediğimi bulamadım.
Hakkında anlatacak çok şey varken söyleyebilecek hiçbir şey yok. Anlatılmaz, okunur sadece.
Böyle muazzam bir eserin kendi dilimizden çıkmış olması sevindirici. Bundan böyle kutsal kitabım.
hayattan çıkarları olduğu ispat edilecektir; çıkarlarını korumak için canları çıktığı halde, bunu beceremedikleri için, çıkarlarıyokmuşdabirşeybeklemiyormuşcasınagillerden göründükleri yüzlerine vurulacaktır.
Tutunamayanlar Türk Edebiyatının kutsal kitabı olma yolunda hızla ilerliyor.
Romantik bakış açısı ve Selim Işık özdeşleşmesinden sakınılarak bakıldığında Oğuz Atay ' ın edebiyatçılık hamurunun zayıflığı gözlerden kaçmayacaktır .
okunması güç. diğer yorumları görmesem daha ağır eleştirirdim. belki de kendimi veremedim. dayanamadım bıraktım belki başka zaman yeniden başlarım.
Okuduktan sonra uzun bi süre kendinize gelemeyeceğiniz bittiği an yüznüze sayısız tokat acısı çekeceğiniz bir kitap..
Okuyan herkeste aynı hissi uyandırır mı bilmem ama çok kişisel ,hiç kimse bilmesin kitabıdır sanki..Üstüne kitap yazılabilmiş olması da cesaret işi sanki.Tutunamayanlar gerçeği varken diye düşünür sanırım yazar kişisi..Düşünse iyi olur en azından..
keşke bitmeseydi, tadına doyamadığım, keşke zamanında okusaydım dediğim 'sayılı' kitaplardan biri...
Anadilimden böyle bir eser çıkması beni gururlandırırken, bir daha yanına dahi yaklaşabilen başka eser çıkmamış olması da üzüyor. Yazıldığı tarihe göre aşmış bir psikolojik roman örneği. Bir intiharın gölgesinde ülkenin sosyolojik tespiti nasıl yapılır dersi. Bazen sonu gelmeyecekmiş gibi görünen cümlelerle ağırlaşan fakat müthiş keskin bir mizahla kesinlikle kopmadan ilerleyen, insanı allak bullak eden bir eser. Öyle cümleler geçiyor ki alıntılamaya kalkışılsa bir kitap daha çıkar. Ayrıca Selim'in dünyasına uğramak isterdim, muhtemelen ben de o dünyada tutunamazdım ama yine de denemeye değerdi. Ve herkese bir Olric lazım, kendimizle yaptığımız kavgalarda içeriden cevap gelmezken Olric çatır çatır laf yetiştirirdi ne güzel.
Üzerine çok şey söylenebilecek, kara mizahı ve satır aralarındaki zeki göndermeleriyle aşmış bir eser. Bir 'ilk eser' için çok iyi. Oğuz Atay'ın diğer yapıtlarını da hemen okumak lazım demek ki.
Gerçekten edebiyat birikimine sahip olunmadan okunmayacak bir kitap. Yoksa okurken çok ağır geliyor,olay akışını takip edemiyorsunuz , tıpkı benim gibi.Bu kitabı analiz edebilmem için daha önümde uzun bir yol var.